5 Ağustos 2010 Perşembe

1. ADIM EŞİT SORUMLULUK



Öncelikle anne ve baba çocukla aynı derecede ilgilenmelidir. Bir evde izinleri babanın vermesi, yasakları annenin koyması son derecede sakıncalıdır. Anne ve baba, çocuklara karşı uygulayacakları davranışlarını ortak olarak belirlemelidirler. Örneğin çocuklar geceleri yataklarına yattıkları zaman hep anneleri yanlarında oluyorsa, zamanla baba önemini kaybetmeye başlar. Bazı geceler, bu görevi baba üstlenmelidir. Çocuklar karşılarında hep annelerini gördükleri için ister istemez annelerine bağımlı olurlar ve baba otoritesini kaybetmeye başlar. Anne ile babanın çocukların bakımını, eğitimini paylaşmaları birçok sorunu ortadan kaldırır.


2. ADIM ONLARI DİNLEYİN


Anne ve babalar, çocukları dinlemeyi bilmeliler. Küçük çocuğun yarım cümlelerle anlatmaya çalıştıklarını anne de baba da büyük bir dikkatle dinlemeli. Çocuk, fikirlerini büyüklerine rahatça açıklayabilmeli. Çocuklar, duygu ve düşüncelerini anne ve babalarına rahatça açıklayabilirlerse, kişilikleri kısa zamanda gelişir. Psikolojik sorunlardan uzak kalırlar. Sözlerle duygularını anlatamayan çocukların hırçın ve saldırgan olduklarını unutmayalım. Çocukların saldırganlığa yönelmelerini önlemek anne ve babaların görevi olmalı.


3. ADIM HOŞGÖRÜ ŞART
Bir evde elbette belirli bir ölçüde disiplin olmalı. Çocukları sıkmadan, isyan ettirmeden disiplin kurmak ancak sevgi ve hoşgörüyle mümkün olur. Çocukları karşınıza alıp, katı kurallarınızı sert bir sesle sıralamaktan kaçınmalısınız. Küçük afacanlara, kurallar, tatlı bir dille, bazı örnekler verilerek açıklanmalı. Büyüklerin kararlarını çocuklara sürekli açıklamaları da sakıncalıdır. Aile içinde kararların birlikte verilmesi, çocukların kendilerini önemsemelerini sağlar. Bu da çocuğun zihinsel bakımdan gelişmesi için gereklidir.
4. ADIM SAYGI ÖNEMLİ
Büyüklerin çevrelerindeki kişilerle ilişkileri çocuklara örnek olur. Çevresindekilere saygılı olmayı, çocuk büyüklerinden öğrenir. Anne ile babanın birbirine saygılı davranması, çocukların üzerinde olumlu etki yaratır. Öğretmenler, büyük anne ve büyük babalar, arkadaşlar ve apartman komşuları ile iyi ilişkiler içinde olmayı çocuk büyüklerinden öğrenecektir.

5. ADIM TV SÜRESİNİ KISALTIN
Çocukların televizyon izledikleri süreyi belirlemek gerekir. Evinin işlerini yapmaya çalışan anne, çocuğunu televizyon karşısına bırakıp kendi işine dalmamalı. Çocuklara tek eğlence ve meşguliyetin televizyon izlemek olmadığı öğretilmeli.


Kendinizi gösterin Yetişme çağınızda size gösterişten kaçınmanızı söylemiş olmalılar. Fakat doğru insanların dikkatini çekmek istiyorsanız, bu eski uyarıyı göz ardı etmek zorundasınız. Başkalarının karşısında ezilip büzülmek yerine, kendinize güvendiğinizi belli etmeniz çok daha olumlu bir etki yaratır. Kabuğunuza çekilip yaşamakla bir yere varamazsınız. Toplum içinde yerinizi almalısınız. Size yakışan bir kıyafetle kendinize güveninizin tam olduğunu belli edecek bir davranış içinde olursanız, farkedilirsiniz. Kendinizi göstermeye çalışırken, dış görünüşünüzün fazla abartılı olmamasına dikkat edin.
Konuşmanın yararları Kadınların fazla konuşmalarının doğru olmayacağını iddia edenlere inanmayın. Konuşkan kadınlar her zaman dikkat çeker, ama tabii konuşmadan konuşmaya fark var. İncir çekirdeğini doldurmayan bir konu üzerinde dakikalarca laf üretmek doğru olmaz. Güncel konulara ilişkin düşüncelerinizi mantıklı bir şekilde sıralamanız, çevrenizdekiler üzerinde olumlu bir etki yaratır. Çeşitli konularda fikir üretmeyi başarmalısınız. Geçmişteki deneyimlerinizden söz edebilirsiniz. Kendinizi daha iyi tanıtmak için elinize geçen fırsatları değerlendirmelisiniz.

Abartıdan korkmayın Bildiklerinizden fazlasını biliyormuş gibi davranmanız, çevredekilerin sizinle daha çok ilgilenmelerini sağlayabilir. Ama hiçbir şey bilmeden, kendinizi bir bilgi küpü gibi göstermeniz elbette imkansızdır. Bilginizi artırmanın yollarını aramalısınız. Eğer dikkatli davranırsanız, başkalarından çok şey öğrenebilirsiniz. Öğrendiklerinizi çevrenizdekilere aktarmanızda hiç bir sakınca yok. Bilgili ve kültürlü kadınlar her zaman ilgi odağı olurlar.


Bir stiliniz olsun Giyimin büyük önem taşıdığını unutmayın. Her zaman göz alıcı kıyafetler giyemezsiniz. Sade giyindiğiniz zaman kimsenin sizi farketmediğini düşünmekte haklısınız. Giyim konusunda yapılacak en akıllıca uygulama, belirli bir stile sahip olmaktır.

Fırsatları kollayın Karşınıza çıkan fırsatları iyi değerlendirebilirseniz, istediklerinizi elde etmek yolunda bir adım daha atmış olursunuz. Her zaman fırsat arayışı içinde olun ve karşınıza bir fırsat çıktığı zaman bunu mutlaka değerlendirmeye bakın.


Eğitimciler çocuk haklarını bilmiyor

Çocuklar nereye?
Sıcaklar bastırdı, okullar yine haziranın sonlarına sarktı. Eskiden benim bildiğim mayıs sonu veya haziran başı tatile girilirdi... Çocuklar böyle çılgınlaşmaz, anneler babalar bunca bunalmazdı. Yeni çıkmış (turfanda) erik, kiraz ve kayısılarla tatil başlamış olurdu. Şimdi nerdeyse karpuz kabuğu suya düştüğünde (temmuz) tatile girilecek...

Bilirsiniz karpuz kabuğunun suya düştüğü günler, eski bir anlayışa göre yüzmek için en uygun zamandır. Bu Marmara için böyledir. Akdeniz, Ege bu değerlendirmenin dışındadır... Ne var ki işin boş tarafı karpuzlar artık erken geliyor ve insanlar Marmara sahillerinde yahut havuzlarda yüzme mevsimini daha Mayıs ayında başlatmış oluyorlar.

Çocuklardaki aşırı taşkınlığın sebebini öğretmenlere sorduğumuzda “Mevsim icabı...” diyorlar. Doğrusu içleri enerji kaynayan öğrencileri bunca sıkıntıya sokmanın anlamını bulamıyor, bilemiyorum. Sene içi tatillerin çokluğundan eğitimin aksamaması için alınan bir tedbirmiş. Yazın en verimli günlerinde o sınıflar, o komutlar ve buyruklar çekilir mi? Derken çabucak geliveriyor Eylül... Bu defa da pastırma sıcakları başlamıştır. Haydi bakalım, çocuklar sırt çantalarıyla yine okullarına revan olmuşlardır.

Gelin şu sene içi tatillerini daha dengeli bir biçimde uygulayalım da oyuna gezmeye hasret çocukların güzelim mavi yeşil günlerine el koymayalım!

Parkta oynayan çocukları seyrediyorum. Çoğu ekonomik bakımdan “geçimli” ailelerin çocukları... Bisikletleri, direksiyonlu, hareketli mini arabaları, topları, patenleri ile kaygısız dolanıyorlar. Hepsi de mahpusluktan kurtulmuşçasına taşkın, deli. Üstleri başları, tişörtleri, adidasları mükemmel. Çoğu kolej öğrencisi...

Gelgelelim hallerine, konuşmalarına bakıyorum, edep çekinme yanlarından geçmemiş. Kimisi sayın mühendis beyin çocuğu, kimisi sayın müdürün, işadamının... Aman Allahım, ne konuşmaları bir şeye benziyor, ne halleri, davranışları. Enseye oturmalar, herhangi bir sokak çocuğunun ağzından farksız, hatta onu aşmış küfürler, utanmazlıklar...

Eksik olmasın televizyonlarımız, Kemal Sunallar, Levent Kırcalar, Reyting Hamdiler... Her cümlenin arasına küfür katmada, utanılası el kol hareketlerini öğretmede birbirleriyle sanki yarışa çıkmışlar. Hele pekçok çocuk arasında yaygın bir kol hareketi var ki o da Devlet Sanatçısı Levent Kırca’nın Clinton taklidinden çocuklara armağan.

Bunlar varoş çocukları değil, çoğu halli vakitli. Ama tek öğrendikleri şey sınavlardan yüksek not almak; öğretmenlerin de sanırım en büyük beklentileri bu. Bir insanı hayata hazırlayan sadece not ve ders değerlendirmeleri olamaz, olmamalı. Bunu kaç kez yazdım, dile getirdim.

Anneler babalar çocuklara ders çalışmaya yönelik telkinlerin dışında ne veriyorlar, doğrusu merak ediyorum. Evet anne babanın çabası bir noktaya kadar geçerli, ötesi televizyonlardır, sokaklardır, çevre dediğimiz kozmopolit, yedi başlı, seksen ayaklı canavardır...

Gelin de onun kıskaçlarından kurtulun ya da uzak durun bakalım...



Çocuk yetiştirme sanatı



Çocuk; sevgi, dostluk, saflık gibi hatıra gelebilecek en güzel vasıfları haiz... Çünkü Peygamber efendimiz, (Her çocuk İslam fıtratı üzere doğar) buyuruyor. Yani, iyiliklere, güzelliklere haiz olarak doğuyor. Zamanla ana babanın ve çevrenin etkisiyle bozulabiliyor.

Çocuk; hayatımızın nadide çiçekleri, zirvelenen sevgimizin sebebi...

Çocuk; gönlümüzün sevinci, evimizin neş’esi, sevgimizin meyvesi...

Çocuk; başımızın tacı, fakat derdi de acı, sevinci huzur kaynağı...

“Çocuk boş bir küptür. Zamanla, ailesi ve çevresi tarafından verilenlerle dolar” derler.

Küpü doğru doldurmak, zarar vermemek her ailenin temel görevi. İsteği, ayrıca. En değerli varlığımız olan çocuklarımızın yetişmesi, ileride iyi meyveler vermesi gayemizdir elbette.

Hal böyle olunca üstlerine titreriz. Hani yemeyiz yediririz, giymeyiz giydiririz ya onları. Sevgili evladımızın önce kendine, sonra ailesine, çevresine ve çerçeve genişledikçe etrafındakilere karşı sorumlulukları kazanmaları, olması gerektiği gibi olması için, adeta paralarız kendimizi.



İyi kitap seçmeli

Her konuda olduğu gibi işi ehlinden öğrenmek, bilenden sormak, doğrusu... Bu itibarla kitaplar, dergiler alır, arkadaşlara danışır-yardımlarını isteriz kimi zaman. Danışmak her zaman doğruya, iyi çözüme yaklaştırıcı unsur.

Önemli olan, çocuk eğitiminden anlayan kimselerden almak tavsiyeyi. Bazen bir kâbus gibi üzerimize çöken evladı yetiştirme, anlama çabası böyle yollarla doğru cevaba ulaşır.

Kitap, şüphesiz en iyi dost... Hepimizin, özellikle yetişme çağındaki çocuklarımızın. Çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırmanın yanında, onları, değerlere uygun donatacak kitap ve çeşitli yayınlarla tanıştırmak da çok önemli.

Burada hepimizin yoluna gizlenmiş çıkmazlar yaşamak sözkonusu.

Bir arkadaşım araştırmadan, çocuk kitabı almış. Çocuğuna okutmayı düşündüğü kitabı, tahlili için önce kendi okumuş. Netice umduğu gibi olmamış. Verdiği para ve yırtıp çöpe attığı kitapla kalmış.

İşi ehline sormak ve tahlili daha sonra yapmak muhakkak zaman ve hız kazandıracaktır. Bu konuda çok sıkıntı çekmiş biri olarak diyebilirim ki; danışma neticesi evime soktuğum Türkiye Çocuk Dergisi standartların çok üzerinde. 18 yıldır çıkarılan ve işinin ehli insanların elinden geçerek okuyucularına ulaşan bu dergide çocuklarım için aradıklarımdan çok fazlasını buldum.



Herkes ektiğini biçer

Toprağa ne ekilirse, o biçilir. Arpa eken buğday biçemez.

Onun için yetişme çağındaki çocukların ve gençlerin “ideal insan” olmaları için azami gayret göstermek şarttır.

Kimileri, “Bizim çocuğun tabiatı kötü. Nasihat kâr etmiyor” diyor.

Nasihatten nasihate, söylemekten söylemeye fark vardır.

Çocuk yetiştirmek elbette bir sanattır. Her san’atın da bir erbabı vardır.

Tek başına bir çocuğu yetiştirmek de mümkün değildir. İyi bir çevreye gitmeli, iyi insanlarla komşuluk etmelidir. Türkiye Gazetesi yayınları, Türkiye Çocuk gibi faydalı eserler okumalı ve okutmalıdır.

Her şeyi, zıttı kırar. Kötü huyları, iyi huylar yok eder. Bu bakımdan kendini zorla da olsa iyi işler yapmaya alıştırmalı, onları adet haline getirmelidir. Çocuk, işleri ve ahlâkı iyi olan insanlarla arkadaşlık ettirilirse, güzel huylar kendiliğinden onun tabiatı olur. Bu esaslar dahilinde çocuklar yetiştirilirse dünya ve ahıret saadeti elde edilir. Kıyamet günü, ana baba, çocuğuna öğretmesi gereken ilimlerden mesul olacak, vazifesini yapmamış ise, yahut kusur etmiş ise cezaya çaptırılacaktır. Çocuklarını İslâm terbiyesi üzerine yetiştirmiyenler, dünya ve ahiret felaketine maruz kalacaklardır. Ne mutlu çocuğunu İslâm ahlâkı ile yetiştirenlere...




















































...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails