24 Kasım 2010 Çarşamba

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

16 Kasım 2010 Salı

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI - 2

Özgürlüktü.

Son düşüncem :

Ya özgürlük ya ölüm.

Böylece halkımla birlikte olup yürüdüm.



Umut dolu,

Aydınlık sahalara…

Sonra dadaşlar arasında Erzurum’da,

Seğmenlerle Sivas!ta.



Erkek : 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi toplandı. Burada Erzurum Kongresinde alınan kararlar aynen benimsendi, kurulan, hakları koruma dernekleri bir isim altında birleştirildi. Bir de temsil heyeti seçildi. Mustafa Kemal temsil heyetinin başkanlığına getirildi. Sivas’tan Ankara’ya geçildi.



II. SUNUCU :

Mustafa Kemla varmıştı Ankara’ya,

İnsan, insan,

Burç, burç,

Ankara büyümüştü.



Kız : 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa Ankaralılara şöyle seslendi :

“Merhaba Ankara hemşehrileri!.. Yanınıza geldik, yanınızdan gitmeyeceğiz. Hep birlikte Milli Kurtuluş Cephesini güçlendireceğiz. Yeni Türk devletini burada kuracağız, her işimizi Anadolu’ya göre düzenleyeceğiz.”



Erkek : 12 Ocak 1920’de Milli Ant bütün dünyaya duyurulur :

“Mondros Ateşkes Antlaşması sınırında kalan Türk yurdu bölünemez bir bütündür. Tam bağımsızlık için kapitülasyonlar kalkmalıdır. Komşularımızda bulunan Türk azınlığa verilen haklar kadar ülkemizdeki azınlıklara hak verilecektir.”

Kız : 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edildi. Mebuslar Meclisi dağıtıldı. Böylece Osmanlı Devleti fiili olarak ortadan kalkmış oluyordu.



I. SUNUCU :

Ağır gelir, gayrı ağır gelir,

Düşmanlar heybetime.

Sultanıma hükmeder,

Vatanımdan fazla.

Utanırım of,

Utanırım ama

Yetmez.

Düşman gücünden değil, hâşâ çöküşümüz,

700 yılın doruğunda of,

Kıydılar devletime.



Erkek : Yıl 1920. Nisanın yirmi üçü… İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplandı. Egemenlik kayıtsız, koşulsuz milletindir.Milli Meclis, ülkenin ülkenin işlerine el koyarak hedefini çizdi.



Kız – Erkek : YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!..



Kız : 9-10Ocak 1920, Birinci İnönü, 1 Nisan 1920, İkinci İnönü Savaşları kazanıldı.



Erkek : 5 Ağustos 1921. Mustafa Kemal Paşa’ya Başkomutanlık görevi verildi.



Kız : 22 Ağustos – 13 Eylül 1921’de Sakarya Savaşı kazanıldı. Bu savaş sırasında :



Erkek : 19 Eylül 1921’de Mareşal rütbesi ve Gazi unvanı verildi.



Kız : 26 Ağustos 1922. Gazi Mustafa Kemal Büyük Taarruzu yönetti.



Erkek : 30 Ağustos 1922. Gazi Mustafa Kemal, Başkomutanlık Meydan Savaşını kazandı.



II. SUNUCU : …

Genç, ihtiyar,

Atlı, yaya,

Koşuverdik cephede savaşmaya.

Keskin nişancıları,

Pötürge’nin, Yozgat’ın,

Bir kalp gibi çarptılar Ege’de efelerle.

Sürdük, çıkardık düşmanı yurttan,

Döktük denize.



Kız : 10 Eylül 1922. Gazi Mustafa Kemal İzmir’e girdi.



Erkek : 11 Ekim 1922. Mudanya Silah Anlaşması imzalandı.



I. SUNUCU :

Asıl zorlu savaş

Şimdi bekliyordu bizi.

Gerçekten, temelden ,kökten kurtuluş için.

Düşüncelerimizde, duygularımızda, alışkanlıklarımızda,

Kendi kendimizle, kendi karanlığımızla kıyasıya savaşmalıydık.

Uzun geceler bitmeliydi,

Silkinip atılmalıydı, sabaha ulaşmalıydık.

Kim uyutmuştu,

Kim efsunlamıştı koca ulusu?

Silkinip atılmalıydı, yüzyılların paslı uykusu…



II. SUNUCU :

Toprak kabardı,

Bayrak dalgalandı,

Yeni seslerin adımlarıyla doldu yer.

İlk adam,

Mavi gözlerle baktı toprağa,

Toprağın haritasını çizdi bayrağa.



Ve sildi parça parça güneş dilimleriyle,

Sarayla sultan adını.



Kız : 1 Kasım 1922. Saltanat kaldırıldı.



Erkek : 24 Temmuz 1923. Lozan Barış Anlaşması imzalandı.



Kız : 13 Ekim 1923. Ankara başkent oldu.



Erkek : Yıl 1923. Ekimin yirmi dokuzu…

I. SUNUCU :

İlk adam,

Mavi gözlerle baktı toprağa.

Toprağın haritasını çizdi bayrağa.

O yazdı alın yazımızı,

Ve bağırdık bütün gücümüzle,

Gök gibi açınca ağzımızı :

Cumhuriyet!...



SUNUCULAR – KIZ – ERKEK : CUMHURİYET!.. CUMHURİYET!..



II. SUNUCU : Çünkü : Cumhuriyet; özgürlük, insanca varlık yolu,

Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu…



I. SUNUCU : Cumhuriyet yönetimi, ulusumuzun rahat ve daha iyi yaşaması, çağdaş olması için pek çok önemli yenlikler getirdi :

Yorgunluk, yoksulluk, esaret, zillet,

Kalktı yavaş yavaş, her türlü illet.

Fikirde, sanatta uyandı millet,

Kafa yenilendi, kol yenilendi.



Kız : Cumhuriyetin ilanından sonra cumhuriyete gölge düşürecek, ilerlemeye engel olacak, bizleri utandıracak olan her türlü engel ortadan kaldırıldı.



Erkek : 3 Mart 1924’te halifelik kaldırıldı, medreseler kapatıldı, öğretim birleştirildi. 24 Ağustos 1924’te tekkeler ve türbeler kapatıldı, böylece inanç ve bilim özgürlüğüne giden yol açılmış oldu. Artık çağdaş düşünceler yok edilemeyecek, vicdanlar baskıdan kurtulacak, toplum özgür olacaktır.



Kız : Ben Hukuk İnkılabıyım. Benimle 8 Nisan 1924’te Şeriye Mahkemeleri kalktı. 5 Kasım 1925’te Ankara Hukuk Fakültesi açıldı. 17 Şubat 1926’da Medeni Kanun benimsendi. 1 Mart 1926’da Ceza Yasası, 28 Haziran 1926’da Ticaret Yasası kabul olundu.

Hukuk İnkılabı sizlere akılcı, özgür düşünceye bağlı kurallar getirdim, bunun yolunu açtım. Yabancıların iç işimize karışmasını önledim. Uygarlığın ve gelişmenin yolundaki engelleri temizledim.



II. SUNUCU :

Değiştik her yönde bütün biz Türkler,

Atıldı başlardan külahlar, börkler.

Soyuldu sırtlardan abalar, kürkler,

Şapka yenilendi, şal yenilendi.



Erkek : 24 Ağustos 1925. Benimsenen yasa ile Türk milletine, özgürlüğe, bilime açık ve çağdaş bir görünüm kazandırıldı.



I. SUNUCU :

Kasabada, köyde okullar kurduk,

Yediden yetmişe tahsile girdik,

Hurafeye çoktan nihayet verdik,

Elif yenilendi, dal yenilendi.



Kız : Ben Yazı İnkılabıyım. Yüzyıllarca Arap yazısını kullandınız. Herkesi okur- yazar yapamadınız. Herkes okur-yazar olamadıkça çağdaş uygarlığa erişilemezdi. Bu nedenle 3 Kasım 1928’de Türkçe’ye uygun bir alfabe hazırlandı ve benimsendi. Böylece herkesin okuyup yazması kolaylaştırıldı. Yazı İnkılabı sayesinde Türk milleti uyandırıldı. Bu inkılap gerçekleri görmeyi sağladı. Demokrasiyi uygulamak ve iyice yerleştirmek için Yazı İnkılabı zorunluydu.



Erkek : Atatürk’e 24 Kasım 1928’de Başöğretmen unvanı verildi.



II. SUNUCU :

Medeniyet, köşe köşe uzandı,

Güzel eserlerle her yer bezendi.

Türklük benliğini tekrar kazandı,

Takvim yenilendi, dil yenilendi.



Kız : Ben Yazı İnkılabının kardeşi, Dil İnkılabıyım. Türkçe yabancı sözcükler arasında boğulmak üzereydi. Oysa bir toplumun birliği, bütünlüğü ve sonsuza kadar yaşaması için kendi dilini koruması, onu güzelleştirmesi zorunludur. Dilini koruyup ilerletemeyen milletlerin kültürleri , geçmişleri ve yaptıkları unutulur gider. Zamanla kendileri de eriyip yok olurlar. Kısaca dil bir milletin kimlik kartıdır. Onun için Atatürk, 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumunu kurdu. Dil Kurumu çeşitli araştırmalar ve çalışmalar yaptı. Türkçe’nin kurallarını belirledi, dilin içindeki yabancı sözcükleri temizledi, dilimizi zenginleştirdi, bilim ve sanat dili durumuna yükseltti.

Dil İnkılabı sayesinde özgür düşünce ortamı hazırlandı. Milli güven ve kimlik güçlendi.



I. SUNUCU :

Ulu,

Kökten bir çınarım.

Kaybolmuş benliğimden dönmüşüm,

Kendi kendime.

Yönelmişim çağdaş uygarlığa, dolu dizgin,

İnsancıl gücümle.



Erkek : 15 Nisan 1931. Türk Tarih Kurumu kuruldu. Türklerin geçmişi derinlemesine araştırıldı. Türklerin insanlık tarihiyle eşit bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıkarıldı. Türkler bu süre içinde çok önemli uygarlıklar yaratmışlardı. Hep bağımsız devletler kurmuşlar, özgür yaşamışlardı.

Tarih İnkılabı, Türk milletine milli kimlik bilinci verdi. Kendine güvenme ve övünme kaynağı oluşturdu, bağımsızlık tutkusu aşıladı.



Kız : Atatürk, 29 Ekim 1933’te Onuncu Yıl Nutku’nu okudu.



II. SUNUCU : Bildik ki her gönül hürriyet özler,

Kaldırdık peçeyi, açıldı yüzler,

Erdi sosyal hakka kadılar, kızlar,

Miras yenilendi, mal yenilendi.



Erkek : 9 Aralık 1934’te benimsenen yasa ile Türk kadını erkeğinin yanında ve toplum içinde gerçek yerini aldı. Kadınlar, her meslek ve iş kolunda milletin kalkınmasına katılma olanağı buldu. Bundan sonra yeteneğini, başarısını gösterdi. Türk kadınları en iyi koşullarda yetişerek bilgili, kültürlü analar konumuna yükseldiler.



I. SUNUCU :

Cumhuriyet ulusta

Güvenliğin başıdır.

Yücelmeye yardımcı,

Geriliğe karşıdır.



Kız : Ben Atatürk İnkılaplarının özü, temeli ve kaynağı olan laikliğim. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı tutulması, Allah ile kul arasına başka bir gücün girmemesidir. Türkiye Cumhuriyeti niçin laikliği seçmiştir? Çünkü laik olmayan bir toplum cumhuriyetle yönetilemez. Laik olmayan devlet demokratik olamaz.

Laiklik, düşünce yaşantımızda akıl ve bilimi egemen kılmak için konmuştur. İlerlemenin, çağdaş olmanın, bilim ve teknikte gelişmenin yolu, özgür düşünmekten ve akıldan geçer.



Erkek : Bağımsız yaşamak istiyorsak, demokrasi ve cumhuriyetimizi korumak istiyorsak, bilim ve teknikte gelişecek isek, özgür kalmak istiyorsak laiklikten ayrılamayız.



Kız : 24 Kasım 1934. Gazi Mustafa Kemal’e Atatürk soyadı verilir. Soyadı kanunu benimsenir.



Erkek : 31 Mart 1938. Atatürk’ün hastalığı ile ilgili ilk resmi duyuru yapılır.



Kız : 15 Eylül 1938. Atatürk vasiyetnamesini hazırlatır.



Erkek : 10 Kasım 1938…





ŞİİR : ATATÜRK ARAMIZDAN AYRILIYOR

10 Kasım 1938

O sabah

Gök karardı birdenbire

Kuşlar kanat çırptı.

Yaprakları döküldü ağaçların.

O sabah

En acı ağıtını okudu felek.

Bir acı ağıt ki,

Dolaştı yeryüzünü

Doğudan batıya

Kuzeyden güneye dek.

Bir acı ağıt ki,

Toprak kulak verdi,

Sular ürperdi,

İç geçirerek.

O ölmez olandı,

Mustafa Kemal’di adı.

Son kere çaldı kapısını ölüm,

Başı düştü yastığa

Ve kalkamadı.

Yıl 1938

Kasım on.

Dokuzu beş geçiyor saat.

Ve o, Kocatepe’de

Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi

Rahat

Ve cesur

ÖLDÜ.



II. SUNUCU :

Dört nala uçan

Bir atlı gibi

15 Kasım 2010 Pazartesi

Atatürk Oratoryosu_1

KORO : ATA’M ÖLMEDİ

Kişiler:

Türkler Korosu

Tek

Oğuz Kağan

Bilge Kağan

Alpaslan

Osman Gazi

Fatih

Yavuz

Kanuni

Atatürk

Eski önderler

TÜRKLER KOROSU

Zaman derinliklerinden kopup gelenleriz biz, Türkleriz biz!

Dünya karanlığına şafak şafak gülenleriz biz, Türkleriz biz!

Büyük amaç uğruna göz kırpmadan ölenleriz biz, Türkleriz biz!

Hayatı acısıyla tatlısıyla bilenleriz biz, Türkleriz biz!

Asya'nın bağrından dört bucağa yayılanlarız biz! Kurak toprakları yeşertmek için alanlarız biz!

Girdiğimiz her yere derin kökler salanlarız biz!

Kurduğumuz ülkede çağlar boyu kalanlarız biz!

TEK-Hatırla!

KORO - Hunlar olarak

Eğittiğimiz atlarla bizdik

Bozkırın uzaklıklarını kısaltan.

TEK-Hatırla!

KORO - Göktürkler olarak

Bizim türkümüzdü Asya'nın

Uçsuz bucaksızlığında yankılanan.

TEK- Hatırla!

KORO - Uygurlar olarak

Aklın buyruğuna alıp doğayı

Bizdik yöremizi aydınlatan.

TEK-Hatırla!

KORO - Duyulur hayatı

Attila'nın Avrupa'da estirdiği kasırga.

TEK-Hatırla!

KORO - Hazarları.

TEK-Hatırla!

KORO-Selçukluları.

TEK-Hatırla

KORO - Timur'un ordularını.

TEK-Hatırla!

KORO-Osmanlıları.

TEK-Hatırla! Hatırla!

KORO - Saymakla bitmez ki, Türkleriz biz.

Yeryüzüne düzen getirenleriz biz.

önderlerimize alabildiğine bağlı.

önderlerimizle alabildiğine bağımsız

İnsanca yaşamak isteriz biz,

Türkleriz biz!

OĞUZ KAĞAN - Ben Tanrıkut Mete,

Doğuda Büyük Okyanus'tan

Batıda Avrupa'nın kapılarına dek,

Kuzeyin buzlar ülkesinden

Güneyde Hindistan'ı koruyan yüce dağlara dek

Benim kurduğum düzenden nasiplenir insanlar.

Türklerimin dilinde bir altın destanım var,

Orada Oğuz Kağan der bana Türklerim;

Güneşten bayrağımın altında Türklerim için

Nöbetteyim!

KORO - Bize baş olanların yetersizliği

Güç sağladı bizim düşmanlarımıza,

Bizim olan her şey onların oldu.

Bittik mi tükendik mi biz?

Nerde bu gövdeye uygun baş?

BİLGE KAĞAN - Türklerim, işitin!

Üstten gök çökmedikçe

Alttan yer delinmedikçe

Ülkenizi törenizi kim bozabilir sizin?

KORO - Göğe erer başımız

Başınla senin!

BİLGE KAĞAN - Ulusum birleşip yücelsin diye Gece uyumadım, gündüz oturmadım. Türklerim Bilge Kağan der bana. Ben her şeyi onlar için bildim. Nöbetteyim!

ALPASLAN -Yiğitlerim! Düşman sayıca üstün bizden, Bire üç, bire dört, belki daha çok. Ama biz öyle bir güçlenip büyüyeceğiz öyle bir büyüyüp güçleneceğiz ki çarpışırken Belki on, belki yüz, belki bin, Belki yüz bin Türk uyanacak Her birimizin içinden!

KORO - Seninle atladık Yeni yurdun eşiğinden.

ALPASLAN - Türklerim Alpaslan der bana. Onlara ben açtım Anadolu'yu. Ben bu topraklara güvenlik getirdim. Nöbetteyim!

KORO - İşte yine başsız yine darmadağın, işte yine her birimiz bir yerdeyiz. Nerde bu gövdeye uygun baş? Bittik mi tükendik mi biz?

OSMAN GAZİ - Düşümde bağrımdan biten bir ağaç

Hızla yükseliyordu gökyüzüne dal dal.

Dirlik düzenliğe susamış uluslar

Sığınıp bu ulu ağacın altına

Dindiriyorlardı susuzluklarını,

Türklerim Osman Gazi der bana.

O ağacı ben yeşerttim. Nöbetteyim!

FATİH - Ülkemin yarısı Asya'da yarısı Avrupa'da. Hemen gidermeliyim ben ikiye böleni iradem bu şehri saran surları kuşatmış bir kez: Ya ben Bizans'ı alırım ya Bizans beni!

KORO - Biz seninle kök saldık bu topraklara. Unutur muyuz, unutur muyuz seni!

FATİH - Türklerim Fatih der bana. Onlar için açtım kapalı kapıları, Ben onlar için fethettim. Geldiğim yere adalet getirdim ben. Nöbetteyim!

YAVUZ - Benim bu sürekli savaşlarım bütün Sürekli barışa kavuşsun diyedir Birbirini yiyen ulusları yeryüzünün. Türklerim Yavuz der bana. Ben onlar için sert oldum. Onlar için az gülümsedim. Nöbetteyim!

KORO - Doğular bizim, batılar bizim! Kuzeyler bizim, güneyler bizim!

KANUNİ- öyle yıldızlarla donanmış ki saltanat burcum benim,

Bütün dünya bana Muhteşem der; oysa Türklerim

Kanuni der sadece

Hayata uygun yasalar koyduğumdan

Dünya kargaşasını düzene soktuğumdan.

Ben, Sultan Süleyman,

Nöbetteyim, nöbetteyim!

KORO - Doğup yükselmeye başlayan güneş

Bir kez ulaştı mı göğün doruğuna

Bütün yeryüzünü ışığa boğar ya,

Hep orada kalamaz ki...

Hep orada kalamaz ki...

(Tektek)

- Ah bu bozgun, bu bozgun!

-Viyana kapılarından dönüşü ordunun. (Birlikte)

Bozgun! Bozgun, bu bozgun!

(Tek tek}

- Karlofça!

- Pasarofça!

- Kaynarca! (Birlikte)

Budanır dallarım bir bir

Budanır kolum kanadım

Budanır ağır ağır

Budanır...

Budanır...

Bittik mi tükendik mi,

bittik mi, tükendik mi biz?

ATATÜRK- Daha çabuk kaptan! Daha çabuk kaptan!

Daha çabuk, daha çabuk, daha, daha!

19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım.

Osmanlı Devleti Genel Savaş'ta yenilmiş, koşulları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük savaşın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve yoksul bir durumda.

KORO - Bittik mi tükendik mi biz...

ATATÜRK - Ulusu ve yurdu savaşa sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar.

KORO - Nerde yüzyıllardır beklenen?

Nerde bu gövdeye uygun baş?

ATATÜRK- Düşman donanmaları ve askerleri İstanbul'da.

KORO - Yüz karası! Yüz karası!

ATATÜRK- Adana'ya Fransızlar, Urfa, Maraş, Antep'e İngilizler girmişler.

KORO - Bu kaçıncı bıçak gövdeme saplanan!

ATATÜRK - Antalya'yla Konya'da İtalyan birlikleri, Merzifon'la Samsun'da İngiliz askerleri.

KORO-Ah!

ATATÜRK-Yunan ordusu girmiş İzmir'e...

KORO-Yeter!

ATATÜRK-Ve yurdun bağrına doğru İlerlemekte...

KORO - Yeter! Yeter!

ATATÜRK-Türk Ulusu!

Ülkemizin her yanı yıkılsa da,

Baştan başa ateşler içinde kalsa da...

KORO - Bittik mi tükendik mi biz!

Bittik mi tükendik mi biz!

ATATÜRK - En korkunç yıkımla son bulurken ulus yükseliyor içimizin tâ derinliklerinden, ataların, ulu ataların sesi.

ESKİ ÖNDERLER - Yaşamak için savaşmayı göze alanlar.

Ancak onlar yaşamaya hak kazanırlar.

Nöbetteyiz! Nöbetteyiz!

ATATÜRK - Yaşamak, uğraşmak demektir.

Vuruşmak demektir yaşamak!

KORO-(Tek tek)

- Neyle vuruşmak?

- Nasıl?

- Başka devletler korusun bizi.

- Büyük devletler.

ATATÜRK - Ya toptan kurtuluruz

Ya toptan yok oluruz!

KORO - Başaramazsak?

ATATÜRK- Kim olduğunu hatırla.

KORO - Dünyanın en büyük güçleri var karşımızda.

ATATÜRK- Kim olduğunu hatırla.

KORO - Yüzyıllardır beklenen bu mu yoksa?

(Tek tek)

- İçimden uyanan sesleri...

- O büyük sesleri andırıyor sesi.

(Birlikte)

Çanakkale'de dünyanın

En büyük güçlerine karşı duran!

Onurunu kurtaran ulusun

Umutlarını kurtaran!

ATATÜRK - Ya bağımsızlık ya ölüm!

KORO - öz benliğim mi karşımda gördüğüm?

ATATÜRK - Ya bağımsızlık ya ölüm!

KORO - Sensin bizim en İç sesimiz.

Gücün bizim en öz gücümüz;

Düş önümüze, baş ol bize!

Sen ölmeyen yanımızsın bizim.

En gizli canımızsın bizim;

Düş önümüze, baş ol bize!

ATATÜRK-Türk Ulusu, Erzurum'dan sesleniyorum sana! Ulusal sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür, ayrılamaz. Yabancı devletlerin güdümü ve koruyuculuğu kabul olunamaz! :

KORO - Düş önümüze, baş ol bize!

ATATÜRK-Sivas'tan sesleniyorum sana, Türk Ulusu! Topraklarımıza giren yabancılara karşı ulus, birlikte direnecektir!

KORO - Düş önümüze, baş ol bize!

ATATÜRK - Türk Ulusu, Ankara'dan sesleniyorum sana! Bunlar yıkım günleri, eski yapı çöküyor...

KORO - Ta bağrımıza sokuldu düşman,

Daha nereye dek çekileceğiz?

Bittik mi tükendik mi biz?

ATATÜRK - Ulusun güçlerini en derin kaynaklardan uyandırıp

Kendi elimizle yazmalıyız atın yazımızı;

Bizi barındıracak yeni yapıyı

Kendimiz kurmalıyız biz.

KORO - Baş ol bize! Baş ol bize!

ATATÜRK - Egemenlik ulusundur. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bana beslediği İnan ve güvene yaraşır olduğumu az zamanda göstereceğim. Ulusumuzu tutsak etmek isteyenleri mutlaka yeneceğiz. Yüksek kurulunuza bildiririm bu inancımı; bütün ulusa bildiririm, bütün dünyaya bildiririm!

KORO - Ankara'dan duyuluyor top sesleri...

Geliyor düşman! Geliyor düşman!

(Tek tek)

- Yer yer kırılıyor savunma hatlarımız...

-Sol kanadımız çekiliyor...

ATATÜRK - Savunma hattı yoktur: Savunma alanı vardır. O alan bütün yurttur. Yurdun her karış toprağı yurttaş kanıyla ıslanmadıkça, düşmana bırakılamaz!

KORO - Türk'ü barındıran son toprak bu.

ATATÜRK - (Kendi kendine)

Ulusumun son toprağı bu, gerçek.

Başarmam gerek, başarmam gerek!

ESKİ ÖNDERLER - Nöbetteyiz! Nöbetteyiz!

KORO - İşte Sakarya'da son buluyor artık Ta Viyana önünde başlayan bozgun. Kalkıyor üstümüzden koyu karanlık, Güneşi tekrar yükseliyor ulusun! .;:

(Tektek)

- Sakarya Savaşı'nın üzerinden aylar geçti.

- Neden düşmana saldırmıyor ordumuz?

ATATÜRK - Hazırlanıyoruz.

KORO - Hangi uçurumlara sürükleniyor bu ulus? Daha bekleyecek mi saldırmayacak mı ordumuz?

ATATÜRK- Hazırlanıyoruz... Hazırlanıyoruz... Her şey gizli yapılacak; şimdilik Varlığımızı toprak bile duymayacaktır. Ama 26 Ağustos 1922 sabahı Toprağın bütün güçleri bizde toplanacak Ve ordularımız düşman üstüne Kıyametler gibi boşanacaktır!

Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!

KORO - Geride kaldı yıkım günleri. Bu büyük zafer artık Bayram tadı verir her günümüze!

ATATÜRK - Hiçbir zafer amaç değildir. Bundan sonra başlıyor asıl İşimiz!

Bizi barındıracak yeni yapıyı

Artık kurabiliriz.

KORO - Yaşasın Cumhuriyet!

(Tek)

Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı seçimi için yapılan oylamaya yüz elli sekiz kişi katılmış ve Cumhurbaşkanlığıma yüz elli sekiz oyla Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa seçilmiştir.

ATATÜRK - Hayatı yenileyendir yeni insan!

Cumhuriyet Türkiyesi'nde, eski hayat kurallarıyla eski hukuk, yeni hayat kurallarıyla yeni hukuka bırakacaktır yerini...

İkiz varlıklardır kadınla erkek. Biri karanlıkta kaldıkça, öbürü hiçbir zaman tam aydınlanamaz. Türk kadını, Türk erkeğiyle birlikte varacaktır uygarlık ışığına.

Hayatı yenileyendir yeni insan! Biz her şeyimizle yepyeni olacağız. Uygar uluslar topluluğuna uygar davranışlar, Uygar görünüşlerle katılacağız biz.

Ulusal sınırlarımız içinde, kendi gücümüze dayanarak sürdüreceğiz varlığımızı;

Ulusun, ülkenin gerçek mutluluğu ve bayındırlığı için çalışacağız.

Hayatı yenileyendir yeni insan!

Bütün insanlığı mutluluğa erdirmeye çalışmayan uluslar, hiçbir zaman tam mutlu olamazlar. Biz bütün insanlıktan sorumlu tutacağız kendimizi.

Yurtta barış, dünyada barış!

KORO - öylesine Türk oldun ki sen,

Atatürk dedik sana!

ATATÜRK - Türk Ulusu! Az zamanda çok ve büyük İşler yaptık.

Bunların en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük İşler başaracağız!

KORO - Bizim en diri canımızsın sen.

En gür sende yaşarız biz!

Yıkıma baş eğmeyen kanımızsın sen,

Her engeli seninle aşarız biz!

Ülküler yeşerten yanımızsın sen.

Güzelliklere seninle koşarız biz!

ATATÜRK - Ne mutlu Türk'üm diyene!

KORO - Sensin biz yapan bizi.

Sende sevdik kendimizi.

ATATÜRK - Benim bu vücudumu da

Bir gün geri alır toprak.

KORO - Karanlıkta neyleriz

Batarsa güneşimiz?

ATATÜRK - Ama kurduğumuz yapı Sonsuza dek kalacak.

KORO - Gidiyorsun...

ATATÜRK - Ey Türk gençliği! Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza dek savunup koruyacaksın.

KORO - Gidiyorsun, bizi can suyundan ediyorsun.

ATATÜRK- Ey bütün geleceklerin Türk çocuğu!

Sana gereken gücü sen her zaman

Damarlarındaki soylu kanda bulacaksın.

KORO-Sen şafaksın!

Sen bizi kurtardın,

Darda kaldıkça hep kurtaracaksın.

Sen şafaksın!

Kurtuluş arayan bütün uluslara

Işık saldın, ışık salacaksın.

Sen sürekli şafaksın!

ATATÜRK - Türklerim Atatürk der bana.

KORO - öylesine Türk oldun ki sen,

Atatürk dedik sana!

Atatürk deriz sana.

ATATÜRK-Türklerim için nöbetteyim!

ESKİ ÖNDERLER - Nöbetteyiz!

ATATÜRK- Nöbetteyim bütün insanlık için!

ESKİ ÖNDERLER - Nöbetteyiz!

KORO - Nöbetteyiz! Nöbetteyiz!

14 Kasım 2010 Pazar

ATATÜRK ORATORYOSU-2

Atatürk Oratoryosu_2


— Yıl 1881

—Selanik’te Türk milletinin aydınlığı parlak bir güneş doğuyor.



Selanik pırıl pırıl o gece

Gökten iri bir yıldız kaydı

Sabaha karşı yüz yıl önce

Aktı Karadeniz’e doğru



Cihan tarihini süsledi adı

Ey büyük milletim övün ve sevin

Bir benzeri daha yaratılmadı

Dünyada bir tane senin Kemal’in



Işıklıydı yüzü al aydınlıktı

İlkbahar göklerinin pembe bulutları gibi

Maviydi gözleri, mavi

Akdeniz’in suları gibi…



Ak bir yol çizdi uzun uzun

Karanlıklar içinden.

Sildi karayazısını alnımızın

Daha o günden.



— Zaman ve günler geçer, Mustafa adı verilen çocuk serpildikçe serpilir, geliştikçe gelişir. Artık okul çağı gelmiştir.



Yavrum sen de olacaksın bir asker

Evet, asker, çünkü vatan er ister

Bilirsin ki çok sever seni baban

Fakat senden sevimlidir şu vatan.



— Mahalle mektebi

— 1893 Askeri Rüştiye

— 1895 Askeri İdadi

— 1902 Harp Akademisi

— ve 11 OCAK 1905 Mustafa Kemal Kurmay Yüzbaşı

— 1912 Balkan Savaşları

— Galiçya, Trablusgarp, Çanakkale Savaşları. Mustafa Kemal Osmanlı ordusunun en gözde subaylarındandır.



Gece karanlık ve soğuk

Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz

Gökte ay üşür,

Gökte yıldız üşür,

Dışarıda gece üşür,

Mustafa Kemal üşümez,

Düşünür.



— Anadolu, güzel Anadolu. Türk’ün kanla, irfanla yoğurduğu mukaddes Anadolu.

— O bile çok görülmüş Türk’e. Atılmak, koparılmak isteniyor canından.



Et kemikten ayrılır mı?

Göğüsten sökülür mü yürek?

Türk ayrılır mı Anadolu’dan

Onu öldürsek.



Ankara’nın taştır yolu

Her tarafı asker dolu

Yetiş Kemal Paşa kolu

Kan ağlıyor Anadolu



— Bu sese kulak verdi Mustafa Kemal. Milletinin feryadı titredi kulaklarında.

— Yıl 1919, Mayıs’ın 19’u

— Millet suskun, aç, sefil

— Başlar eğik, gözler yaşlı

— İmanından başka milletin her şeyi alınmış.



“Ön düşüncem istiklaldi

Son düşüncem – Ya istiklal ya ölüm! –

Böylece halkımla birlikte oldum yürüdüm.”



Analar bacılar yola döküldü

Cephane taşıdı arkasından

Irmaklar suyundan faydalattı

Ağaçlar daldasından

Yer gök inledi: Bir yol daha

Kurtuluş Savaşı’nda.

— Anadolu içlerinde köyde bir anne “ ben nice çileler çektim. Bir oğlum var o da vatana feda olsun” diyerek oğlunu cepheye uğurlamaktadır.



“Durma, git evladım, açıktır yolun

Cenge sıvansın o bükülmez kolun

Silahını al, ön safa geçmiş bulun

Uğurun açık olsun uğurlar ola.”



Bir tehlike karşısında

Milletçe

Önce vatan

İşimizi bırakarak bir yana

Bir koşu geliriz köyden kente



Kara gözlü kızları yurdumun

Dağları, taşarlı, denizleri

Sen, ey Mehmet

Aslan yeleli ışığısın sınırlarımın

Tutun ellerinizden bir birinizin



“- İstiklale kavuşuncaya dek

—Bütün milletle birlikte

—Fedakârlıkla çalışacağım

—Kutsal inançlarım adına

—Yemin ediyorum

—Artık ben Anadolu’dan başka

—Hiçbir yere gidemem.” Böyle and içildi, yemin edildi, Mustafa Kemal’in ardından.



20 HAZİRAN 1919 Amasya’dan gürleyen bir ses

Kesildi gürültüler ruhu okşayan bir nefes



“İSTİKLALİ YİNE MİLLETİN KESİN KARARI KURTARACAKTIR.”



Vatan sürüklenirken bir uçurum ucuna

Dağılan kuvvetleri topladı avucuna

Kurşunlar gülle oldu, sopalar süngü oldu

Sınırlar baştanbaşa bir çelik örgü oldu

Bir kale heybeti var vatanın her taşında

Her işin başında o, her iş onun başında.



— Orada durmadı Mustafa Kemal

— Anadolu’ya Anadolu’nun bağrına iyice girmek istiyordu.

— Sivas illerine doğru yollandı.





Sivas illerinde sazım çalınır

Çamlı beller bölük bölük bölünür

Yardan ayrılmış bağrım delinir

Kâtip arzu halim yaz yâre böyle



— Şöyle haykırdı Mustafa Kemal Sivas’tan:



“MANDA VE HİMAYE KABUL OLUNMAZ. MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE VATAN BİR BÜTÜNDÜR, BÖLÜNEMEZ. MİLLETİN İRADESİNİ HÂKİM KILMAK TEMEL ESASTIR.”







Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde

Ne sevda ile taşar gönüller

Bir rüzgâr eser ki bıçak gibi

El ayak şişer

Erzurum yollarında geceleri

Ağır ağır kağnılar gider.



— Eylülde tekrar döndü Sivas’a



— Başladı Sivas Kongresi



— Subaylar, çiftçiler, din adamları, memurlar oturup şunları konuştular:



“ Vatanın dört bir yanını düşman sarmıştır.”

“ İstanbul hükümeti hiçbir şey yapmamaktadır.”

“ Anadolu’da uyanan sesi düşman boğmak istiyor.”

“ Nerede milli bir kıpırdanma varsa sindirmeye çalışıyor.”



Biz biliriz bizim işlerimizi

İşimiz kimseden sorulmamıştır

Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle

Başımız bir kere eğilmemiştir.



Bir selam gibi gitti Erzurum’a

Bir selam gibi geldi, Sivas’a Erzurum’dan

Dağlar alçaldı yol vermeye

Temizlendi iklimin karından

Yer gök inledi bir daha

İstiklal sevdasından.



— Mustafa Kemal ve arkadaşları 27 ARALIK 1919 günü, türküler ve bal verici çiçekler toprağı Ankara’ya ayakbastılar.



Ankara’nın taştır yolu

Her tarafı asker dolu

Artık yetiş Kemal Paşa

Kan ağlıyor Anadolu.



Kara bulut ne ki?

Kara gece ne ki?

Güneş şöyle bir vurunca

“Dağ başında duman” gibi

Dağılı dağılıverir

Evremizi saran sızı.



— İstanbul’un işgali, Mustafa Kemal tarafından şöyle protesto edildi. Ona göre “bu işgal 20. yüzyıl insanlık ve medeniyetine temel prensiplerine indirilmiş bir yumruktur.”



Gökyüzünde kara kara bulutlar

Başımıza neden geldiniz

Bizler konukseveriz ama

Düşmanları sevmeyiz.



Bu toprak bizim yurdumuzdur

Deli gönül yücesine çıkar

Bir üveyik olur uçar gider

Ardahan’dan Edirne’ye

Edirne’den Ardahan’a kadar.



Bir gün kara bulutlar göklerimizde konaklamış

Yaylılar gelip geçiyordu güneyden

Örtük kara perdeler sallanıyordu

Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçenler

Milletin yüreği kan ağlıyordu.



—Biz haklarımızı ve istiklalimizi korumak için giriştiğimiz savaşın kutsallığına ve hiçbir gücün bir millete yaşama hakkından mahrum bırakmayacağına inanıyoruz.”



— 23 NİSAN 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.



Bahar çiçekleri kanımız bizim

İnönü, Sakarya şanımız bizim

Kurumadı hala süngümüzde kan

Seni yabanlara vermeyiz vatan



— Milli savaşımızı yürütmek için Anadolu’nun bağrına toplanan bu meclisin görevi alınan haklarını geri almak idi.



“Tek gayem milletin istiklalini yeniden kazanmasıydı.”

“Egemenlik milletin olmalıydı.”

“ Milli bir ordu kurulmalıydı.”

“ Türk vatanından işgalci güçler atılmalıydı.”



Haince yurduma saldıran Yunan

Er olan evinde kalmasın anam

Kardeşler ocağı yıkılan yuvam

Toprağı düşmanlar almasın anam.



— Başlamıştı mukaddes savaş. Millet varlığını feda ediyordu. Kadın, kız, çocuk, genç, ihtiyar baş koymuştu istiklal savaşına.



— Türk milleti Mustafa Kemal’ini büyük bir göreve getirir. “ Türk Orduları Baş Komutanlığı…



Davranı da deli gönül davranı

Kemal Paşa dinlemiyor fermanı

Anası, bacısı, kızı, kızanı

Bizim gibi millet görülmemiştir.



Kuzumuz var yaylalarda meleşir

Çeşmemiz var gece gündüz söyleşir

Yazımız var pehlivanlar güreşir

Bu toprağa kimse girememiştir



Düşman koymuş meydanları kaçıyordu

Kattı Kemal Paşa’nın ordusu

Düşmanı önüne

Pişman etti anasından doğduğuna.



— Aydınlandı 26 AĞUSTOS şafağında memleketim Türkiye’m son sözü söylüyordu Mustafa Kemal.





“ ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR, İLERİ’”



—Böyle bir imanla, böyle bir emirle savaşan bir millet, elbette ki muzaffer olacaktır. Ardından Batı Cephesi komutanına bir telyazısı:



“ SİZ ORADA DÜŞMANI DEĞİL TÜRK MİLLETİNİN MAKUZ TALİHİNİ YENDİNİZ.”



— 25 AĞUSTOS



— 26 AĞUSTOS

30 AĞUSTOS ve 9 EYLÜL güzel İzmir yeniden Türk’ün olmuştur.



Kattı Kemal Paşa’nın ordusu sürdü gitti

Yetiştikçe vurdu düşmana

Hain düşman sallana sallana

15 günde İzmir’i dar buldu

Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.



İzmir’in dağlarında çiçekler açar

Altın güneş orda sırmalar saçar

Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar

Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa

Adın yazılacak mücevher taşa.



Güzel İzmir kordon boyun şen olsun

Beni senden ayıranlar son olsun.



— Kemal Paşa bir an bile durmayacaktı, çünkü vakti çok azdı. Ona göre asıl savaş şimdi başlıyordu: Medeniyet savaşı…



10 KASIM 1938

O sabah

Gök karardı birden bire

Kuşlar kanat çırptı

Yaprakları döküldü ağaçların



Yıl 1938

KASIM 10

9.05 geçiyordu saat

Ve o, Kocatepe’de

Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi

Rahat ve cesur



Ankara’dan gelir geçer trenim

Bir gün olur elbet ben de binerim

Varır toprağına yüzüm sürerim

Biz vatan çocukları Gazi Paşa’m

Dilimiz takılı kaldı: DİYEMEDİK

Boynumuz bükülü kaldı: DOYAMADIK



Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine

Gidiyor, milyonları takmış peşine.



Yağışın ince ince toprağa

Ya dağılışın, bereket

Bayrak bayrak dalgalanışın

Kan, ümit, kuvvet

Gelişin çiçek çiçek açmış bahara

Gidişin kızılca kıyamet.



Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi

Gidiyor, harbin en korkulu aslan yelesi.



Sana borçluyuz ta derinden

Çünkü yurdumuzu sen kurtardın

Hasta yorgun düşmüştük

Yaramızı iyice sardın



Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla

Gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla



Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın

Sanatkârdın denizler kadar engin

Kimsenin görmediğini görürdü

Sevgiye bakan gözlerin.



Dedin ki, bu millet, bu büyük millet

Yüzyıllar boyunca geri kalmış

Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz

Her yanından yaralar almış



Büyüyor, gökten inmiş toprağa yaklaştıkça

Büyüyor, git gide gözlerden uzaklaştıkça



Dedin ki, bir güzel savaşmalı

Kurmak için yeniden

Bilgiyle, inançla, coşkunlukla



“ ÖVÜN, ÇALIŞ, GÜVEN!”

13 Kasım 2010 Cumartesi

Mustafa Kemal Paşa (24 Mayıs 1918)


Mustafa Kemal Paşa (24 Mayıs 1918)

Mustafa Kemal Paşa (1918


Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal Paşa (1918

Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda

Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda


Üçüncü Kolordu Komutanı Esat Paşa ve diğer subay arkadaşları ile (1915

Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı günlerinde (1915)


Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı günlerinde (1915)

Atatürk Oratoryosu_4

UYKUSUZ GECELER ORATORYO





ERKEK:

Birinci Dünya savaşı bulmuştu sonunu,

Şaşırmıştı Avrupa kendi yolunu.



KIZ :

Fakat tanımıyordu Türk’ün oğlunu.

Donanmayla İzmir’e geldiği zaman,



KORO : Gözünü kırpmadı plan yaptı Ata’m.



ERKEK :

Düşman olmaz hayal kuruyor,

Anadolu’mu paylaşmak istiyordu.



KIZ :

Türk Milleti ise cesur,bekliyordu.

Güvenirken silaha çıldırmış düşman,



KORO : Mumlar bitti ama yine çalıştı Ata’m.



ERKEK:

Düşman olmuş batılının maşası

Unutmuş mu Fatih’i,Alparslan’ı?



KIZ :

Bilmiyor mu Türk’ün kalbinde yananı,

İsterken O,koparmayı candan,



KORO: Sabahlara kadar ayaktaydı Ata’m.



ERKEK:

Yurdum paramparça,her tarafta düşman,

Silahım süngü olsa ,ekmeğim yavan,



KIZ :

Yine de eser rüzgarım , ah ne yaman

Sarılmışken çevrem doğudan,batıdan,



KORO : Mavi gözlerini hiç yummadı, sabaha dek Ata’m.



ERKEK:

Tutmuş düşman Kocatepe’yi dört yandan

Mehmetçik öldü,vatan kaldı yaşayan.



KIZ :

Bu gün Türkiye’m hediyedir O’ndan

Zor durumdayken millet,Allah’a tapan,



KORO : Uyku nedir bilmedi,düşündü hep Ata’m.



ERKEK:

İtalyan’ı,Fransız’ı ve Yunan’ı,

Tanıdı,kendini ateşe atanı,



KIZ :

Vatan için toprak altına yatanı

Unutmuşken bunu karşıdaki düşman



KORO : Dinlenmeden çare aradı Ata’m.



ERKEK :

Bir on Kasım sabahı güneş doğmadan

Yüce milletin matemi son bulmadan,



KIZ :

Dokuzu beş geçe durdu yelkovan.

Ebedi uykusuna dalarken Ata’m



KORO : Uyuyabilir mi hiç yas tutan vatan?



ERKEK :

Çalıyor acı acı bu gün sirenler,

Ağlıyor dünya yüzündeki tüm Türkler.



KIZ :

Neler kazandırdı ,O ,bizlere neler,

Ne yaşlar dindi , ne matem sona erdi,



KIZ VE ERKEK :

Ama kalbimizde hep,









ATATÜRK ŞİİRİ



Bayrak yarıya çekilmiş,

Atatürk'üm öldü diye.

En son yaprak da dökülmüş,

Atatürk'üm öldü diye.



Sürü yas tutmuş ovada,

Kuşlar susmuşlar yuvada,

Rüzgar esmez olmuş dağda,

Atatürk'üm öldü diye.



Irmaklar yaslı çağlamış,

Ağaçlar sessiz ağlamış,

Vatan karalar bağlamış,

Atatürk'üm öldü diye





10 Kasım



Yıl otuz sekiz On Kasım Perşembe

Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar.

Sarsılıyor İstanbul yedi tepe,

Yaman esmiş Dolmabahçe’de rüzgar.

Gerçek olamaz, olsa olsa bir düş,

Dokuzu beş geçe Atatürk ölmüş.

Böyle toptan bir yas nerede görülmüş,

Beraber ağlıyoruz kurtlar, kuşlar.

Bu memlekete en çok hizmet eden,

Bu aşk ile dağlara gücü yeten,

On sekiz milyonun omzunda giden

Atam, Ankara sırtlarında yatar.



İlhan DEMİRASLAN













Atatürk'e Ağıt



Edirne'den Ardahan'a kadar

Bir toprak uzanır

Boz kanatlı üveyikler üstünde uçar

Ardahan'dan Edirne'ye

Edirne'den Ardahan'a kadar

Kopdağı'nda akar bir çeşme var

Serçe parmak kalınlığında suyu

Haram etmiş gece gündüz uykuyu

Akar da akar

Samsun'un evleri denize bakar

Sokakları yosun içinde

Çaparlar, takalar, mavnalar

Bilyalar gibi suyun yüzünde

Bir iner bir kalkar

İstanbul'da bir yâr sevdim

İnsanı günaha sokar

Savaştepe köprüsünden geçen trenler

Sel olur İzmir'e akar

İzmir'in denizi kız, kızı deniz

Sokakları hem kız hem deniz kokar

Güneyde mis kokulu bir ağaç

Yuvarlak yaprakları ince

Yaz gelip de güneş vurunca

Dallarından bal akar

Bu toprak bizim yurdumuzdur

Deli gönül yücesine çıkar

Bir üveyik olur uçar gider

Ardahan'da Edirne'ye

Edirne'den Ardahan'a kadar



Cahit Kulebi







SEN VARSIN ATATÜRK'ÜM HER ŞEYİMİZDE




Bu gün yatağımdan hür kalkıyorsam

Ekmeğim ak suyum berraksa,

Ağaçlar çiçek açıyor

Topraklar ısınabiliyorsa,

Sesim gür çıkıyor

Özgür özgür bakabiliyorsam,

Sen varsın gözbebeklerimde

Sen varsın Atatürk'üm sen varsın.

Yazabiliyorsam gönlümce

Okuyabiliyorsam...

Kazabiliyorsam toprağımı

Gün ışığında çapa kürek elde,

Çalışabiliyorsam gece gündüz

Ekip biçebiliyorsam dileğimce,

Sen varsın yüreğimde

Sen varsın Atatürk'üm sen varsın.

12 Kasım 2010 Cuma

Mustafa Kemal'in Selânik'teki evi


Mustafa Kemal'in Selânik'teki evi

RENKLENDİRİLMİŞ RESİMLER




Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda(1915)

Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda


Üçüncü Kolordu Komutanı Esat Paşa ve diğer subay arkadaşları ile (1915)

Anafartalar Grup Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, (1915

Anafartalar Grup Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, karagâh önünde arkadaşları ile birlikte (1915

Çanakkale Savaşı'nda siperde (1915)



Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda siperde (1915)

Çanakkale Savaşı'nda (1915)


Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda (1915)

1912)

Mustafa Kemal, Trablusgarp Savaşı'nda (1912)

1912)


Mustafa Kemal, Derne'de arkadaşları ile birlikte (1912)

1912)


Mustafa Kemal, Derne'de (1912)

1912

Trablusgarp Savaşı'nda Derne Komutanı Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal (1912

(1912)

Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal (1912)

(Nisan 1909)

Hareket Ordusu Kurmay Başkanı Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) Mustafa Kemal, arkadaşları ile İstanbul'da (Nisan 1909)

(20 Haziran 1907

Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) Mustafa Kemal (20 Haziran 1907)

15 Temmuz 1906

Mustafa Kemal, Beşinci Ordu emrindeyken subay arkadaşları ile Beyrut'ta (15 Temmuz 1906)

Mustafa Kemal, Şam'da (1906)

Mustafa Kemal, Şam'da (1906)

KURTULUŞ SAVAŞI ÖNCESİ (Ocak 1905)

Mustafa Kemal, Harp Akademisini Kurmay Yüzbaşı olarak bitirdiği günlerde (Ocak 1905)

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI - 3

10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI - 3





Nerde o altın başlı kumandan?

O, beyle bey, işçiyle işçi,

Bir kurşun gibi ilerde

İzmir’e sancak gibi girişi.

Nurlar içinde mi şimdi aslan?

Tanrı’nın rahmeti üstüne olsun,

Atatürk adlı kahraman.


I. SUNUCU : Atatürk yeni bir vatan, çağdaş bir millet bırakarak ayrılmıştır aramızdan. Atatürk, yaptıklarıyla, konuşmalarıyla, davranışlarıyla cumhuriyet ve demokrasiye bağlılığı, akıl ve bilim yolunda ilerlemeyi, çağdaş olmayı, çok çalışmayı, yenilikleri benimsemeyi, halktan yana olmayı, devleti ve milleti güçlü kılmayı istemiştir.

II. SUNUCU :

Atatürk deyince aklıma,

Çalışmak gelir.

Zorlu savaşlarla, çetin işlere

Alışmak gelir.

İnsanca uygarca yaşamak için,

Kendi kendine yarışmak gelir.

I. SUNUCU : ATATÜRK DİYOR Kİ :



Kız : “EY, TÜRK GENÇLİĞİ! BİRİNCİ VAZİFEN TÜRK İSTİKLALİNİ, TÜRK CUMHURİYETİNİ İLELEBET MUHAFAZA VE MÜDAFAA ETMEKTİR. MEVCUDİYETİNİN VE İSTİKBALİNİN YEGANE TEMELİ BUDUR.”


Erkek : “UYGARLIĞIN BULUŞLARI, TEKNİĞİN HARİKALARI DÜNYAYI DEĞİŞMEDEN DEĞİŞMEYE UĞRATTIĞI BİR DEVİRDE, ASIRLIK KÖHNE DÜŞÜNCELERLE, GEÇMİŞE BAĞLILIKLA VARLIĞINI KORUMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.”


Kız : “Asıl uğraşmaya zorunlu olduğumuz şey, yüksek kültür ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.”

Erkek : “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir,fendir.”

Kız : “Azami tasarruf, milli özelliğimiz olmalıdır.”

Erkek : “Dünya vatandaşları, kıskançlık, aç gözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir.”

Kız : “Özgürlüğün,eşitliğin, adaletin dayandığı nokta milli egemenliktir.”

Erkek : “İlim ve fen girişimlerinin çalışma merkezi okuldur.”


Kız : “Kuvvet birdir ve o, milletindir.”

Erkek : “Milli varlığımızla düşman olanlarla dost olmayalım.”


Kız : “Sağlam ve gürbüz nesil, Türkiye’nin mayasıdır.”


Erkek : “Büyük davamız, en uygar ve en gelişmiş millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bunun için planlı olarak, ölçüp biçerek çalışmalıyız.”


Kız : “Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır.”


II. SUNUCU :



Düşman ezerken bizi,



Atatürk öne geçti.



Sönmez bir güneş doğdu,



Karanlıkları boğdu.



ŞİİR : YOLUM ATATÜRÇÜLÜK YOLUDUR


Halka inandı, ona yaslandı,

O, dev karşısında bir aslandı.


Çanakkale’de ve Kafkasya’da


Tanındı Avrupa’da Asya’da.

Geçti ulusumun başına,


Girdi Kurtuluş Savaşına


Eski, köhne ne varsa önünde,


Hepsini kaldırdı, kısa günde.


Açtı bütün geriliğe savaş,



Olmaktı amacı uygar,çağdaş.


Dedi : “Türk övün, güven, çalış,”


Yurtta barış, dünyada barış.”


O, var tüm eserlerde, her yerde,


Koşarız ona, girdikçe derde.


İçim Atatürk sevgisiyle doludur,



Yolum Atatürkçülük yoludur.


I. SUNUCU : Nedir Atatürkçülük?




Kız : Atatürkçülük,Atatürk’ün sözleri ve devrimleriyle getirdiği yeni düşünce sistemi ve önümüzde açtığı yoldur. Kısaca Batı uygarlığına yönelmek ve laik olmaktır.


Erkek : Atatürkçülük, Türk milletini ve insanlığı yüceltmek, Türk milletini ve insan onurunu, insan değerini korumak için konulmuş, geleceğe açık, ileriye, özgürlüğe, insancılığa yönelik ilkelerdir.


Kız : Atatürkçülük, akılcı, bilimsel, çağdaş ve uygar olma yolunda ileri atılıştır.


Erkek : Atatürkçülük, milli birlik, beraberlik ve bütünlük yoludur. Milli benliği bulma ve öz değerleri kendi eliyle yaratma dileğidir.



Kız : Atatürkçülük, çağdaş demokrasiye yükseliştir, halktan yana olmak halk için çalışmaktır.


Erkek : Atatürkçülük, yurtta ve dünyada barış ilkesine bağlılıktır.



Kız : Atatürkçülük, parçalayıcı, dağıtıcı ve ayırıcı düşüncelere karşı çıkıştır.



II. SUNUCU : Atatürk, yirminci yüzyılın yetiştirdiği en büyük devlet adamıdır. Ölümüne bütün dünya üzüldü. Çünkü o, yalnız milli sınırlar içinde değil, dünyada da barışı istemiştir. Ezilen sömürülen milletlerin yol göstericisi olmuştur.



I. SUNUCU : ONUN İÇİN DEDİLER Kİ :

Kız : “Atatürk, toplumda kötümserlik duygularını derhal yıkan ve ülkede, çalışmak için, güçlü, ileri ve mutlu olmak için gereken neşeyi ve gücü hemen çevresine aşılayan bir varlıktır.”



İsmet İNÖNÜ



(2. Cumhurbaşkanı)



Erkek : “Atatürk’ün arkasından gidenler geride kalamazlar. Atatürk, bugün için de önderimizdir, ışığımızdır, yarın içinde…”


Cemal GÜRSEL


(4. Cumhurbaşkanı)


Kız : “Atatürk’ün Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar, bir toplumun kandisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.”


John F. KENNEDY(Con KENEDİ)


(ABD Eski Başkanı)
Erkek : “Atatürk, öyle bir insandır ki, istediğini bilir,bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez.”



Kripell (Kıripel)


Kız : “Bir milleti uçurumun kenarından sarsılmaz azmiyle kurtaran, kuvvetlendiren, yükselten yöneticiler arasında Atatürk en birincidir.”


Timpul Gazetesi, Bükreş, 12 Kasım 1938


Erkek : “Kemal Atatürk’ün Ankara’daki anıtı, Türk halkı için sürekli bir birlik ve inkılap simgesidir.”



Arriba Gazetesi, Madrit, 10 Kasım1963



Kız : “Atatürk olmasaydı, yeni Türkiye var olmazdı.”



Stadladet (Sıtadlaytıt) Gazetesi, Helsinki, 1938



Erkek : “Ankara’da bulunduğum zaman güneşe bakar, fakat bu güneşi ufukta değil Çankaya’da görürdüm. İçtenlikle diyebilirim ki gerçek güneş, Çankaya’daki güneşti.”



De Raymond


(Belçikanın Anklara Eski Büyükekçisi)


II. SUNUCU : Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım,



Asırlarca yazsam, hep seni anlatacağım.


Şimdi Atatürk şiirlerinden bir demet sunuyoruz :



ŞİİR : KASIM RÜZGARLARI



Kasım rüzgarları eser, ben ağlarım



Büyür gözlerim geceler gibi.



Turnalar geçti üzerimden,



Kanadım kırıldı, çöllerde kaldım.



Kimseler tutamıyor yerini.



Bir haber çıkmadı senden,



Naçar kaldı vatanım.


Kasım rüzgarları eser, ben ağlarım.



Dayayacak yer yok alnımızı,



Adın dağlara taşlara yazılmış bir kere,



Mermere, denizlere, göklere…



Unutamayız, unutamayız Atamızı!


Kasım rüzgarları eser ben ağlarım.



İstanbul’u sel aldı,



Bir yar sevdik yel aldı.



Artık duyulamıyor kükreyen erkek sesin.



Gündüzler artık beyaz değil.



Yok seni hatırlatan bir bakış,



Göklerin, denizlerin ötesinden.



Mevsim bahar değil,

Kış.


Kasım rüzgarları eser, ben ağlarım.



Bir hasret inceden ince



Gelir oturur içime,büker boynunu vatanım.

ŞİİR : MUSTAFA KEMALLER TÜKENMEZ






Tükenir elbet,



Gökte yıldız, denizde kum tükenir.



Bu vatan, bu topraklar cömert,



Kutsal bir ateşim ki ben sönmez,



İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.



Ben de etten kemiktendim elbet,



İki Mustafa Kemal var iyi bilin.



Ben işte! İkincisi sonsuzlukta,



Ruh gibi bir şey görünmez,



İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.







Hep kardeşliğe, bolluğa giden yolda ,



Bilimin yapıcılığın aydınlığında,



Güzel düşünceler, soyut fikirlerde ben,



Evrensel, yepyeni buluşlarda,



Geriliği kovmuşum ben dönmez,



İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.







Başın mı dertte, beni hatırla,



Duy beni en sıkıldığın an.



Baştan sona her şeyiyle bu vatan,



Sakın ağlamasın kasımlarda.



Fatihler, Kanuniler ölmez,



İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.







ŞİİR : MUSTAFA KEMALİ DÜŞÜNÜYORUM




I. SUNUCU : Bir şiirle dile gelmez Atatürk,



Fikirler çözülmez, sığmaz beyana,



Bir tek yönde tarif olmaz Atatürk

Atatürk Oratoryosu_1

GİRİŞ





Erkek anlatıcı

Seneler nasıl da geçiyor Ata'm?

Seneler nasıl geçiyor sarı sarı?

- Dağlarda çiçekler açıyor, mavi mavi

Ben mavi mavi çiçekleri seviyorum

Ve bütün bu toprağın çocukları Sana hasret çekiyor Ata'm

Sana hasret çekiyor

Söyle bana mavi gözlü kumandanım

Söyle bana, rahat mısın yerinde?

Eminim ki şimdi

Mavi mavi, sarı sarı çiçekler açmadadır

Ankara'nın beyaz mermerlerinde"



Erkek KORO: Atatürk düşüncesidir.

Sonsuza açılan yıllar boyu

Işır sessiz yüzü yarınların,

Güçlü bir umudu kucaklar.

Kız KORO: Bayrak direğine düşer sevincim.



Erkek KORO: Anılar saygıya duranda,



Kız KORO: Ulaşır yücesine bakışlarım.

Dağlarla, ovalarla bir

_____________________DOĞUM FİLMİ____________________________________

Kız anlatıcı

Bir dağ taşıyorum omuzlarımda ,

Mahşere dek götüreceğim koşaraktan ,

Adı şanlı , yiğit paşam , genç paşam,

Sana ağıt değil destanlar yaraşır .

Ilık rüzgarlar esiyordu

Selanik ovalarında ;

Çiçekler sabaha doğru...

Dağ başka, sokaklar başkaydı;

Gün doğumundan önce.

O gece en güzel yıldızlar kaydı,

Nereden geliyordu bu aydınlık ?

Neydi insanları birden mutlu kılan ?

Bir yeni mevsimdi sanki

Selanik bahçelerinde yayılan

Aylardan Mayıs’tı ;

Yıllardan 1881

Selanik’te Ahmet Subaşı Mahallesi’nde,

Zübeyde Ana ile, Ali Rıza Baba

Mutlulukların en yücesinde ... ( Adnan Ardağı )

1893 Mustafa Selanik Askeri Rüştiyesinde...

Mustafa adı MUSTAFA KEMAL oldu !



Erkek Anlatıcı:

Ardından Manastır Askeri İdadisi

1899 İstanbul Harp okulunda MUSTAFA KEMAL

1902 Harp Akademisi ve 1905’te Kurmay Yüzbaşı olarak orduya katıldı.

İşte bir dev gibi aramızdasın işte!

Bu, gündüz gözlerin öylesine açık

Bu, gündüz gözlerin öylesine görür.

Sen demokrasi, sen özgürlük,

Böyle tanıdık, böyle gördük.

Halk bitkin, halk ümitsiz, bir bela var başımızda



Erkek KORO:

Trakya, Makedonya, Balkan kan içinde

Şehirler ardı ardına düşüyor düşman çatalca önlerinde

Şehirler aç yıldırım çarpmış ağaç gibi yerde ölüler

Gözlerine mil çekilmiş köylüler



¬Erkek anlatıcı

Yıllar, yıllar önceydi... Savaşlar, savaşlar... Ulus yorgun, bitkin, yılgın.

Bir kurtarıcı, bir yıldız adam, bir güneş adam arıyorduk.

Yoksa, bir zaman sınırlarında güneş batmayan koca yurt yok olacaktı.



____________________ÇANAKKALE FİLMİ_____________________________

Kız anlatıcı


Yıl 1915

18 indeyiz martın

Bir dünya çullanmış üzerimize

Topuyla tüfeğiyle

Ne çıkar bundan

Türk olarak doğmuşuz bir kere

İsterse felek

Her türlü cefasını toplasın gelsin

Biziz cefaları serecek yere



Erkek anlatıcı



Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,

Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;

Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,

Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...

Medeniyet denilen kahpe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,

Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;

Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağım,

Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer

O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,

Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.



Kız anlatıcı

Çanakkale'de sisler ardında bir güneş doğmuş, düşmanı Boğaz'ın yiğit sularına gömmüştü

Adı Mustafa Kemal'di, yavaş yavaş herkes O'nu tanıyor; ondan bir şeyler umuyordu.



Bu arada Türk'ün elinde kalan son vatan toprakları da parça parça işgal ediliyordu.

Saraydan yıllardır ümit yoktu. Keyfinde, çıkarındaydı beyler, paşalar. Zaten bu yiğit halkı hiç tanımamışlardı ki...

O zaman ulus, O'na yöneldi.



Erkek KORO: Kemal Paşa / Yenilmez yiğit / şanlı komutan / Savaşa gider gibi yetiş bize / Yetiş bize çöllerde bile olsan / inanç doldur / Güç doldur içimize.



Kız KORO



30 Ekim 1918 ordular geri dönecek MONDROS ve artık bütün ümitlere paydos



Kız anlatıcı



Kötü bir gün geldi

Susuverdi mehter

Susuverdi davullar

Bozuluverdi dirlik düzenlik

Gölgemde serinleyen Milletler

Dayadı vatanın bağrına hançer

Ve ağlıyor kader



Erkek anlatıcı



(solo)Madde 1 (koro)Çanakkale ve İstanbul boğazları açılacak Karadeniz’e serbest geçiş sağlanacak

(solo)Madde 3 (koro)Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması için gerekli görülecek askeri kuvvetten başkası hemen terhis edilecek

(solo)Madde 7 (koro)Müttefikler güvenliklerini tehdit edecek durum olduğunda herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkına sahip olacaktır



Kız anlatıcı



15 Mayıs 1919... İzmir düşman elinde... Ve Hasan Tahsin, yiğit gazeteci Hasan Tahsin, Türk'ün namusunu savunan ilk kurşunu atıyor.

Artık duramazdı Mustafa Kemal... Görev zamanıydı. Önce dış, sonra iç düşman içimiz-den sökülüp atılıncaya kadar, görev başınday¬dı.

16 Mayıs sabahı Samsun'a doğru yola çıkan Bandırma Vapuru bir başka gururluydu. Ulusun kaderiydi yükü...



SAMSUN’A ÇIKIŞ

Erkek KORO:

Ben, Bandırma Vapuru,

Mustafa Kemalim güvertede,

Deniz yorgun duruyor.



Kız KORO:

Samsun önlerindeyiz

Dalgaların üstünde alı al, moru mor bir gü¬neş doğar.

Hiçbir zaman bu kadar ağarmadı bu deniz.

Ortalık aydınlık içinde, gümüş dere durmaz akar.

Karanlık günleri geride bıraktık.



Erkek KORO:

On dokuz Mayıs / Mayısın on do¬kuzu.



Kız KORO:

Hiçbir kuvvet / Bükemez artık kolumuzu.







Erkek Anlatıcı

Sisli ufuklara dalan mavi gözler, yurdun geleceğini düşünüyordu. Uzun ve yorucu, ama şanla, şerefle dolu çetin bir yolda ilk adımını atıyordu, ilk adam, vatan adam.

ilk adam mavi gözlerle baktı toprağa, Topra¬ğın haritasını çizdi bayrağa.

Artık dünya egemenliği gibi bir ham hayal peşinde, Türk'ün gücü tüketilmeyecekti. Musta¬fa Kemal, "Misak-ı Millî" ile son ve sonsuz Türk yurdunun sınırlarım çiziyordu.

Bir kere bir öndere inanmaya görsün bu halk, kendinden yana olana bağlanmaya görsün. Canım verir uğruna, seve seve kılı kıpırda¬madan.

Fakir Anadolu'nun tozlu yollarında zengin yürekli Anadolu'lunun kanı canı, ekmeği, cepheye taşınıyordu. Yurdun damarlarında taze bir kurtuluş kanı dolaşıyordu artık.



Erkek KORO:

Sağ olasın, var olasın Gazi Paşa

Gelişinle içimizi bir sevinçtir aldı

Gayrı veda ettik yasa.





Kız KORO:

Ağarttın güneş gibi yurdumuzu Ve geçtin Erzurum'a, Sivas'a

Erkek KORO:

Sağ olasın, var olasın Gazi Paşa!



Kız Anlatıcı:

Asker yazıldık yediden yetmişe dek - Kimseye sorulmadı yaşı.

Takıldık peşine genç, ihtiyar, kadın, erkek.



Kız KORO:

Ve başladı Kurtuluş Savaşı.

Sen Mustafa Kemal-Gür sesinle haykırıyorsun:



Erkek KORO:

Ya istiklal Ya ölüm!

Erzurum, Sivas, Ankara... Ankara'nın burcunda bir bayrak.



Erkek anlatıcı

Vatanım tümü milletin hayatı tehlikededir

Kız anlatıcı

Ülkemizin istekleri milletin kararına bağlıdır

Erkek anlatıcı

Tok adam olup dikilmek duyurmak milletin sesini

Kız anlatıcı

İki yer var iki ihtimal ya ölüm ya istiklal



Erkek KORO:

Dağ, taş, selam durmuş Ata'ma-Yollara düşmüş Anadolu'm.



Erkek anlatıcı

Amasyalı Celal oğlu Mıstık

Bilecikli kadayıfçı oğlu Emin

Kırşehirli Mehmet oğlu Samet

Mehmet Edip bey kızı Halide Edip

Ardahanlı Emin oğlu Rüstem

Erzurumlu İbrahim Bey oğlu Yavuz

70. Alay komutanı Kahraman Halil Bey Kızı 12 yasındaki Nezahat Hanım









Kız KORO:

Yollarda kağnılar geçiyor dostlar



Erkek anlatıcı

Çatma,kurban olayım,çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...

Hakkıdır,Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!



Erkek KORO:

Ve İnönü’de, Sakarya'da-Yaman oldu he¬sabın ödenmesi-Bir savaş ki benzeri görülmemiş dünyada.



Erkek anlatıcı

Yanında duranları gölgede bırakarak

Bir vücut parıldıyor: keskin, ipince, kıvrak

Belli resimde bile: saçı ipek, bakışı çelik

Gerilmiş göğüs, geniş bir şeye siper gibi

Elinde duran kamçı dinini döver gibi



Kız KORO:

Bir savaş ki yangınlarla alev alev-Ağardı va¬tanın dört yanı



Kız anlatıcı

Gece vakti

Karınca gibi yıldız üşmüş gökyüzüne

Çiğ inmişte az öncesi

Ufacık tefecikte çiğ inmiş

Uzanmış yatmış çiğ üstüne Mustafa’m

Samur kalpak başında

Sırtında bir asker kaputu

Tiril tiril incecikten

Top arabaları geçer uykusunda

Mehmetler Mustafalar bir ordu

Elleri bayrak, elleri süngü, ellerli tüfek

Süvariler geçer yalın kılıç

Şimşekler çakar gözlerinden



Erkek anlatıcı

En güzeli, en yiğidi, en canlısı

Bir milleti kurtaran adam

Ağır ağır Kocatepe’ye çıkıyor

Bu resim çok güzel, insanı alıp götürüyor

Başında kalpağı, parmaklarında cıgarası

Kız anlatıcı

İzmir’e girişini Mustafa Kemal’in

Bir kahve duvarındaki resimde gördüm

Bir ılık güz öğlesinde

Şanlı haki urbası üstünde

Koymuştu kılıcını içine kınının

Yürüyordu arasında sevgili halkının

Ayağında Anadolu’dan getirdiği TOZ

Bir inanç gözlerinde tükenmez

Alabildiğine insan kalabalığı

Bir aydınlık geleceğe bakıyordu

Işıktı sevinçti türküydü

Görseydiniz o resimde Mustafa Kemal’i

Erkek anlatıcı

Dudaklarında bir milletin kaderi

Erkek KORO:

“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir…ileri”

Erkek Anlatıcı:

Nehirler uykusundan habersiz

Ovalar vahşi rüzgarlara gerindi

Kız KORO:

Bir savaş ki baş geri etti düşmanı.

Erkek KORO:

Dış düşman yenilmişti.

Kız anlatıcı

İstiklal

Erkek anlatıcı

İstiklal

Kız KORO

İstiklal

Erkek KORO:

İstiklal

Erkek-Kız KORO

İstiklal



Erkek anlatıcı

Ama yüzyıllardır yaşamı gölgeleyen gerilik, bilgisizlik, yobazlık da yenilmeliydi. Çünkü bizi bu hale getiren asıl düşman oydu.

Kız anlatıcı

İlk adam, tek adam, dünyada benzeri olma¬yan Türk devrimini gerçekleştirecekti.

Erkek anlatıcı

29 Ekim 1923.., Yurtta şenlik, düğün, işte en büyük Devrim: Türkiye Cumhuriyeti, geleceğin ufkunda yeni bir güneş gibi doğuyor, yükseliyor. Ve ardından birbirini izleyen, birbirini aşan yüce devrimler...

Kız anlatıcı

Artık her 29 Ekim'de bayram yapıyorduk. O, güneş gibi bizi izlerken, biz O'nu yüreğimizden kopan marşlarla selamlıyorduk:

Erkek KORO

Yılmaz, çelik ordularla biz/Yıldırımlar saçan bir cihanız

Millet yolunda vatan için/Ateşe saldıran kah¬ramanız.

Erkek Anlatıcı

Bize yan bakan/Nice bin düşman

Kahroldu/Kahreder bu sarp kuvvet.

Yasasın bu şan/Yasasın vatan

Kız KORO

Dünyada ölmez bu cumhuriyet

Aslan gibi fertlerle biz/Garba ibret saçan bir cihanız.

Cumhuriyet yasasın diye/Zulmete nur saçan bir şahabız.

Benliğimize biz hakimiz/Sultan da hakan da hep bizleriz.

Güneş gibi parladı bahtımız.



Erkek Anlatıcı

Çalışan da/Kazanan da/Hep biz¬leriz.

Yaratan bize saadeti/Kurtar bu mille¬ti.



Erkek-Kız KORO

Yaşasın Cumhuriyet







Erkek anlatıcı

1 Mart 1924 halifelik kaldırıldı,öğretim birleştirildi.

Kız anlatıcı

20 Nisan 1924 Teşkilat-ı Esasiye kabul edildi.

Erkek anlatıcı

17 Şubat 1925 Aşar vergisi kaldırıldı.

Kız anlatıcı

25 Kasım 1925 şapka kanunu Mecliste kabul edildi.

Erkek anlatıcı

30 Kasım 1925 Tekkeler kapatıldı.

Kız anlatıcı

25 Aralık 1925 uluslar arası takvim ve saat kabul edildi.

Erkek anlatıcı

17 Şubat 1926 Türk medeni kanunu kabul edildi.

Kız anlatıcı

9 Ağustos 1928 Türk harfleri kabul edildi.

Erkek KORO

Yasa milletinle baş başa.

Kız KORO

Türk'ün göz bebeği Gazi Paşa.



Erkek anlatıcı

Bugün yaşıyorsam güler yüzle emin,/ Tertemiz gökler altında/Dağlarım, denizlerimle dost.

Toprağımda dolaşıyorsam/Ümitli, memnun ve rahat.

Gecem, gündüzüm hürse,

Damarlarımda kanım/Tenler içinde canım korkusuz yürürse.

Ekmeğim, suyum tatlı-Toprağım da, türküm de bereketli.

Rüzgarlarım alabildiğine hürriyetli ise, Bacam da tütünüm tütüyor Ölülerim huzur içinde yatıyor Ağacım dal yürüyor, boy atıyorsa, Görüyor, biliyor, inanıyorsam Dün yokken, bugün varsam,



Kız KORO

Sendendir,

Erkek KORO

Sendendir Atatürk.





Kız anlatıcı

M. Kemal Onuncu Yıl Marşı’nı güftesi ve bestesi ile her zaman aklında tutmuştu. Bayram yakını, otomobilini durduruyor. “Onuncu Yıl Marsı’nı öğrendiniz mi?”diye okuldaki oğlunun ödevini yoklayan baba gibi soruyordu.”Sesim söylememe el verişli değil” diyenlere sözlerini yineletiyor, şaşırırlarsa hemen düzeltiyordu.Hele “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” dizelerini pek beğendiğini belli ediyordu.

Kız KORO

Öğrenci, asker,esnaf ona dönüp başını:

Söylüyor bir oğuzdan onuncu yıl marsını

Çıktık acık alınla on yılda her savaştan

On yılda on beş milyon genç yarattık her yastan.

(MARŞTAN SONRA)



Erkek anlatıcı

Bir özlem çizgisinde her düşünce uludur, Bu yol insanlık yolu, Atatürk'ün yoludur, "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle doludur, Sevgide yeryüzüdür, güçte Anadolu'dur. Uzanıyor çağlara destanlaşan yüce Türk, Yaşama sevindiniz büyük önder Atatürk. Yüzyılın çağrısı bu: Tatlı, düş kutsal emek, Dimdik adımlardayız: Yolumuz sonsuza dek Duygumuz, sevgimiz bir, ülkümüz, andımız tek:

Yaşamak Atatürk'ü, Atatürk'ü söylemek.



Kız anlatıcı

Bir kasım sarılığı sarmış yurdu. Herkeste bir telaş, bir üzüntü. Rüzgarlar şaşkın esiyor, göz¬lerde yağmur gibi yaşlar.

10 Kasım 1938...-O sabah gök karardı bir¬denbire-. Kuşlar kanat çırptı. Yaprakları döküldü ağaçların.

O ki ölmez olandı.

Erkek KORO

Mustafa Kemal'di adı

Kız KORO

Son kere, çaldı kapısını ölüm Başı düştü yastığa ve kalkamadı.

Erkek KORO

Yıl 1938

Kız Anlatıcı

Kasım On

Ve O Kocatepe'de

Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi,

Rahat ve cesur öldü.

Erkek Anlatıcı

Dünyada bir suskunluk: "Dünya artık eskisi kadar ilgi çekici olmayacak; çünkü Türk'ün Ata'sı toprakta" diyorlar.







Kız Anlatıcı

“Atatürk’ün kendi eliyle çizdiği yeni Türkiye’nin dış siyaseti, bu memleketi batılı uluslar topluluğuna katmış ve eski düşmanlarını kendisine dost yapmıştır.”

İngiliz-Times Gazetesi

Erkek Anlatıcı

“Hiçbir kimse bu muzaffer general, bu yılmaz inkılapçı,bu insan kahraman,bu çok popüler adam kadar halkın kalbine yakın olmamıştır”

Fransa,Pekit Prasien Gazetesi



Kız Anlatıcı

“Türkler Atatürk’ü olağan üstü bir tutkunlukla seviyorlar”

Mısır, El Belag Gazetesi

Erkek Anlatıcı

“Atatürk’ün ölümü yalnız Türk Ulusu için değil, O’nun benzerlerine muhtaç olan çoğu uluslar için de en büyük kayıptır.

Suriye Gazetesi

Kız KORO

Ama Mustafa Kemal toprak değil ki.

Erkek KORO

Mustafa Kemal toprak değil ki.

Mustafa Kemal vatan, Mustafa Kemal bay¬rak, ama

Mustafa Kemal toprak değil ki Ölüm, yeni bir canlanıştır. Yeni bir hayat

Kız KORO

Ölmedi,

Erkek KORO

Ölmez. Bir ulu, yeşil ağaçtır Yaprağı dökülmez



ÖLÜMÜNÜ ANLATAN FİLM

Kız KORO

Kırılmaz, parçalanmaz, bükülmez

Ölüm, maddeyi terkedip anılarda yaşamak¬tır.

Erkek KORO

Mustafa Kemal ölmedi.

Kız KORO

Ölmedi.

Ölmedin Ata'm, her an içimizde bitmeyen saygı, sonsuz muhabbetsin.

Kız KORO

And ederiz ki, eserin ölmeyecek,



Erkek Anlatıcı

And ederiz ki sen, sonsuza dek yaşayacaksın



Erkek KORO

Yaşayacaksın

Kız KORO

Yaşayacaksın



Erkek-Kız KORO

Yaşayacaksın ATAM

11 Kasım 2010 Perşembe

RESİM






Her gün,

Enginlerden engin,

Yücelerden yüce

Bir duygu sarar bizi,

Bu sınıfa girince.

Yanda, bir uçtan bir uca

Mavi deniz,

Odanın içinde güneşleri bulunca

Isınırız.

Enginlerin engini deniz olsa

Deniz ufak!

Yücelerin yücesi güneş olsa

Güneş küçük!

İlk günü gördük, nerden geldi:

Duvardaydı

Denizleri, güneşleri

Küçülten büyüklük.

Kürsünün üstünde bir resim:

Gözleri denizlerden mavi

Bakışları güneşlerden sıcak,

Dört mevsim

Kürsünün üstünde:

Atatürk'ün arkasında al bayrak,

Kollarını kavuşturmuş göğsünde.

Bu resimle başlar bizim günümüz,

Karşımızda Atatürk'ü gördükçe,

Kıvançla dolar, taşar gönlümüz.



Öğretmenimizin kürsüde

Verdiği dersi

Dinler bizimle birlikte

Atatürk'ün resmi.

Çalışkanız, çünkü,

Çalışınca

Bakarız, Atatürk güldü.

Bir yanlışlık yapsak

Bulutlanır gözleri,

Anlarız, Atatürk üzüldü.

Gelsek kürsünün dibine

Görür bizi

Eğilince.

Kalksak, gitsek gerilere,

Otursak arkalarda;

Başımızı kaldırmadan duyarız

Atatürk orada.

Öteki odalarda

Başka başka resimleri Ata'mın.

Atatürk'üm, artık ömrüm oldukça

Bu resimle karşımdasın!

Yok hiç birinde

Bundaki tılsım,

Değişen çizgilerle

Canlı gibi bu resim.



Öyle canlı ki, sanırım,

Ben de bir gün okulu bitirince

Uzanan ellerinle

Okşanacak sırtım.

Öyle canlı ki, sanırım,

Karanlık bile olsa

Serpeceğin ışıkla

Aydınlanır yollarım.

Tıpkı sınıftaki gibi,

Yapacağım bir işte

Bu resmindir rehberim

Kötülüğe uzanırsam

Çat kaşlarını,

Tutulsun ellerim.

Tıpkı sınıftaki gibi,

Bütün ömrüm boyunca

Yaptığım bir işte

İyi, doğru oldumsa

Sevincini belli et,

Gülümse!

Yaprak yaprak dökülürken önümde

Her yıl, dört mevsim;

Sınıflar içinde yalnız bu sınıf,

Resimler içinde yalnız bu resim!



Behçet NECATİGİL
Related Posts with Thumbnails