24 Kasım 2010 Çarşamba
16 Kasım 2010 Salı
10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI - 2
Özgürlüktü.
Son düşüncem :
Ya özgürlük ya ölüm.
Böylece halkımla birlikte olup yürüdüm.
…
Umut dolu,
Aydınlık sahalara…
Sonra dadaşlar arasında Erzurum’da,
Seğmenlerle Sivas!ta.
Erkek : 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi toplandı. Burada Erzurum Kongresinde alınan kararlar aynen benimsendi, kurulan, hakları koruma dernekleri bir isim altında birleştirildi. Bir de temsil heyeti seçildi. Mustafa Kemal temsil heyetinin başkanlığına getirildi. Sivas’tan Ankara’ya geçildi.
II. SUNUCU :
Mustafa Kemla varmıştı Ankara’ya,
İnsan, insan,
Burç, burç,
Ankara büyümüştü.
Kız : 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa Ankaralılara şöyle seslendi :
“Merhaba Ankara hemşehrileri!.. Yanınıza geldik, yanınızdan gitmeyeceğiz. Hep birlikte Milli Kurtuluş Cephesini güçlendireceğiz. Yeni Türk devletini burada kuracağız, her işimizi Anadolu’ya göre düzenleyeceğiz.”
Erkek : 12 Ocak 1920’de Milli Ant bütün dünyaya duyurulur :
“Mondros Ateşkes Antlaşması sınırında kalan Türk yurdu bölünemez bir bütündür. Tam bağımsızlık için kapitülasyonlar kalkmalıdır. Komşularımızda bulunan Türk azınlığa verilen haklar kadar ülkemizdeki azınlıklara hak verilecektir.”
Kız : 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edildi. Mebuslar Meclisi dağıtıldı. Böylece Osmanlı Devleti fiili olarak ortadan kalkmış oluyordu.
I. SUNUCU :
Ağır gelir, gayrı ağır gelir,
Düşmanlar heybetime.
Sultanıma hükmeder,
Vatanımdan fazla.
Utanırım of,
Utanırım ama
Yetmez.
Düşman gücünden değil, hâşâ çöküşümüz,
700 yılın doruğunda of,
Kıydılar devletime.
Erkek : Yıl 1920. Nisanın yirmi üçü… İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplandı. Egemenlik kayıtsız, koşulsuz milletindir.Milli Meclis, ülkenin ülkenin işlerine el koyarak hedefini çizdi.
Kız – Erkek : YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!..
Kız : 9-10Ocak 1920, Birinci İnönü, 1 Nisan 1920, İkinci İnönü Savaşları kazanıldı.
Erkek : 5 Ağustos 1921. Mustafa Kemal Paşa’ya Başkomutanlık görevi verildi.
Kız : 22 Ağustos – 13 Eylül 1921’de Sakarya Savaşı kazanıldı. Bu savaş sırasında :
Erkek : 19 Eylül 1921’de Mareşal rütbesi ve Gazi unvanı verildi.
Kız : 26 Ağustos 1922. Gazi Mustafa Kemal Büyük Taarruzu yönetti.
Erkek : 30 Ağustos 1922. Gazi Mustafa Kemal, Başkomutanlık Meydan Savaşını kazandı.
II. SUNUCU : …
Genç, ihtiyar,
Atlı, yaya,
Koşuverdik cephede savaşmaya.
Keskin nişancıları,
Pötürge’nin, Yozgat’ın,
Bir kalp gibi çarptılar Ege’de efelerle.
Sürdük, çıkardık düşmanı yurttan,
Döktük denize.
Kız : 10 Eylül 1922. Gazi Mustafa Kemal İzmir’e girdi.
Erkek : 11 Ekim 1922. Mudanya Silah Anlaşması imzalandı.
I. SUNUCU :
Asıl zorlu savaş
Şimdi bekliyordu bizi.
Gerçekten, temelden ,kökten kurtuluş için.
Düşüncelerimizde, duygularımızda, alışkanlıklarımızda,
Kendi kendimizle, kendi karanlığımızla kıyasıya savaşmalıydık.
Uzun geceler bitmeliydi,
Silkinip atılmalıydı, sabaha ulaşmalıydık.
Kim uyutmuştu,
Kim efsunlamıştı koca ulusu?
Silkinip atılmalıydı, yüzyılların paslı uykusu…
II. SUNUCU :
Toprak kabardı,
Bayrak dalgalandı,
Yeni seslerin adımlarıyla doldu yer.
İlk adam,
Mavi gözlerle baktı toprağa,
Toprağın haritasını çizdi bayrağa.
Ve sildi parça parça güneş dilimleriyle,
Sarayla sultan adını.
Kız : 1 Kasım 1922. Saltanat kaldırıldı.
Erkek : 24 Temmuz 1923. Lozan Barış Anlaşması imzalandı.
Kız : 13 Ekim 1923. Ankara başkent oldu.
Erkek : Yıl 1923. Ekimin yirmi dokuzu…
I. SUNUCU :
İlk adam,
Mavi gözlerle baktı toprağa.
Toprağın haritasını çizdi bayrağa.
O yazdı alın yazımızı,
Ve bağırdık bütün gücümüzle,
Gök gibi açınca ağzımızı :
Cumhuriyet!...
SUNUCULAR – KIZ – ERKEK : CUMHURİYET!.. CUMHURİYET!..
II. SUNUCU : Çünkü : Cumhuriyet; özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu…
I. SUNUCU : Cumhuriyet yönetimi, ulusumuzun rahat ve daha iyi yaşaması, çağdaş olması için pek çok önemli yenlikler getirdi :
Yorgunluk, yoksulluk, esaret, zillet,
Kalktı yavaş yavaş, her türlü illet.
Fikirde, sanatta uyandı millet,
Kafa yenilendi, kol yenilendi.
Kız : Cumhuriyetin ilanından sonra cumhuriyete gölge düşürecek, ilerlemeye engel olacak, bizleri utandıracak olan her türlü engel ortadan kaldırıldı.
Erkek : 3 Mart 1924’te halifelik kaldırıldı, medreseler kapatıldı, öğretim birleştirildi. 24 Ağustos 1924’te tekkeler ve türbeler kapatıldı, böylece inanç ve bilim özgürlüğüne giden yol açılmış oldu. Artık çağdaş düşünceler yok edilemeyecek, vicdanlar baskıdan kurtulacak, toplum özgür olacaktır.
Kız : Ben Hukuk İnkılabıyım. Benimle 8 Nisan 1924’te Şeriye Mahkemeleri kalktı. 5 Kasım 1925’te Ankara Hukuk Fakültesi açıldı. 17 Şubat 1926’da Medeni Kanun benimsendi. 1 Mart 1926’da Ceza Yasası, 28 Haziran 1926’da Ticaret Yasası kabul olundu.
Hukuk İnkılabı sizlere akılcı, özgür düşünceye bağlı kurallar getirdim, bunun yolunu açtım. Yabancıların iç işimize karışmasını önledim. Uygarlığın ve gelişmenin yolundaki engelleri temizledim.
II. SUNUCU :
Değiştik her yönde bütün biz Türkler,
Atıldı başlardan külahlar, börkler.
Soyuldu sırtlardan abalar, kürkler,
Şapka yenilendi, şal yenilendi.
Erkek : 24 Ağustos 1925. Benimsenen yasa ile Türk milletine, özgürlüğe, bilime açık ve çağdaş bir görünüm kazandırıldı.
I. SUNUCU :
Kasabada, köyde okullar kurduk,
Yediden yetmişe tahsile girdik,
Hurafeye çoktan nihayet verdik,
Elif yenilendi, dal yenilendi.
Kız : Ben Yazı İnkılabıyım. Yüzyıllarca Arap yazısını kullandınız. Herkesi okur- yazar yapamadınız. Herkes okur-yazar olamadıkça çağdaş uygarlığa erişilemezdi. Bu nedenle 3 Kasım 1928’de Türkçe’ye uygun bir alfabe hazırlandı ve benimsendi. Böylece herkesin okuyup yazması kolaylaştırıldı. Yazı İnkılabı sayesinde Türk milleti uyandırıldı. Bu inkılap gerçekleri görmeyi sağladı. Demokrasiyi uygulamak ve iyice yerleştirmek için Yazı İnkılabı zorunluydu.
Erkek : Atatürk’e 24 Kasım 1928’de Başöğretmen unvanı verildi.
II. SUNUCU :
Medeniyet, köşe köşe uzandı,
Güzel eserlerle her yer bezendi.
Türklük benliğini tekrar kazandı,
Takvim yenilendi, dil yenilendi.
Kız : Ben Yazı İnkılabının kardeşi, Dil İnkılabıyım. Türkçe yabancı sözcükler arasında boğulmak üzereydi. Oysa bir toplumun birliği, bütünlüğü ve sonsuza kadar yaşaması için kendi dilini koruması, onu güzelleştirmesi zorunludur. Dilini koruyup ilerletemeyen milletlerin kültürleri , geçmişleri ve yaptıkları unutulur gider. Zamanla kendileri de eriyip yok olurlar. Kısaca dil bir milletin kimlik kartıdır. Onun için Atatürk, 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumunu kurdu. Dil Kurumu çeşitli araştırmalar ve çalışmalar yaptı. Türkçe’nin kurallarını belirledi, dilin içindeki yabancı sözcükleri temizledi, dilimizi zenginleştirdi, bilim ve sanat dili durumuna yükseltti.
Dil İnkılabı sayesinde özgür düşünce ortamı hazırlandı. Milli güven ve kimlik güçlendi.
I. SUNUCU :
Ulu,
Kökten bir çınarım.
Kaybolmuş benliğimden dönmüşüm,
Kendi kendime.
Yönelmişim çağdaş uygarlığa, dolu dizgin,
İnsancıl gücümle.
Erkek : 15 Nisan 1931. Türk Tarih Kurumu kuruldu. Türklerin geçmişi derinlemesine araştırıldı. Türklerin insanlık tarihiyle eşit bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıkarıldı. Türkler bu süre içinde çok önemli uygarlıklar yaratmışlardı. Hep bağımsız devletler kurmuşlar, özgür yaşamışlardı.
Tarih İnkılabı, Türk milletine milli kimlik bilinci verdi. Kendine güvenme ve övünme kaynağı oluşturdu, bağımsızlık tutkusu aşıladı.
Kız : Atatürk, 29 Ekim 1933’te Onuncu Yıl Nutku’nu okudu.
II. SUNUCU : Bildik ki her gönül hürriyet özler,
Kaldırdık peçeyi, açıldı yüzler,
Erdi sosyal hakka kadılar, kızlar,
Miras yenilendi, mal yenilendi.
Erkek : 9 Aralık 1934’te benimsenen yasa ile Türk kadını erkeğinin yanında ve toplum içinde gerçek yerini aldı. Kadınlar, her meslek ve iş kolunda milletin kalkınmasına katılma olanağı buldu. Bundan sonra yeteneğini, başarısını gösterdi. Türk kadınları en iyi koşullarda yetişerek bilgili, kültürlü analar konumuna yükseldiler.
I. SUNUCU :
Cumhuriyet ulusta
Güvenliğin başıdır.
Yücelmeye yardımcı,
Geriliğe karşıdır.
Kız : Ben Atatürk İnkılaplarının özü, temeli ve kaynağı olan laikliğim. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı tutulması, Allah ile kul arasına başka bir gücün girmemesidir. Türkiye Cumhuriyeti niçin laikliği seçmiştir? Çünkü laik olmayan bir toplum cumhuriyetle yönetilemez. Laik olmayan devlet demokratik olamaz.
Laiklik, düşünce yaşantımızda akıl ve bilimi egemen kılmak için konmuştur. İlerlemenin, çağdaş olmanın, bilim ve teknikte gelişmenin yolu, özgür düşünmekten ve akıldan geçer.
Erkek : Bağımsız yaşamak istiyorsak, demokrasi ve cumhuriyetimizi korumak istiyorsak, bilim ve teknikte gelişecek isek, özgür kalmak istiyorsak laiklikten ayrılamayız.
Kız : 24 Kasım 1934. Gazi Mustafa Kemal’e Atatürk soyadı verilir. Soyadı kanunu benimsenir.
Erkek : 31 Mart 1938. Atatürk’ün hastalığı ile ilgili ilk resmi duyuru yapılır.
Kız : 15 Eylül 1938. Atatürk vasiyetnamesini hazırlatır.
Erkek : 10 Kasım 1938…
ŞİİR : ATATÜRK ARAMIZDAN AYRILIYOR
10 Kasım 1938
O sabah
Gök karardı birdenbire
Kuşlar kanat çırptı.
Yaprakları döküldü ağaçların.
O sabah
En acı ağıtını okudu felek.
Bir acı ağıt ki,
Dolaştı yeryüzünü
Doğudan batıya
Kuzeyden güneye dek.
Bir acı ağıt ki,
Toprak kulak verdi,
Sular ürperdi,
İç geçirerek.
O ölmez olandı,
Mustafa Kemal’di adı.
Son kere çaldı kapısını ölüm,
Başı düştü yastığa
Ve kalkamadı.
Yıl 1938
Kasım on.
Dokuzu beş geçiyor saat.
Ve o, Kocatepe’de
Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi
Rahat
Ve cesur
ÖLDÜ.
II. SUNUCU :
Dört nala uçan
Bir atlı gibi
Son düşüncem :
Ya özgürlük ya ölüm.
Böylece halkımla birlikte olup yürüdüm.
…
Umut dolu,
Aydınlık sahalara…
Sonra dadaşlar arasında Erzurum’da,
Seğmenlerle Sivas!ta.
Erkek : 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi toplandı. Burada Erzurum Kongresinde alınan kararlar aynen benimsendi, kurulan, hakları koruma dernekleri bir isim altında birleştirildi. Bir de temsil heyeti seçildi. Mustafa Kemal temsil heyetinin başkanlığına getirildi. Sivas’tan Ankara’ya geçildi.
II. SUNUCU :
Mustafa Kemla varmıştı Ankara’ya,
İnsan, insan,
Burç, burç,
Ankara büyümüştü.
Kız : 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa Ankaralılara şöyle seslendi :
“Merhaba Ankara hemşehrileri!.. Yanınıza geldik, yanınızdan gitmeyeceğiz. Hep birlikte Milli Kurtuluş Cephesini güçlendireceğiz. Yeni Türk devletini burada kuracağız, her işimizi Anadolu’ya göre düzenleyeceğiz.”
Erkek : 12 Ocak 1920’de Milli Ant bütün dünyaya duyurulur :
“Mondros Ateşkes Antlaşması sınırında kalan Türk yurdu bölünemez bir bütündür. Tam bağımsızlık için kapitülasyonlar kalkmalıdır. Komşularımızda bulunan Türk azınlığa verilen haklar kadar ülkemizdeki azınlıklara hak verilecektir.”
Kız : 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edildi. Mebuslar Meclisi dağıtıldı. Böylece Osmanlı Devleti fiili olarak ortadan kalkmış oluyordu.
I. SUNUCU :
Ağır gelir, gayrı ağır gelir,
Düşmanlar heybetime.
Sultanıma hükmeder,
Vatanımdan fazla.
Utanırım of,
Utanırım ama
Yetmez.
Düşman gücünden değil, hâşâ çöküşümüz,
700 yılın doruğunda of,
Kıydılar devletime.
Erkek : Yıl 1920. Nisanın yirmi üçü… İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplandı. Egemenlik kayıtsız, koşulsuz milletindir.Milli Meclis, ülkenin ülkenin işlerine el koyarak hedefini çizdi.
Kız – Erkek : YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!..
Kız : 9-10Ocak 1920, Birinci İnönü, 1 Nisan 1920, İkinci İnönü Savaşları kazanıldı.
Erkek : 5 Ağustos 1921. Mustafa Kemal Paşa’ya Başkomutanlık görevi verildi.
Kız : 22 Ağustos – 13 Eylül 1921’de Sakarya Savaşı kazanıldı. Bu savaş sırasında :
Erkek : 19 Eylül 1921’de Mareşal rütbesi ve Gazi unvanı verildi.
Kız : 26 Ağustos 1922. Gazi Mustafa Kemal Büyük Taarruzu yönetti.
Erkek : 30 Ağustos 1922. Gazi Mustafa Kemal, Başkomutanlık Meydan Savaşını kazandı.
II. SUNUCU : …
Genç, ihtiyar,
Atlı, yaya,
Koşuverdik cephede savaşmaya.
Keskin nişancıları,
Pötürge’nin, Yozgat’ın,
Bir kalp gibi çarptılar Ege’de efelerle.
Sürdük, çıkardık düşmanı yurttan,
Döktük denize.
Kız : 10 Eylül 1922. Gazi Mustafa Kemal İzmir’e girdi.
Erkek : 11 Ekim 1922. Mudanya Silah Anlaşması imzalandı.
I. SUNUCU :
Asıl zorlu savaş
Şimdi bekliyordu bizi.
Gerçekten, temelden ,kökten kurtuluş için.
Düşüncelerimizde, duygularımızda, alışkanlıklarımızda,
Kendi kendimizle, kendi karanlığımızla kıyasıya savaşmalıydık.
Uzun geceler bitmeliydi,
Silkinip atılmalıydı, sabaha ulaşmalıydık.
Kim uyutmuştu,
Kim efsunlamıştı koca ulusu?
Silkinip atılmalıydı, yüzyılların paslı uykusu…
II. SUNUCU :
Toprak kabardı,
Bayrak dalgalandı,
Yeni seslerin adımlarıyla doldu yer.
İlk adam,
Mavi gözlerle baktı toprağa,
Toprağın haritasını çizdi bayrağa.
Ve sildi parça parça güneş dilimleriyle,
Sarayla sultan adını.
Kız : 1 Kasım 1922. Saltanat kaldırıldı.
Erkek : 24 Temmuz 1923. Lozan Barış Anlaşması imzalandı.
Kız : 13 Ekim 1923. Ankara başkent oldu.
Erkek : Yıl 1923. Ekimin yirmi dokuzu…
I. SUNUCU :
İlk adam,
Mavi gözlerle baktı toprağa.
Toprağın haritasını çizdi bayrağa.
O yazdı alın yazımızı,
Ve bağırdık bütün gücümüzle,
Gök gibi açınca ağzımızı :
Cumhuriyet!...
SUNUCULAR – KIZ – ERKEK : CUMHURİYET!.. CUMHURİYET!..
II. SUNUCU : Çünkü : Cumhuriyet; özgürlük, insanca varlık yolu,
Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu…
I. SUNUCU : Cumhuriyet yönetimi, ulusumuzun rahat ve daha iyi yaşaması, çağdaş olması için pek çok önemli yenlikler getirdi :
Yorgunluk, yoksulluk, esaret, zillet,
Kalktı yavaş yavaş, her türlü illet.
Fikirde, sanatta uyandı millet,
Kafa yenilendi, kol yenilendi.
Kız : Cumhuriyetin ilanından sonra cumhuriyete gölge düşürecek, ilerlemeye engel olacak, bizleri utandıracak olan her türlü engel ortadan kaldırıldı.
Erkek : 3 Mart 1924’te halifelik kaldırıldı, medreseler kapatıldı, öğretim birleştirildi. 24 Ağustos 1924’te tekkeler ve türbeler kapatıldı, böylece inanç ve bilim özgürlüğüne giden yol açılmış oldu. Artık çağdaş düşünceler yok edilemeyecek, vicdanlar baskıdan kurtulacak, toplum özgür olacaktır.
Kız : Ben Hukuk İnkılabıyım. Benimle 8 Nisan 1924’te Şeriye Mahkemeleri kalktı. 5 Kasım 1925’te Ankara Hukuk Fakültesi açıldı. 17 Şubat 1926’da Medeni Kanun benimsendi. 1 Mart 1926’da Ceza Yasası, 28 Haziran 1926’da Ticaret Yasası kabul olundu.
Hukuk İnkılabı sizlere akılcı, özgür düşünceye bağlı kurallar getirdim, bunun yolunu açtım. Yabancıların iç işimize karışmasını önledim. Uygarlığın ve gelişmenin yolundaki engelleri temizledim.
II. SUNUCU :
Değiştik her yönde bütün biz Türkler,
Atıldı başlardan külahlar, börkler.
Soyuldu sırtlardan abalar, kürkler,
Şapka yenilendi, şal yenilendi.
Erkek : 24 Ağustos 1925. Benimsenen yasa ile Türk milletine, özgürlüğe, bilime açık ve çağdaş bir görünüm kazandırıldı.
I. SUNUCU :
Kasabada, köyde okullar kurduk,
Yediden yetmişe tahsile girdik,
Hurafeye çoktan nihayet verdik,
Elif yenilendi, dal yenilendi.
Kız : Ben Yazı İnkılabıyım. Yüzyıllarca Arap yazısını kullandınız. Herkesi okur- yazar yapamadınız. Herkes okur-yazar olamadıkça çağdaş uygarlığa erişilemezdi. Bu nedenle 3 Kasım 1928’de Türkçe’ye uygun bir alfabe hazırlandı ve benimsendi. Böylece herkesin okuyup yazması kolaylaştırıldı. Yazı İnkılabı sayesinde Türk milleti uyandırıldı. Bu inkılap gerçekleri görmeyi sağladı. Demokrasiyi uygulamak ve iyice yerleştirmek için Yazı İnkılabı zorunluydu.
Erkek : Atatürk’e 24 Kasım 1928’de Başöğretmen unvanı verildi.
II. SUNUCU :
Medeniyet, köşe köşe uzandı,
Güzel eserlerle her yer bezendi.
Türklük benliğini tekrar kazandı,
Takvim yenilendi, dil yenilendi.
Kız : Ben Yazı İnkılabının kardeşi, Dil İnkılabıyım. Türkçe yabancı sözcükler arasında boğulmak üzereydi. Oysa bir toplumun birliği, bütünlüğü ve sonsuza kadar yaşaması için kendi dilini koruması, onu güzelleştirmesi zorunludur. Dilini koruyup ilerletemeyen milletlerin kültürleri , geçmişleri ve yaptıkları unutulur gider. Zamanla kendileri de eriyip yok olurlar. Kısaca dil bir milletin kimlik kartıdır. Onun için Atatürk, 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumunu kurdu. Dil Kurumu çeşitli araştırmalar ve çalışmalar yaptı. Türkçe’nin kurallarını belirledi, dilin içindeki yabancı sözcükleri temizledi, dilimizi zenginleştirdi, bilim ve sanat dili durumuna yükseltti.
Dil İnkılabı sayesinde özgür düşünce ortamı hazırlandı. Milli güven ve kimlik güçlendi.
I. SUNUCU :
Ulu,
Kökten bir çınarım.
Kaybolmuş benliğimden dönmüşüm,
Kendi kendime.
Yönelmişim çağdaş uygarlığa, dolu dizgin,
İnsancıl gücümle.
Erkek : 15 Nisan 1931. Türk Tarih Kurumu kuruldu. Türklerin geçmişi derinlemesine araştırıldı. Türklerin insanlık tarihiyle eşit bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıkarıldı. Türkler bu süre içinde çok önemli uygarlıklar yaratmışlardı. Hep bağımsız devletler kurmuşlar, özgür yaşamışlardı.
Tarih İnkılabı, Türk milletine milli kimlik bilinci verdi. Kendine güvenme ve övünme kaynağı oluşturdu, bağımsızlık tutkusu aşıladı.
Kız : Atatürk, 29 Ekim 1933’te Onuncu Yıl Nutku’nu okudu.
II. SUNUCU : Bildik ki her gönül hürriyet özler,
Kaldırdık peçeyi, açıldı yüzler,
Erdi sosyal hakka kadılar, kızlar,
Miras yenilendi, mal yenilendi.
Erkek : 9 Aralık 1934’te benimsenen yasa ile Türk kadını erkeğinin yanında ve toplum içinde gerçek yerini aldı. Kadınlar, her meslek ve iş kolunda milletin kalkınmasına katılma olanağı buldu. Bundan sonra yeteneğini, başarısını gösterdi. Türk kadınları en iyi koşullarda yetişerek bilgili, kültürlü analar konumuna yükseldiler.
I. SUNUCU :
Cumhuriyet ulusta
Güvenliğin başıdır.
Yücelmeye yardımcı,
Geriliğe karşıdır.
Kız : Ben Atatürk İnkılaplarının özü, temeli ve kaynağı olan laikliğim. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı tutulması, Allah ile kul arasına başka bir gücün girmemesidir. Türkiye Cumhuriyeti niçin laikliği seçmiştir? Çünkü laik olmayan bir toplum cumhuriyetle yönetilemez. Laik olmayan devlet demokratik olamaz.
Laiklik, düşünce yaşantımızda akıl ve bilimi egemen kılmak için konmuştur. İlerlemenin, çağdaş olmanın, bilim ve teknikte gelişmenin yolu, özgür düşünmekten ve akıldan geçer.
Erkek : Bağımsız yaşamak istiyorsak, demokrasi ve cumhuriyetimizi korumak istiyorsak, bilim ve teknikte gelişecek isek, özgür kalmak istiyorsak laiklikten ayrılamayız.
Kız : 24 Kasım 1934. Gazi Mustafa Kemal’e Atatürk soyadı verilir. Soyadı kanunu benimsenir.
Erkek : 31 Mart 1938. Atatürk’ün hastalığı ile ilgili ilk resmi duyuru yapılır.
Kız : 15 Eylül 1938. Atatürk vasiyetnamesini hazırlatır.
Erkek : 10 Kasım 1938…
ŞİİR : ATATÜRK ARAMIZDAN AYRILIYOR
10 Kasım 1938
O sabah
Gök karardı birdenbire
Kuşlar kanat çırptı.
Yaprakları döküldü ağaçların.
O sabah
En acı ağıtını okudu felek.
Bir acı ağıt ki,
Dolaştı yeryüzünü
Doğudan batıya
Kuzeyden güneye dek.
Bir acı ağıt ki,
Toprak kulak verdi,
Sular ürperdi,
İç geçirerek.
O ölmez olandı,
Mustafa Kemal’di adı.
Son kere çaldı kapısını ölüm,
Başı düştü yastığa
Ve kalkamadı.
Yıl 1938
Kasım on.
Dokuzu beş geçiyor saat.
Ve o, Kocatepe’de
Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi
Rahat
Ve cesur
ÖLDÜ.
II. SUNUCU :
Dört nala uçan
Bir atlı gibi
Etiketler:
ATATÜRK ORATORYOSU
15 Kasım 2010 Pazartesi
Atatürk Oratoryosu_1
KORO : ATA’M ÖLMEDİ
Kişiler:
Türkler Korosu
Tek
Oğuz Kağan
Bilge Kağan
Alpaslan
Osman Gazi
Fatih
Yavuz
Kanuni
Atatürk
Eski önderler
TÜRKLER KOROSU
Zaman derinliklerinden kopup gelenleriz biz, Türkleriz biz!
Dünya karanlığına şafak şafak gülenleriz biz, Türkleriz biz!
Büyük amaç uğruna göz kırpmadan ölenleriz biz, Türkleriz biz!
Hayatı acısıyla tatlısıyla bilenleriz biz, Türkleriz biz!
Asya'nın bağrından dört bucağa yayılanlarız biz! Kurak toprakları yeşertmek için alanlarız biz!
Girdiğimiz her yere derin kökler salanlarız biz!
Kurduğumuz ülkede çağlar boyu kalanlarız biz!
TEK-Hatırla!
KORO - Hunlar olarak
Eğittiğimiz atlarla bizdik
Bozkırın uzaklıklarını kısaltan.
TEK-Hatırla!
KORO - Göktürkler olarak
Bizim türkümüzdü Asya'nın
Uçsuz bucaksızlığında yankılanan.
TEK- Hatırla!
KORO - Uygurlar olarak
Aklın buyruğuna alıp doğayı
Bizdik yöremizi aydınlatan.
TEK-Hatırla!
KORO - Duyulur hayatı
Attila'nın Avrupa'da estirdiği kasırga.
TEK-Hatırla!
KORO - Hazarları.
TEK-Hatırla!
KORO-Selçukluları.
TEK-Hatırla
KORO - Timur'un ordularını.
TEK-Hatırla!
KORO-Osmanlıları.
TEK-Hatırla! Hatırla!
KORO - Saymakla bitmez ki, Türkleriz biz.
Yeryüzüne düzen getirenleriz biz.
önderlerimize alabildiğine bağlı.
önderlerimizle alabildiğine bağımsız
İnsanca yaşamak isteriz biz,
Türkleriz biz!
OĞUZ KAĞAN - Ben Tanrıkut Mete,
Doğuda Büyük Okyanus'tan
Batıda Avrupa'nın kapılarına dek,
Kuzeyin buzlar ülkesinden
Güneyde Hindistan'ı koruyan yüce dağlara dek
Benim kurduğum düzenden nasiplenir insanlar.
Türklerimin dilinde bir altın destanım var,
Orada Oğuz Kağan der bana Türklerim;
Güneşten bayrağımın altında Türklerim için
Nöbetteyim!
KORO - Bize baş olanların yetersizliği
Güç sağladı bizim düşmanlarımıza,
Bizim olan her şey onların oldu.
Bittik mi tükendik mi biz?
Nerde bu gövdeye uygun baş?
BİLGE KAĞAN - Türklerim, işitin!
Üstten gök çökmedikçe
Alttan yer delinmedikçe
Ülkenizi törenizi kim bozabilir sizin?
KORO - Göğe erer başımız
Başınla senin!
BİLGE KAĞAN - Ulusum birleşip yücelsin diye Gece uyumadım, gündüz oturmadım. Türklerim Bilge Kağan der bana. Ben her şeyi onlar için bildim. Nöbetteyim!
ALPASLAN -Yiğitlerim! Düşman sayıca üstün bizden, Bire üç, bire dört, belki daha çok. Ama biz öyle bir güçlenip büyüyeceğiz öyle bir büyüyüp güçleneceğiz ki çarpışırken Belki on, belki yüz, belki bin, Belki yüz bin Türk uyanacak Her birimizin içinden!
KORO - Seninle atladık Yeni yurdun eşiğinden.
ALPASLAN - Türklerim Alpaslan der bana. Onlara ben açtım Anadolu'yu. Ben bu topraklara güvenlik getirdim. Nöbetteyim!
KORO - İşte yine başsız yine darmadağın, işte yine her birimiz bir yerdeyiz. Nerde bu gövdeye uygun baş? Bittik mi tükendik mi biz?
OSMAN GAZİ - Düşümde bağrımdan biten bir ağaç
Hızla yükseliyordu gökyüzüne dal dal.
Dirlik düzenliğe susamış uluslar
Sığınıp bu ulu ağacın altına
Dindiriyorlardı susuzluklarını,
Türklerim Osman Gazi der bana.
O ağacı ben yeşerttim. Nöbetteyim!
FATİH - Ülkemin yarısı Asya'da yarısı Avrupa'da. Hemen gidermeliyim ben ikiye böleni iradem bu şehri saran surları kuşatmış bir kez: Ya ben Bizans'ı alırım ya Bizans beni!
KORO - Biz seninle kök saldık bu topraklara. Unutur muyuz, unutur muyuz seni!
FATİH - Türklerim Fatih der bana. Onlar için açtım kapalı kapıları, Ben onlar için fethettim. Geldiğim yere adalet getirdim ben. Nöbetteyim!
YAVUZ - Benim bu sürekli savaşlarım bütün Sürekli barışa kavuşsun diyedir Birbirini yiyen ulusları yeryüzünün. Türklerim Yavuz der bana. Ben onlar için sert oldum. Onlar için az gülümsedim. Nöbetteyim!
KORO - Doğular bizim, batılar bizim! Kuzeyler bizim, güneyler bizim!
KANUNİ- öyle yıldızlarla donanmış ki saltanat burcum benim,
Bütün dünya bana Muhteşem der; oysa Türklerim
Kanuni der sadece
Hayata uygun yasalar koyduğumdan
Dünya kargaşasını düzene soktuğumdan.
Ben, Sultan Süleyman,
Nöbetteyim, nöbetteyim!
KORO - Doğup yükselmeye başlayan güneş
Bir kez ulaştı mı göğün doruğuna
Bütün yeryüzünü ışığa boğar ya,
Hep orada kalamaz ki...
Hep orada kalamaz ki...
(Tektek)
- Ah bu bozgun, bu bozgun!
-Viyana kapılarından dönüşü ordunun. (Birlikte)
Bozgun! Bozgun, bu bozgun!
(Tek tek}
- Karlofça!
- Pasarofça!
- Kaynarca! (Birlikte)
Budanır dallarım bir bir
Budanır kolum kanadım
Budanır ağır ağır
Budanır...
Budanır...
Bittik mi tükendik mi,
bittik mi, tükendik mi biz?
ATATÜRK- Daha çabuk kaptan! Daha çabuk kaptan!
Daha çabuk, daha çabuk, daha, daha!
19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım.
Osmanlı Devleti Genel Savaş'ta yenilmiş, koşulları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük savaşın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve yoksul bir durumda.
KORO - Bittik mi tükendik mi biz...
ATATÜRK - Ulusu ve yurdu savaşa sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar.
KORO - Nerde yüzyıllardır beklenen?
Nerde bu gövdeye uygun baş?
ATATÜRK- Düşman donanmaları ve askerleri İstanbul'da.
KORO - Yüz karası! Yüz karası!
ATATÜRK- Adana'ya Fransızlar, Urfa, Maraş, Antep'e İngilizler girmişler.
KORO - Bu kaçıncı bıçak gövdeme saplanan!
ATATÜRK - Antalya'yla Konya'da İtalyan birlikleri, Merzifon'la Samsun'da İngiliz askerleri.
KORO-Ah!
ATATÜRK-Yunan ordusu girmiş İzmir'e...
KORO-Yeter!
ATATÜRK-Ve yurdun bağrına doğru İlerlemekte...
KORO - Yeter! Yeter!
ATATÜRK-Türk Ulusu!
Ülkemizin her yanı yıkılsa da,
Baştan başa ateşler içinde kalsa da...
KORO - Bittik mi tükendik mi biz!
Bittik mi tükendik mi biz!
ATATÜRK - En korkunç yıkımla son bulurken ulus yükseliyor içimizin tâ derinliklerinden, ataların, ulu ataların sesi.
ESKİ ÖNDERLER - Yaşamak için savaşmayı göze alanlar.
Ancak onlar yaşamaya hak kazanırlar.
Nöbetteyiz! Nöbetteyiz!
ATATÜRK - Yaşamak, uğraşmak demektir.
Vuruşmak demektir yaşamak!
KORO-(Tek tek)
- Neyle vuruşmak?
- Nasıl?
- Başka devletler korusun bizi.
- Büyük devletler.
ATATÜRK - Ya toptan kurtuluruz
Ya toptan yok oluruz!
KORO - Başaramazsak?
ATATÜRK- Kim olduğunu hatırla.
KORO - Dünyanın en büyük güçleri var karşımızda.
ATATÜRK- Kim olduğunu hatırla.
KORO - Yüzyıllardır beklenen bu mu yoksa?
(Tek tek)
- İçimden uyanan sesleri...
- O büyük sesleri andırıyor sesi.
(Birlikte)
Çanakkale'de dünyanın
En büyük güçlerine karşı duran!
Onurunu kurtaran ulusun
Umutlarını kurtaran!
ATATÜRK - Ya bağımsızlık ya ölüm!
KORO - öz benliğim mi karşımda gördüğüm?
ATATÜRK - Ya bağımsızlık ya ölüm!
KORO - Sensin bizim en İç sesimiz.
Gücün bizim en öz gücümüz;
Düş önümüze, baş ol bize!
Sen ölmeyen yanımızsın bizim.
En gizli canımızsın bizim;
Düş önümüze, baş ol bize!
ATATÜRK-Türk Ulusu, Erzurum'dan sesleniyorum sana! Ulusal sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür, ayrılamaz. Yabancı devletlerin güdümü ve koruyuculuğu kabul olunamaz! :
KORO - Düş önümüze, baş ol bize!
ATATÜRK-Sivas'tan sesleniyorum sana, Türk Ulusu! Topraklarımıza giren yabancılara karşı ulus, birlikte direnecektir!
KORO - Düş önümüze, baş ol bize!
ATATÜRK - Türk Ulusu, Ankara'dan sesleniyorum sana! Bunlar yıkım günleri, eski yapı çöküyor...
KORO - Ta bağrımıza sokuldu düşman,
Daha nereye dek çekileceğiz?
Bittik mi tükendik mi biz?
ATATÜRK - Ulusun güçlerini en derin kaynaklardan uyandırıp
Kendi elimizle yazmalıyız atın yazımızı;
Bizi barındıracak yeni yapıyı
Kendimiz kurmalıyız biz.
KORO - Baş ol bize! Baş ol bize!
ATATÜRK - Egemenlik ulusundur. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bana beslediği İnan ve güvene yaraşır olduğumu az zamanda göstereceğim. Ulusumuzu tutsak etmek isteyenleri mutlaka yeneceğiz. Yüksek kurulunuza bildiririm bu inancımı; bütün ulusa bildiririm, bütün dünyaya bildiririm!
KORO - Ankara'dan duyuluyor top sesleri...
Geliyor düşman! Geliyor düşman!
(Tek tek)
- Yer yer kırılıyor savunma hatlarımız...
-Sol kanadımız çekiliyor...
ATATÜRK - Savunma hattı yoktur: Savunma alanı vardır. O alan bütün yurttur. Yurdun her karış toprağı yurttaş kanıyla ıslanmadıkça, düşmana bırakılamaz!
KORO - Türk'ü barındıran son toprak bu.
ATATÜRK - (Kendi kendine)
Ulusumun son toprağı bu, gerçek.
Başarmam gerek, başarmam gerek!
ESKİ ÖNDERLER - Nöbetteyiz! Nöbetteyiz!
KORO - İşte Sakarya'da son buluyor artık Ta Viyana önünde başlayan bozgun. Kalkıyor üstümüzden koyu karanlık, Güneşi tekrar yükseliyor ulusun! .;:
(Tektek)
- Sakarya Savaşı'nın üzerinden aylar geçti.
- Neden düşmana saldırmıyor ordumuz?
ATATÜRK - Hazırlanıyoruz.
KORO - Hangi uçurumlara sürükleniyor bu ulus? Daha bekleyecek mi saldırmayacak mı ordumuz?
ATATÜRK- Hazırlanıyoruz... Hazırlanıyoruz... Her şey gizli yapılacak; şimdilik Varlığımızı toprak bile duymayacaktır. Ama 26 Ağustos 1922 sabahı Toprağın bütün güçleri bizde toplanacak Ve ordularımız düşman üstüne Kıyametler gibi boşanacaktır!
Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!
KORO - Geride kaldı yıkım günleri. Bu büyük zafer artık Bayram tadı verir her günümüze!
ATATÜRK - Hiçbir zafer amaç değildir. Bundan sonra başlıyor asıl İşimiz!
Bizi barındıracak yeni yapıyı
Artık kurabiliriz.
KORO - Yaşasın Cumhuriyet!
(Tek)
Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı seçimi için yapılan oylamaya yüz elli sekiz kişi katılmış ve Cumhurbaşkanlığıma yüz elli sekiz oyla Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa seçilmiştir.
ATATÜRK - Hayatı yenileyendir yeni insan!
Cumhuriyet Türkiyesi'nde, eski hayat kurallarıyla eski hukuk, yeni hayat kurallarıyla yeni hukuka bırakacaktır yerini...
İkiz varlıklardır kadınla erkek. Biri karanlıkta kaldıkça, öbürü hiçbir zaman tam aydınlanamaz. Türk kadını, Türk erkeğiyle birlikte varacaktır uygarlık ışığına.
Hayatı yenileyendir yeni insan! Biz her şeyimizle yepyeni olacağız. Uygar uluslar topluluğuna uygar davranışlar, Uygar görünüşlerle katılacağız biz.
Ulusal sınırlarımız içinde, kendi gücümüze dayanarak sürdüreceğiz varlığımızı;
Ulusun, ülkenin gerçek mutluluğu ve bayındırlığı için çalışacağız.
Hayatı yenileyendir yeni insan!
Bütün insanlığı mutluluğa erdirmeye çalışmayan uluslar, hiçbir zaman tam mutlu olamazlar. Biz bütün insanlıktan sorumlu tutacağız kendimizi.
Yurtta barış, dünyada barış!
KORO - öylesine Türk oldun ki sen,
Atatürk dedik sana!
ATATÜRK - Türk Ulusu! Az zamanda çok ve büyük İşler yaptık.
Bunların en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük İşler başaracağız!
KORO - Bizim en diri canımızsın sen.
En gür sende yaşarız biz!
Yıkıma baş eğmeyen kanımızsın sen,
Her engeli seninle aşarız biz!
Ülküler yeşerten yanımızsın sen.
Güzelliklere seninle koşarız biz!
ATATÜRK - Ne mutlu Türk'üm diyene!
KORO - Sensin biz yapan bizi.
Sende sevdik kendimizi.
ATATÜRK - Benim bu vücudumu da
Bir gün geri alır toprak.
KORO - Karanlıkta neyleriz
Batarsa güneşimiz?
ATATÜRK - Ama kurduğumuz yapı Sonsuza dek kalacak.
KORO - Gidiyorsun...
ATATÜRK - Ey Türk gençliği! Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza dek savunup koruyacaksın.
KORO - Gidiyorsun, bizi can suyundan ediyorsun.
ATATÜRK- Ey bütün geleceklerin Türk çocuğu!
Sana gereken gücü sen her zaman
Damarlarındaki soylu kanda bulacaksın.
KORO-Sen şafaksın!
Sen bizi kurtardın,
Darda kaldıkça hep kurtaracaksın.
Sen şafaksın!
Kurtuluş arayan bütün uluslara
Işık saldın, ışık salacaksın.
Sen sürekli şafaksın!
ATATÜRK - Türklerim Atatürk der bana.
KORO - öylesine Türk oldun ki sen,
Atatürk dedik sana!
Atatürk deriz sana.
ATATÜRK-Türklerim için nöbetteyim!
ESKİ ÖNDERLER - Nöbetteyiz!
ATATÜRK- Nöbetteyim bütün insanlık için!
ESKİ ÖNDERLER - Nöbetteyiz!
KORO - Nöbetteyiz! Nöbetteyiz!
Kişiler:
Türkler Korosu
Tek
Oğuz Kağan
Bilge Kağan
Alpaslan
Osman Gazi
Fatih
Yavuz
Kanuni
Atatürk
Eski önderler
TÜRKLER KOROSU
Zaman derinliklerinden kopup gelenleriz biz, Türkleriz biz!
Dünya karanlığına şafak şafak gülenleriz biz, Türkleriz biz!
Büyük amaç uğruna göz kırpmadan ölenleriz biz, Türkleriz biz!
Hayatı acısıyla tatlısıyla bilenleriz biz, Türkleriz biz!
Asya'nın bağrından dört bucağa yayılanlarız biz! Kurak toprakları yeşertmek için alanlarız biz!
Girdiğimiz her yere derin kökler salanlarız biz!
Kurduğumuz ülkede çağlar boyu kalanlarız biz!
TEK-Hatırla!
KORO - Hunlar olarak
Eğittiğimiz atlarla bizdik
Bozkırın uzaklıklarını kısaltan.
TEK-Hatırla!
KORO - Göktürkler olarak
Bizim türkümüzdü Asya'nın
Uçsuz bucaksızlığında yankılanan.
TEK- Hatırla!
KORO - Uygurlar olarak
Aklın buyruğuna alıp doğayı
Bizdik yöremizi aydınlatan.
TEK-Hatırla!
KORO - Duyulur hayatı
Attila'nın Avrupa'da estirdiği kasırga.
TEK-Hatırla!
KORO - Hazarları.
TEK-Hatırla!
KORO-Selçukluları.
TEK-Hatırla
KORO - Timur'un ordularını.
TEK-Hatırla!
KORO-Osmanlıları.
TEK-Hatırla! Hatırla!
KORO - Saymakla bitmez ki, Türkleriz biz.
Yeryüzüne düzen getirenleriz biz.
önderlerimize alabildiğine bağlı.
önderlerimizle alabildiğine bağımsız
İnsanca yaşamak isteriz biz,
Türkleriz biz!
OĞUZ KAĞAN - Ben Tanrıkut Mete,
Doğuda Büyük Okyanus'tan
Batıda Avrupa'nın kapılarına dek,
Kuzeyin buzlar ülkesinden
Güneyde Hindistan'ı koruyan yüce dağlara dek
Benim kurduğum düzenden nasiplenir insanlar.
Türklerimin dilinde bir altın destanım var,
Orada Oğuz Kağan der bana Türklerim;
Güneşten bayrağımın altında Türklerim için
Nöbetteyim!
KORO - Bize baş olanların yetersizliği
Güç sağladı bizim düşmanlarımıza,
Bizim olan her şey onların oldu.
Bittik mi tükendik mi biz?
Nerde bu gövdeye uygun baş?
BİLGE KAĞAN - Türklerim, işitin!
Üstten gök çökmedikçe
Alttan yer delinmedikçe
Ülkenizi törenizi kim bozabilir sizin?
KORO - Göğe erer başımız
Başınla senin!
BİLGE KAĞAN - Ulusum birleşip yücelsin diye Gece uyumadım, gündüz oturmadım. Türklerim Bilge Kağan der bana. Ben her şeyi onlar için bildim. Nöbetteyim!
ALPASLAN -Yiğitlerim! Düşman sayıca üstün bizden, Bire üç, bire dört, belki daha çok. Ama biz öyle bir güçlenip büyüyeceğiz öyle bir büyüyüp güçleneceğiz ki çarpışırken Belki on, belki yüz, belki bin, Belki yüz bin Türk uyanacak Her birimizin içinden!
KORO - Seninle atladık Yeni yurdun eşiğinden.
ALPASLAN - Türklerim Alpaslan der bana. Onlara ben açtım Anadolu'yu. Ben bu topraklara güvenlik getirdim. Nöbetteyim!
KORO - İşte yine başsız yine darmadağın, işte yine her birimiz bir yerdeyiz. Nerde bu gövdeye uygun baş? Bittik mi tükendik mi biz?
OSMAN GAZİ - Düşümde bağrımdan biten bir ağaç
Hızla yükseliyordu gökyüzüne dal dal.
Dirlik düzenliğe susamış uluslar
Sığınıp bu ulu ağacın altına
Dindiriyorlardı susuzluklarını,
Türklerim Osman Gazi der bana.
O ağacı ben yeşerttim. Nöbetteyim!
FATİH - Ülkemin yarısı Asya'da yarısı Avrupa'da. Hemen gidermeliyim ben ikiye böleni iradem bu şehri saran surları kuşatmış bir kez: Ya ben Bizans'ı alırım ya Bizans beni!
KORO - Biz seninle kök saldık bu topraklara. Unutur muyuz, unutur muyuz seni!
FATİH - Türklerim Fatih der bana. Onlar için açtım kapalı kapıları, Ben onlar için fethettim. Geldiğim yere adalet getirdim ben. Nöbetteyim!
YAVUZ - Benim bu sürekli savaşlarım bütün Sürekli barışa kavuşsun diyedir Birbirini yiyen ulusları yeryüzünün. Türklerim Yavuz der bana. Ben onlar için sert oldum. Onlar için az gülümsedim. Nöbetteyim!
KORO - Doğular bizim, batılar bizim! Kuzeyler bizim, güneyler bizim!
KANUNİ- öyle yıldızlarla donanmış ki saltanat burcum benim,
Bütün dünya bana Muhteşem der; oysa Türklerim
Kanuni der sadece
Hayata uygun yasalar koyduğumdan
Dünya kargaşasını düzene soktuğumdan.
Ben, Sultan Süleyman,
Nöbetteyim, nöbetteyim!
KORO - Doğup yükselmeye başlayan güneş
Bir kez ulaştı mı göğün doruğuna
Bütün yeryüzünü ışığa boğar ya,
Hep orada kalamaz ki...
Hep orada kalamaz ki...
(Tektek)
- Ah bu bozgun, bu bozgun!
-Viyana kapılarından dönüşü ordunun. (Birlikte)
Bozgun! Bozgun, bu bozgun!
(Tek tek}
- Karlofça!
- Pasarofça!
- Kaynarca! (Birlikte)
Budanır dallarım bir bir
Budanır kolum kanadım
Budanır ağır ağır
Budanır...
Budanır...
Bittik mi tükendik mi,
bittik mi, tükendik mi biz?
ATATÜRK- Daha çabuk kaptan! Daha çabuk kaptan!
Daha çabuk, daha çabuk, daha, daha!
19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım.
Osmanlı Devleti Genel Savaş'ta yenilmiş, koşulları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük savaşın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve yoksul bir durumda.
KORO - Bittik mi tükendik mi biz...
ATATÜRK - Ulusu ve yurdu savaşa sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar.
KORO - Nerde yüzyıllardır beklenen?
Nerde bu gövdeye uygun baş?
ATATÜRK- Düşman donanmaları ve askerleri İstanbul'da.
KORO - Yüz karası! Yüz karası!
ATATÜRK- Adana'ya Fransızlar, Urfa, Maraş, Antep'e İngilizler girmişler.
KORO - Bu kaçıncı bıçak gövdeme saplanan!
ATATÜRK - Antalya'yla Konya'da İtalyan birlikleri, Merzifon'la Samsun'da İngiliz askerleri.
KORO-Ah!
ATATÜRK-Yunan ordusu girmiş İzmir'e...
KORO-Yeter!
ATATÜRK-Ve yurdun bağrına doğru İlerlemekte...
KORO - Yeter! Yeter!
ATATÜRK-Türk Ulusu!
Ülkemizin her yanı yıkılsa da,
Baştan başa ateşler içinde kalsa da...
KORO - Bittik mi tükendik mi biz!
Bittik mi tükendik mi biz!
ATATÜRK - En korkunç yıkımla son bulurken ulus yükseliyor içimizin tâ derinliklerinden, ataların, ulu ataların sesi.
ESKİ ÖNDERLER - Yaşamak için savaşmayı göze alanlar.
Ancak onlar yaşamaya hak kazanırlar.
Nöbetteyiz! Nöbetteyiz!
ATATÜRK - Yaşamak, uğraşmak demektir.
Vuruşmak demektir yaşamak!
KORO-(Tek tek)
- Neyle vuruşmak?
- Nasıl?
- Başka devletler korusun bizi.
- Büyük devletler.
ATATÜRK - Ya toptan kurtuluruz
Ya toptan yok oluruz!
KORO - Başaramazsak?
ATATÜRK- Kim olduğunu hatırla.
KORO - Dünyanın en büyük güçleri var karşımızda.
ATATÜRK- Kim olduğunu hatırla.
KORO - Yüzyıllardır beklenen bu mu yoksa?
(Tek tek)
- İçimden uyanan sesleri...
- O büyük sesleri andırıyor sesi.
(Birlikte)
Çanakkale'de dünyanın
En büyük güçlerine karşı duran!
Onurunu kurtaran ulusun
Umutlarını kurtaran!
ATATÜRK - Ya bağımsızlık ya ölüm!
KORO - öz benliğim mi karşımda gördüğüm?
ATATÜRK - Ya bağımsızlık ya ölüm!
KORO - Sensin bizim en İç sesimiz.
Gücün bizim en öz gücümüz;
Düş önümüze, baş ol bize!
Sen ölmeyen yanımızsın bizim.
En gizli canımızsın bizim;
Düş önümüze, baş ol bize!
ATATÜRK-Türk Ulusu, Erzurum'dan sesleniyorum sana! Ulusal sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür, ayrılamaz. Yabancı devletlerin güdümü ve koruyuculuğu kabul olunamaz! :
KORO - Düş önümüze, baş ol bize!
ATATÜRK-Sivas'tan sesleniyorum sana, Türk Ulusu! Topraklarımıza giren yabancılara karşı ulus, birlikte direnecektir!
KORO - Düş önümüze, baş ol bize!
ATATÜRK - Türk Ulusu, Ankara'dan sesleniyorum sana! Bunlar yıkım günleri, eski yapı çöküyor...
KORO - Ta bağrımıza sokuldu düşman,
Daha nereye dek çekileceğiz?
Bittik mi tükendik mi biz?
ATATÜRK - Ulusun güçlerini en derin kaynaklardan uyandırıp
Kendi elimizle yazmalıyız atın yazımızı;
Bizi barındıracak yeni yapıyı
Kendimiz kurmalıyız biz.
KORO - Baş ol bize! Baş ol bize!
ATATÜRK - Egemenlik ulusundur. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bana beslediği İnan ve güvene yaraşır olduğumu az zamanda göstereceğim. Ulusumuzu tutsak etmek isteyenleri mutlaka yeneceğiz. Yüksek kurulunuza bildiririm bu inancımı; bütün ulusa bildiririm, bütün dünyaya bildiririm!
KORO - Ankara'dan duyuluyor top sesleri...
Geliyor düşman! Geliyor düşman!
(Tek tek)
- Yer yer kırılıyor savunma hatlarımız...
-Sol kanadımız çekiliyor...
ATATÜRK - Savunma hattı yoktur: Savunma alanı vardır. O alan bütün yurttur. Yurdun her karış toprağı yurttaş kanıyla ıslanmadıkça, düşmana bırakılamaz!
KORO - Türk'ü barındıran son toprak bu.
ATATÜRK - (Kendi kendine)
Ulusumun son toprağı bu, gerçek.
Başarmam gerek, başarmam gerek!
ESKİ ÖNDERLER - Nöbetteyiz! Nöbetteyiz!
KORO - İşte Sakarya'da son buluyor artık Ta Viyana önünde başlayan bozgun. Kalkıyor üstümüzden koyu karanlık, Güneşi tekrar yükseliyor ulusun! .;:
(Tektek)
- Sakarya Savaşı'nın üzerinden aylar geçti.
- Neden düşmana saldırmıyor ordumuz?
ATATÜRK - Hazırlanıyoruz.
KORO - Hangi uçurumlara sürükleniyor bu ulus? Daha bekleyecek mi saldırmayacak mı ordumuz?
ATATÜRK- Hazırlanıyoruz... Hazırlanıyoruz... Her şey gizli yapılacak; şimdilik Varlığımızı toprak bile duymayacaktır. Ama 26 Ağustos 1922 sabahı Toprağın bütün güçleri bizde toplanacak Ve ordularımız düşman üstüne Kıyametler gibi boşanacaktır!
Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!
KORO - Geride kaldı yıkım günleri. Bu büyük zafer artık Bayram tadı verir her günümüze!
ATATÜRK - Hiçbir zafer amaç değildir. Bundan sonra başlıyor asıl İşimiz!
Bizi barındıracak yeni yapıyı
Artık kurabiliriz.
KORO - Yaşasın Cumhuriyet!
(Tek)
Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı seçimi için yapılan oylamaya yüz elli sekiz kişi katılmış ve Cumhurbaşkanlığıma yüz elli sekiz oyla Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa seçilmiştir.
ATATÜRK - Hayatı yenileyendir yeni insan!
Cumhuriyet Türkiyesi'nde, eski hayat kurallarıyla eski hukuk, yeni hayat kurallarıyla yeni hukuka bırakacaktır yerini...
İkiz varlıklardır kadınla erkek. Biri karanlıkta kaldıkça, öbürü hiçbir zaman tam aydınlanamaz. Türk kadını, Türk erkeğiyle birlikte varacaktır uygarlık ışığına.
Hayatı yenileyendir yeni insan! Biz her şeyimizle yepyeni olacağız. Uygar uluslar topluluğuna uygar davranışlar, Uygar görünüşlerle katılacağız biz.
Ulusal sınırlarımız içinde, kendi gücümüze dayanarak sürdüreceğiz varlığımızı;
Ulusun, ülkenin gerçek mutluluğu ve bayındırlığı için çalışacağız.
Hayatı yenileyendir yeni insan!
Bütün insanlığı mutluluğa erdirmeye çalışmayan uluslar, hiçbir zaman tam mutlu olamazlar. Biz bütün insanlıktan sorumlu tutacağız kendimizi.
Yurtta barış, dünyada barış!
KORO - öylesine Türk oldun ki sen,
Atatürk dedik sana!
ATATÜRK - Türk Ulusu! Az zamanda çok ve büyük İşler yaptık.
Bunların en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük İşler başaracağız!
KORO - Bizim en diri canımızsın sen.
En gür sende yaşarız biz!
Yıkıma baş eğmeyen kanımızsın sen,
Her engeli seninle aşarız biz!
Ülküler yeşerten yanımızsın sen.
Güzelliklere seninle koşarız biz!
ATATÜRK - Ne mutlu Türk'üm diyene!
KORO - Sensin biz yapan bizi.
Sende sevdik kendimizi.
ATATÜRK - Benim bu vücudumu da
Bir gün geri alır toprak.
KORO - Karanlıkta neyleriz
Batarsa güneşimiz?
ATATÜRK - Ama kurduğumuz yapı Sonsuza dek kalacak.
KORO - Gidiyorsun...
ATATÜRK - Ey Türk gençliği! Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza dek savunup koruyacaksın.
KORO - Gidiyorsun, bizi can suyundan ediyorsun.
ATATÜRK- Ey bütün geleceklerin Türk çocuğu!
Sana gereken gücü sen her zaman
Damarlarındaki soylu kanda bulacaksın.
KORO-Sen şafaksın!
Sen bizi kurtardın,
Darda kaldıkça hep kurtaracaksın.
Sen şafaksın!
Kurtuluş arayan bütün uluslara
Işık saldın, ışık salacaksın.
Sen sürekli şafaksın!
ATATÜRK - Türklerim Atatürk der bana.
KORO - öylesine Türk oldun ki sen,
Atatürk dedik sana!
Atatürk deriz sana.
ATATÜRK-Türklerim için nöbetteyim!
ESKİ ÖNDERLER - Nöbetteyiz!
ATATÜRK- Nöbetteyim bütün insanlık için!
ESKİ ÖNDERLER - Nöbetteyiz!
KORO - Nöbetteyiz! Nöbetteyiz!
Etiketler:
ATATÜRK ORATORYOSU
14 Kasım 2010 Pazar
ATATÜRK ORATORYOSU-2
Atatürk Oratoryosu_2
— Yıl 1881
—Selanik’te Türk milletinin aydınlığı parlak bir güneş doğuyor.
Selanik pırıl pırıl o gece
Gökten iri bir yıldız kaydı
Sabaha karşı yüz yıl önce
Aktı Karadeniz’e doğru
Cihan tarihini süsledi adı
Ey büyük milletim övün ve sevin
Bir benzeri daha yaratılmadı
Dünyada bir tane senin Kemal’in
Işıklıydı yüzü al aydınlıktı
İlkbahar göklerinin pembe bulutları gibi
Maviydi gözleri, mavi
Akdeniz’in suları gibi…
Ak bir yol çizdi uzun uzun
Karanlıklar içinden.
Sildi karayazısını alnımızın
Daha o günden.
— Zaman ve günler geçer, Mustafa adı verilen çocuk serpildikçe serpilir, geliştikçe gelişir. Artık okul çağı gelmiştir.
Yavrum sen de olacaksın bir asker
Evet, asker, çünkü vatan er ister
Bilirsin ki çok sever seni baban
Fakat senden sevimlidir şu vatan.
— Mahalle mektebi
— 1893 Askeri Rüştiye
— 1895 Askeri İdadi
— 1902 Harp Akademisi
— ve 11 OCAK 1905 Mustafa Kemal Kurmay Yüzbaşı
— 1912 Balkan Savaşları
— Galiçya, Trablusgarp, Çanakkale Savaşları. Mustafa Kemal Osmanlı ordusunun en gözde subaylarındandır.
Gece karanlık ve soğuk
Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz
Gökte ay üşür,
Gökte yıldız üşür,
Dışarıda gece üşür,
Mustafa Kemal üşümez,
Düşünür.
— Anadolu, güzel Anadolu. Türk’ün kanla, irfanla yoğurduğu mukaddes Anadolu.
— O bile çok görülmüş Türk’e. Atılmak, koparılmak isteniyor canından.
Et kemikten ayrılır mı?
Göğüsten sökülür mü yürek?
Türk ayrılır mı Anadolu’dan
Onu öldürsek.
Ankara’nın taştır yolu
Her tarafı asker dolu
Yetiş Kemal Paşa kolu
Kan ağlıyor Anadolu
— Bu sese kulak verdi Mustafa Kemal. Milletinin feryadı titredi kulaklarında.
— Yıl 1919, Mayıs’ın 19’u
— Millet suskun, aç, sefil
— Başlar eğik, gözler yaşlı
— İmanından başka milletin her şeyi alınmış.
“Ön düşüncem istiklaldi
Son düşüncem – Ya istiklal ya ölüm! –
Böylece halkımla birlikte oldum yürüdüm.”
Analar bacılar yola döküldü
Cephane taşıdı arkasından
Irmaklar suyundan faydalattı
Ağaçlar daldasından
Yer gök inledi: Bir yol daha
Kurtuluş Savaşı’nda.
— Anadolu içlerinde köyde bir anne “ ben nice çileler çektim. Bir oğlum var o da vatana feda olsun” diyerek oğlunu cepheye uğurlamaktadır.
“Durma, git evladım, açıktır yolun
Cenge sıvansın o bükülmez kolun
Silahını al, ön safa geçmiş bulun
Uğurun açık olsun uğurlar ola.”
Bir tehlike karşısında
Milletçe
Önce vatan
İşimizi bırakarak bir yana
Bir koşu geliriz köyden kente
Kara gözlü kızları yurdumun
Dağları, taşarlı, denizleri
Sen, ey Mehmet
Aslan yeleli ışığısın sınırlarımın
Tutun ellerinizden bir birinizin
“- İstiklale kavuşuncaya dek
—Bütün milletle birlikte
—Fedakârlıkla çalışacağım
—Kutsal inançlarım adına
—Yemin ediyorum
—Artık ben Anadolu’dan başka
—Hiçbir yere gidemem.” Böyle and içildi, yemin edildi, Mustafa Kemal’in ardından.
20 HAZİRAN 1919 Amasya’dan gürleyen bir ses
Kesildi gürültüler ruhu okşayan bir nefes
“İSTİKLALİ YİNE MİLLETİN KESİN KARARI KURTARACAKTIR.”
Vatan sürüklenirken bir uçurum ucuna
Dağılan kuvvetleri topladı avucuna
Kurşunlar gülle oldu, sopalar süngü oldu
Sınırlar baştanbaşa bir çelik örgü oldu
Bir kale heybeti var vatanın her taşında
Her işin başında o, her iş onun başında.
— Orada durmadı Mustafa Kemal
— Anadolu’ya Anadolu’nun bağrına iyice girmek istiyordu.
— Sivas illerine doğru yollandı.
Sivas illerinde sazım çalınır
Çamlı beller bölük bölük bölünür
Yardan ayrılmış bağrım delinir
Kâtip arzu halim yaz yâre böyle
— Şöyle haykırdı Mustafa Kemal Sivas’tan:
“MANDA VE HİMAYE KABUL OLUNMAZ. MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE VATAN BİR BÜTÜNDÜR, BÖLÜNEMEZ. MİLLETİN İRADESİNİ HÂKİM KILMAK TEMEL ESASTIR.”
Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde
Ne sevda ile taşar gönüller
Bir rüzgâr eser ki bıçak gibi
El ayak şişer
Erzurum yollarında geceleri
Ağır ağır kağnılar gider.
— Eylülde tekrar döndü Sivas’a
— Başladı Sivas Kongresi
— Subaylar, çiftçiler, din adamları, memurlar oturup şunları konuştular:
“ Vatanın dört bir yanını düşman sarmıştır.”
“ İstanbul hükümeti hiçbir şey yapmamaktadır.”
“ Anadolu’da uyanan sesi düşman boğmak istiyor.”
“ Nerede milli bir kıpırdanma varsa sindirmeye çalışıyor.”
Biz biliriz bizim işlerimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır
Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle
Başımız bir kere eğilmemiştir.
Bir selam gibi gitti Erzurum’a
Bir selam gibi geldi, Sivas’a Erzurum’dan
Dağlar alçaldı yol vermeye
Temizlendi iklimin karından
Yer gök inledi bir daha
İstiklal sevdasından.
— Mustafa Kemal ve arkadaşları 27 ARALIK 1919 günü, türküler ve bal verici çiçekler toprağı Ankara’ya ayakbastılar.
Ankara’nın taştır yolu
Her tarafı asker dolu
Artık yetiş Kemal Paşa
Kan ağlıyor Anadolu.
Kara bulut ne ki?
Kara gece ne ki?
Güneş şöyle bir vurunca
“Dağ başında duman” gibi
Dağılı dağılıverir
Evremizi saran sızı.
— İstanbul’un işgali, Mustafa Kemal tarafından şöyle protesto edildi. Ona göre “bu işgal 20. yüzyıl insanlık ve medeniyetine temel prensiplerine indirilmiş bir yumruktur.”
Gökyüzünde kara kara bulutlar
Başımıza neden geldiniz
Bizler konukseveriz ama
Düşmanları sevmeyiz.
Bu toprak bizim yurdumuzdur
Deli gönül yücesine çıkar
Bir üveyik olur uçar gider
Ardahan’dan Edirne’ye
Edirne’den Ardahan’a kadar.
Bir gün kara bulutlar göklerimizde konaklamış
Yaylılar gelip geçiyordu güneyden
Örtük kara perdeler sallanıyordu
Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçenler
Milletin yüreği kan ağlıyordu.
—Biz haklarımızı ve istiklalimizi korumak için giriştiğimiz savaşın kutsallığına ve hiçbir gücün bir millete yaşama hakkından mahrum bırakmayacağına inanıyoruz.”
— 23 NİSAN 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.
Bahar çiçekleri kanımız bizim
İnönü, Sakarya şanımız bizim
Kurumadı hala süngümüzde kan
Seni yabanlara vermeyiz vatan
— Milli savaşımızı yürütmek için Anadolu’nun bağrına toplanan bu meclisin görevi alınan haklarını geri almak idi.
“Tek gayem milletin istiklalini yeniden kazanmasıydı.”
“Egemenlik milletin olmalıydı.”
“ Milli bir ordu kurulmalıydı.”
“ Türk vatanından işgalci güçler atılmalıydı.”
Haince yurduma saldıran Yunan
Er olan evinde kalmasın anam
Kardeşler ocağı yıkılan yuvam
Toprağı düşmanlar almasın anam.
— Başlamıştı mukaddes savaş. Millet varlığını feda ediyordu. Kadın, kız, çocuk, genç, ihtiyar baş koymuştu istiklal savaşına.
— Türk milleti Mustafa Kemal’ini büyük bir göreve getirir. “ Türk Orduları Baş Komutanlığı…
Davranı da deli gönül davranı
Kemal Paşa dinlemiyor fermanı
Anası, bacısı, kızı, kızanı
Bizim gibi millet görülmemiştir.
Kuzumuz var yaylalarda meleşir
Çeşmemiz var gece gündüz söyleşir
Yazımız var pehlivanlar güreşir
Bu toprağa kimse girememiştir
Düşman koymuş meydanları kaçıyordu
Kattı Kemal Paşa’nın ordusu
Düşmanı önüne
Pişman etti anasından doğduğuna.
— Aydınlandı 26 AĞUSTOS şafağında memleketim Türkiye’m son sözü söylüyordu Mustafa Kemal.
“ ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR, İLERİ’”
—Böyle bir imanla, böyle bir emirle savaşan bir millet, elbette ki muzaffer olacaktır. Ardından Batı Cephesi komutanına bir telyazısı:
“ SİZ ORADA DÜŞMANI DEĞİL TÜRK MİLLETİNİN MAKUZ TALİHİNİ YENDİNİZ.”
— 25 AĞUSTOS
— 26 AĞUSTOS
30 AĞUSTOS ve 9 EYLÜL güzel İzmir yeniden Türk’ün olmuştur.
Kattı Kemal Paşa’nın ordusu sürdü gitti
Yetiştikçe vurdu düşmana
Hain düşman sallana sallana
15 günde İzmir’i dar buldu
Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.
İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa.
Güzel İzmir kordon boyun şen olsun
Beni senden ayıranlar son olsun.
— Kemal Paşa bir an bile durmayacaktı, çünkü vakti çok azdı. Ona göre asıl savaş şimdi başlıyordu: Medeniyet savaşı…
10 KASIM 1938
O sabah
Gök karardı birden bire
Kuşlar kanat çırptı
Yaprakları döküldü ağaçların
Yıl 1938
KASIM 10
9.05 geçiyordu saat
Ve o, Kocatepe’de
Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi
Rahat ve cesur
Ankara’dan gelir geçer trenim
Bir gün olur elbet ben de binerim
Varır toprağına yüzüm sürerim
Biz vatan çocukları Gazi Paşa’m
Dilimiz takılı kaldı: DİYEMEDİK
Boynumuz bükülü kaldı: DOYAMADIK
Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine
Gidiyor, milyonları takmış peşine.
Yağışın ince ince toprağa
Ya dağılışın, bereket
Bayrak bayrak dalgalanışın
Kan, ümit, kuvvet
Gelişin çiçek çiçek açmış bahara
Gidişin kızılca kıyamet.
Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi
Gidiyor, harbin en korkulu aslan yelesi.
Sana borçluyuz ta derinden
Çünkü yurdumuzu sen kurtardın
Hasta yorgun düşmüştük
Yaramızı iyice sardın
Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla
Gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla
Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın
Sanatkârdın denizler kadar engin
Kimsenin görmediğini görürdü
Sevgiye bakan gözlerin.
Dedin ki, bu millet, bu büyük millet
Yüzyıllar boyunca geri kalmış
Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz
Her yanından yaralar almış
Büyüyor, gökten inmiş toprağa yaklaştıkça
Büyüyor, git gide gözlerden uzaklaştıkça
Dedin ki, bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden
Bilgiyle, inançla, coşkunlukla
“ ÖVÜN, ÇALIŞ, GÜVEN!”
— Yıl 1881
—Selanik’te Türk milletinin aydınlığı parlak bir güneş doğuyor.
Selanik pırıl pırıl o gece
Gökten iri bir yıldız kaydı
Sabaha karşı yüz yıl önce
Aktı Karadeniz’e doğru
Cihan tarihini süsledi adı
Ey büyük milletim övün ve sevin
Bir benzeri daha yaratılmadı
Dünyada bir tane senin Kemal’in
Işıklıydı yüzü al aydınlıktı
İlkbahar göklerinin pembe bulutları gibi
Maviydi gözleri, mavi
Akdeniz’in suları gibi…
Ak bir yol çizdi uzun uzun
Karanlıklar içinden.
Sildi karayazısını alnımızın
Daha o günden.
— Zaman ve günler geçer, Mustafa adı verilen çocuk serpildikçe serpilir, geliştikçe gelişir. Artık okul çağı gelmiştir.
Yavrum sen de olacaksın bir asker
Evet, asker, çünkü vatan er ister
Bilirsin ki çok sever seni baban
Fakat senden sevimlidir şu vatan.
— Mahalle mektebi
— 1893 Askeri Rüştiye
— 1895 Askeri İdadi
— 1902 Harp Akademisi
— ve 11 OCAK 1905 Mustafa Kemal Kurmay Yüzbaşı
— 1912 Balkan Savaşları
— Galiçya, Trablusgarp, Çanakkale Savaşları. Mustafa Kemal Osmanlı ordusunun en gözde subaylarındandır.
Gece karanlık ve soğuk
Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz
Gökte ay üşür,
Gökte yıldız üşür,
Dışarıda gece üşür,
Mustafa Kemal üşümez,
Düşünür.
— Anadolu, güzel Anadolu. Türk’ün kanla, irfanla yoğurduğu mukaddes Anadolu.
— O bile çok görülmüş Türk’e. Atılmak, koparılmak isteniyor canından.
Et kemikten ayrılır mı?
Göğüsten sökülür mü yürek?
Türk ayrılır mı Anadolu’dan
Onu öldürsek.
Ankara’nın taştır yolu
Her tarafı asker dolu
Yetiş Kemal Paşa kolu
Kan ağlıyor Anadolu
— Bu sese kulak verdi Mustafa Kemal. Milletinin feryadı titredi kulaklarında.
— Yıl 1919, Mayıs’ın 19’u
— Millet suskun, aç, sefil
— Başlar eğik, gözler yaşlı
— İmanından başka milletin her şeyi alınmış.
“Ön düşüncem istiklaldi
Son düşüncem – Ya istiklal ya ölüm! –
Böylece halkımla birlikte oldum yürüdüm.”
Analar bacılar yola döküldü
Cephane taşıdı arkasından
Irmaklar suyundan faydalattı
Ağaçlar daldasından
Yer gök inledi: Bir yol daha
Kurtuluş Savaşı’nda.
— Anadolu içlerinde köyde bir anne “ ben nice çileler çektim. Bir oğlum var o da vatana feda olsun” diyerek oğlunu cepheye uğurlamaktadır.
“Durma, git evladım, açıktır yolun
Cenge sıvansın o bükülmez kolun
Silahını al, ön safa geçmiş bulun
Uğurun açık olsun uğurlar ola.”
Bir tehlike karşısında
Milletçe
Önce vatan
İşimizi bırakarak bir yana
Bir koşu geliriz köyden kente
Kara gözlü kızları yurdumun
Dağları, taşarlı, denizleri
Sen, ey Mehmet
Aslan yeleli ışığısın sınırlarımın
Tutun ellerinizden bir birinizin
“- İstiklale kavuşuncaya dek
—Bütün milletle birlikte
—Fedakârlıkla çalışacağım
—Kutsal inançlarım adına
—Yemin ediyorum
—Artık ben Anadolu’dan başka
—Hiçbir yere gidemem.” Böyle and içildi, yemin edildi, Mustafa Kemal’in ardından.
20 HAZİRAN 1919 Amasya’dan gürleyen bir ses
Kesildi gürültüler ruhu okşayan bir nefes
“İSTİKLALİ YİNE MİLLETİN KESİN KARARI KURTARACAKTIR.”
Vatan sürüklenirken bir uçurum ucuna
Dağılan kuvvetleri topladı avucuna
Kurşunlar gülle oldu, sopalar süngü oldu
Sınırlar baştanbaşa bir çelik örgü oldu
Bir kale heybeti var vatanın her taşında
Her işin başında o, her iş onun başında.
— Orada durmadı Mustafa Kemal
— Anadolu’ya Anadolu’nun bağrına iyice girmek istiyordu.
— Sivas illerine doğru yollandı.
Sivas illerinde sazım çalınır
Çamlı beller bölük bölük bölünür
Yardan ayrılmış bağrım delinir
Kâtip arzu halim yaz yâre böyle
— Şöyle haykırdı Mustafa Kemal Sivas’tan:
“MANDA VE HİMAYE KABUL OLUNMAZ. MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE VATAN BİR BÜTÜNDÜR, BÖLÜNEMEZ. MİLLETİN İRADESİNİ HÂKİM KILMAK TEMEL ESASTIR.”
Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde
Ne sevda ile taşar gönüller
Bir rüzgâr eser ki bıçak gibi
El ayak şişer
Erzurum yollarında geceleri
Ağır ağır kağnılar gider.
— Eylülde tekrar döndü Sivas’a
— Başladı Sivas Kongresi
— Subaylar, çiftçiler, din adamları, memurlar oturup şunları konuştular:
“ Vatanın dört bir yanını düşman sarmıştır.”
“ İstanbul hükümeti hiçbir şey yapmamaktadır.”
“ Anadolu’da uyanan sesi düşman boğmak istiyor.”
“ Nerede milli bir kıpırdanma varsa sindirmeye çalışıyor.”
Biz biliriz bizim işlerimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır
Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle
Başımız bir kere eğilmemiştir.
Bir selam gibi gitti Erzurum’a
Bir selam gibi geldi, Sivas’a Erzurum’dan
Dağlar alçaldı yol vermeye
Temizlendi iklimin karından
Yer gök inledi bir daha
İstiklal sevdasından.
— Mustafa Kemal ve arkadaşları 27 ARALIK 1919 günü, türküler ve bal verici çiçekler toprağı Ankara’ya ayakbastılar.
Ankara’nın taştır yolu
Her tarafı asker dolu
Artık yetiş Kemal Paşa
Kan ağlıyor Anadolu.
Kara bulut ne ki?
Kara gece ne ki?
Güneş şöyle bir vurunca
“Dağ başında duman” gibi
Dağılı dağılıverir
Evremizi saran sızı.
— İstanbul’un işgali, Mustafa Kemal tarafından şöyle protesto edildi. Ona göre “bu işgal 20. yüzyıl insanlık ve medeniyetine temel prensiplerine indirilmiş bir yumruktur.”
Gökyüzünde kara kara bulutlar
Başımıza neden geldiniz
Bizler konukseveriz ama
Düşmanları sevmeyiz.
Bu toprak bizim yurdumuzdur
Deli gönül yücesine çıkar
Bir üveyik olur uçar gider
Ardahan’dan Edirne’ye
Edirne’den Ardahan’a kadar.
Bir gün kara bulutlar göklerimizde konaklamış
Yaylılar gelip geçiyordu güneyden
Örtük kara perdeler sallanıyordu
Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçenler
Milletin yüreği kan ağlıyordu.
—Biz haklarımızı ve istiklalimizi korumak için giriştiğimiz savaşın kutsallığına ve hiçbir gücün bir millete yaşama hakkından mahrum bırakmayacağına inanıyoruz.”
— 23 NİSAN 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.
Bahar çiçekleri kanımız bizim
İnönü, Sakarya şanımız bizim
Kurumadı hala süngümüzde kan
Seni yabanlara vermeyiz vatan
— Milli savaşımızı yürütmek için Anadolu’nun bağrına toplanan bu meclisin görevi alınan haklarını geri almak idi.
“Tek gayem milletin istiklalini yeniden kazanmasıydı.”
“Egemenlik milletin olmalıydı.”
“ Milli bir ordu kurulmalıydı.”
“ Türk vatanından işgalci güçler atılmalıydı.”
Haince yurduma saldıran Yunan
Er olan evinde kalmasın anam
Kardeşler ocağı yıkılan yuvam
Toprağı düşmanlar almasın anam.
— Başlamıştı mukaddes savaş. Millet varlığını feda ediyordu. Kadın, kız, çocuk, genç, ihtiyar baş koymuştu istiklal savaşına.
— Türk milleti Mustafa Kemal’ini büyük bir göreve getirir. “ Türk Orduları Baş Komutanlığı…
Davranı da deli gönül davranı
Kemal Paşa dinlemiyor fermanı
Anası, bacısı, kızı, kızanı
Bizim gibi millet görülmemiştir.
Kuzumuz var yaylalarda meleşir
Çeşmemiz var gece gündüz söyleşir
Yazımız var pehlivanlar güreşir
Bu toprağa kimse girememiştir
Düşman koymuş meydanları kaçıyordu
Kattı Kemal Paşa’nın ordusu
Düşmanı önüne
Pişman etti anasından doğduğuna.
— Aydınlandı 26 AĞUSTOS şafağında memleketim Türkiye’m son sözü söylüyordu Mustafa Kemal.
“ ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR, İLERİ’”
—Böyle bir imanla, böyle bir emirle savaşan bir millet, elbette ki muzaffer olacaktır. Ardından Batı Cephesi komutanına bir telyazısı:
“ SİZ ORADA DÜŞMANI DEĞİL TÜRK MİLLETİNİN MAKUZ TALİHİNİ YENDİNİZ.”
— 25 AĞUSTOS
— 26 AĞUSTOS
30 AĞUSTOS ve 9 EYLÜL güzel İzmir yeniden Türk’ün olmuştur.
Kattı Kemal Paşa’nın ordusu sürdü gitti
Yetiştikçe vurdu düşmana
Hain düşman sallana sallana
15 günde İzmir’i dar buldu
Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.
İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa.
Güzel İzmir kordon boyun şen olsun
Beni senden ayıranlar son olsun.
— Kemal Paşa bir an bile durmayacaktı, çünkü vakti çok azdı. Ona göre asıl savaş şimdi başlıyordu: Medeniyet savaşı…
10 KASIM 1938
O sabah
Gök karardı birden bire
Kuşlar kanat çırptı
Yaprakları döküldü ağaçların
Yıl 1938
KASIM 10
9.05 geçiyordu saat
Ve o, Kocatepe’de
Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi
Rahat ve cesur
Ankara’dan gelir geçer trenim
Bir gün olur elbet ben de binerim
Varır toprağına yüzüm sürerim
Biz vatan çocukları Gazi Paşa’m
Dilimiz takılı kaldı: DİYEMEDİK
Boynumuz bükülü kaldı: DOYAMADIK
Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine
Gidiyor, milyonları takmış peşine.
Yağışın ince ince toprağa
Ya dağılışın, bereket
Bayrak bayrak dalgalanışın
Kan, ümit, kuvvet
Gelişin çiçek çiçek açmış bahara
Gidişin kızılca kıyamet.
Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi
Gidiyor, harbin en korkulu aslan yelesi.
Sana borçluyuz ta derinden
Çünkü yurdumuzu sen kurtardın
Hasta yorgun düşmüştük
Yaramızı iyice sardın
Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla
Gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla
Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın
Sanatkârdın denizler kadar engin
Kimsenin görmediğini görürdü
Sevgiye bakan gözlerin.
Dedin ki, bu millet, bu büyük millet
Yüzyıllar boyunca geri kalmış
Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz
Her yanından yaralar almış
Büyüyor, gökten inmiş toprağa yaklaştıkça
Büyüyor, git gide gözlerden uzaklaştıkça
Dedin ki, bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden
Bilgiyle, inançla, coşkunlukla
“ ÖVÜN, ÇALIŞ, GÜVEN!”
Etiketler:
ATATÜRK ORATORYOSU
13 Kasım 2010 Cumartesi
Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda
Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda
Üçüncü Kolordu Komutanı Esat Paşa ve diğer subay arkadaşları ile (1915
Üçüncü Kolordu Komutanı Esat Paşa ve diğer subay arkadaşları ile (1915
Etiketler:
ATATÜRK FOTOGRAFLARI
Atatürk Oratoryosu_4
UYKUSUZ GECELER ORATORYO
ERKEK:
Birinci Dünya savaşı bulmuştu sonunu,
Şaşırmıştı Avrupa kendi yolunu.
KIZ :
Fakat tanımıyordu Türk’ün oğlunu.
Donanmayla İzmir’e geldiği zaman,
KORO : Gözünü kırpmadı plan yaptı Ata’m.
ERKEK :
Düşman olmaz hayal kuruyor,
Anadolu’mu paylaşmak istiyordu.
KIZ :
Türk Milleti ise cesur,bekliyordu.
Güvenirken silaha çıldırmış düşman,
KORO : Mumlar bitti ama yine çalıştı Ata’m.
ERKEK:
Düşman olmuş batılının maşası
Unutmuş mu Fatih’i,Alparslan’ı?
KIZ :
Bilmiyor mu Türk’ün kalbinde yananı,
İsterken O,koparmayı candan,
KORO: Sabahlara kadar ayaktaydı Ata’m.
ERKEK:
Yurdum paramparça,her tarafta düşman,
Silahım süngü olsa ,ekmeğim yavan,
KIZ :
Yine de eser rüzgarım , ah ne yaman
Sarılmışken çevrem doğudan,batıdan,
KORO : Mavi gözlerini hiç yummadı, sabaha dek Ata’m.
ERKEK:
Tutmuş düşman Kocatepe’yi dört yandan
Mehmetçik öldü,vatan kaldı yaşayan.
KIZ :
Bu gün Türkiye’m hediyedir O’ndan
Zor durumdayken millet,Allah’a tapan,
KORO : Uyku nedir bilmedi,düşündü hep Ata’m.
ERKEK:
İtalyan’ı,Fransız’ı ve Yunan’ı,
Tanıdı,kendini ateşe atanı,
KIZ :
Vatan için toprak altına yatanı
Unutmuşken bunu karşıdaki düşman
KORO : Dinlenmeden çare aradı Ata’m.
ERKEK :
Bir on Kasım sabahı güneş doğmadan
Yüce milletin matemi son bulmadan,
KIZ :
Dokuzu beş geçe durdu yelkovan.
Ebedi uykusuna dalarken Ata’m
KORO : Uyuyabilir mi hiç yas tutan vatan?
ERKEK :
Çalıyor acı acı bu gün sirenler,
Ağlıyor dünya yüzündeki tüm Türkler.
KIZ :
Neler kazandırdı ,O ,bizlere neler,
Ne yaşlar dindi , ne matem sona erdi,
KIZ VE ERKEK :
Ama kalbimizde hep,
ERKEK:
Birinci Dünya savaşı bulmuştu sonunu,
Şaşırmıştı Avrupa kendi yolunu.
KIZ :
Fakat tanımıyordu Türk’ün oğlunu.
Donanmayla İzmir’e geldiği zaman,
KORO : Gözünü kırpmadı plan yaptı Ata’m.
ERKEK :
Düşman olmaz hayal kuruyor,
Anadolu’mu paylaşmak istiyordu.
KIZ :
Türk Milleti ise cesur,bekliyordu.
Güvenirken silaha çıldırmış düşman,
KORO : Mumlar bitti ama yine çalıştı Ata’m.
ERKEK:
Düşman olmuş batılının maşası
Unutmuş mu Fatih’i,Alparslan’ı?
KIZ :
Bilmiyor mu Türk’ün kalbinde yananı,
İsterken O,koparmayı candan,
KORO: Sabahlara kadar ayaktaydı Ata’m.
ERKEK:
Yurdum paramparça,her tarafta düşman,
Silahım süngü olsa ,ekmeğim yavan,
KIZ :
Yine de eser rüzgarım , ah ne yaman
Sarılmışken çevrem doğudan,batıdan,
KORO : Mavi gözlerini hiç yummadı, sabaha dek Ata’m.
ERKEK:
Tutmuş düşman Kocatepe’yi dört yandan
Mehmetçik öldü,vatan kaldı yaşayan.
KIZ :
Bu gün Türkiye’m hediyedir O’ndan
Zor durumdayken millet,Allah’a tapan,
KORO : Uyku nedir bilmedi,düşündü hep Ata’m.
ERKEK:
İtalyan’ı,Fransız’ı ve Yunan’ı,
Tanıdı,kendini ateşe atanı,
KIZ :
Vatan için toprak altına yatanı
Unutmuşken bunu karşıdaki düşman
KORO : Dinlenmeden çare aradı Ata’m.
ERKEK :
Bir on Kasım sabahı güneş doğmadan
Yüce milletin matemi son bulmadan,
KIZ :
Dokuzu beş geçe durdu yelkovan.
Ebedi uykusuna dalarken Ata’m
KORO : Uyuyabilir mi hiç yas tutan vatan?
ERKEK :
Çalıyor acı acı bu gün sirenler,
Ağlıyor dünya yüzündeki tüm Türkler.
KIZ :
Neler kazandırdı ,O ,bizlere neler,
Ne yaşlar dindi , ne matem sona erdi,
KIZ VE ERKEK :
Ama kalbimizde hep,
Etiketler:
ATATÜRK ORATORYOSU
ATATÜRK ŞİİRİ
Bayrak yarıya çekilmiş,
Atatürk'üm öldü diye.
En son yaprak da dökülmüş,
Atatürk'üm öldü diye.
Sürü yas tutmuş ovada,
Kuşlar susmuşlar yuvada,
Rüzgar esmez olmuş dağda,
Atatürk'üm öldü diye.
Irmaklar yaslı çağlamış,
Ağaçlar sessiz ağlamış,
Vatan karalar bağlamış,
Atatürk'üm öldü diye
10 Kasım
Yıl otuz sekiz On Kasım Perşembe
Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar.
Sarsılıyor İstanbul yedi tepe,
Yaman esmiş Dolmabahçe’de rüzgar.
Gerçek olamaz, olsa olsa bir düş,
Dokuzu beş geçe Atatürk ölmüş.
Böyle toptan bir yas nerede görülmüş,
Beraber ağlıyoruz kurtlar, kuşlar.
Bu memlekete en çok hizmet eden,
Bu aşk ile dağlara gücü yeten,
On sekiz milyonun omzunda giden
Atam, Ankara sırtlarında yatar.
İlhan DEMİRASLAN
Atatürk'e Ağıt
Edirne'den Ardahan'a kadar
Bir toprak uzanır
Boz kanatlı üveyikler üstünde uçar
Ardahan'dan Edirne'ye
Edirne'den Ardahan'a kadar
Kopdağı'nda akar bir çeşme var
Serçe parmak kalınlığında suyu
Haram etmiş gece gündüz uykuyu
Akar da akar
Samsun'un evleri denize bakar
Sokakları yosun içinde
Çaparlar, takalar, mavnalar
Bilyalar gibi suyun yüzünde
Bir iner bir kalkar
İstanbul'da bir yâr sevdim
İnsanı günaha sokar
Savaştepe köprüsünden geçen trenler
Sel olur İzmir'e akar
İzmir'in denizi kız, kızı deniz
Sokakları hem kız hem deniz kokar
Güneyde mis kokulu bir ağaç
Yuvarlak yaprakları ince
Yaz gelip de güneş vurunca
Dallarından bal akar
Bu toprak bizim yurdumuzdur
Deli gönül yücesine çıkar
Bir üveyik olur uçar gider
Ardahan'da Edirne'ye
Edirne'den Ardahan'a kadar
Cahit Kulebi
SEN VARSIN ATATÜRK'ÜM HER ŞEYİMİZDE
Bu gün yatağımdan hür kalkıyorsam
Ekmeğim ak suyum berraksa,
Ağaçlar çiçek açıyor
Topraklar ısınabiliyorsa,
Sesim gür çıkıyor
Özgür özgür bakabiliyorsam,
Sen varsın gözbebeklerimde
Sen varsın Atatürk'üm sen varsın.
Yazabiliyorsam gönlümce
Okuyabiliyorsam...
Kazabiliyorsam toprağımı
Gün ışığında çapa kürek elde,
Çalışabiliyorsam gece gündüz
Ekip biçebiliyorsam dileğimce,
Sen varsın yüreğimde
Sen varsın Atatürk'üm sen varsın.
12 Kasım 2010 Cuma
Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda(1915)
Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda
Üçüncü Kolordu Komutanı Esat Paşa ve diğer subay arkadaşları ile (1915)
Üçüncü Kolordu Komutanı Esat Paşa ve diğer subay arkadaşları ile (1915)
Etiketler:
ATATÜRK FOTOGRAFLARI
(Nisan 1909)
Hareket Ordusu Kurmay Başkanı Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) Mustafa Kemal, arkadaşları ile İstanbul'da (Nisan 1909)
Etiketler:
ATATÜRK FOTOGRAFLARI
10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI - 3
10 KASIM ATATÜRK’Ü ANMA PROGRAMI - 3
Nerde o altın başlı kumandan?
O, beyle bey, işçiyle işçi,
Bir kurşun gibi ilerde
İzmir’e sancak gibi girişi.
Nurlar içinde mi şimdi aslan?
Tanrı’nın rahmeti üstüne olsun,
Atatürk adlı kahraman.
I. SUNUCU : Atatürk yeni bir vatan, çağdaş bir millet bırakarak ayrılmıştır aramızdan. Atatürk, yaptıklarıyla, konuşmalarıyla, davranışlarıyla cumhuriyet ve demokrasiye bağlılığı, akıl ve bilim yolunda ilerlemeyi, çağdaş olmayı, çok çalışmayı, yenilikleri benimsemeyi, halktan yana olmayı, devleti ve milleti güçlü kılmayı istemiştir.
II. SUNUCU :
Atatürk deyince aklıma,
Çalışmak gelir.
Zorlu savaşlarla, çetin işlere
Alışmak gelir.
İnsanca uygarca yaşamak için,
Kendi kendine yarışmak gelir.
I. SUNUCU : ATATÜRK DİYOR Kİ :
Kız : “EY, TÜRK GENÇLİĞİ! BİRİNCİ VAZİFEN TÜRK İSTİKLALİNİ, TÜRK CUMHURİYETİNİ İLELEBET MUHAFAZA VE MÜDAFAA ETMEKTİR. MEVCUDİYETİNİN VE İSTİKBALİNİN YEGANE TEMELİ BUDUR.”
Erkek : “UYGARLIĞIN BULUŞLARI, TEKNİĞİN HARİKALARI DÜNYAYI DEĞİŞMEDEN DEĞİŞMEYE UĞRATTIĞI BİR DEVİRDE, ASIRLIK KÖHNE DÜŞÜNCELERLE, GEÇMİŞE BAĞLILIKLA VARLIĞINI KORUMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.”
Kız : “Asıl uğraşmaya zorunlu olduğumuz şey, yüksek kültür ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.”
Erkek : “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir,fendir.”
Kız : “Azami tasarruf, milli özelliğimiz olmalıdır.”
Erkek : “Dünya vatandaşları, kıskançlık, aç gözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir.”
Kız : “Özgürlüğün,eşitliğin, adaletin dayandığı nokta milli egemenliktir.”
Erkek : “İlim ve fen girişimlerinin çalışma merkezi okuldur.”
Kız : “Kuvvet birdir ve o, milletindir.”
Erkek : “Milli varlığımızla düşman olanlarla dost olmayalım.”
Kız : “Sağlam ve gürbüz nesil, Türkiye’nin mayasıdır.”
Erkek : “Büyük davamız, en uygar ve en gelişmiş millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bunun için planlı olarak, ölçüp biçerek çalışmalıyız.”
Kız : “Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır.”
II. SUNUCU :
Düşman ezerken bizi,
Atatürk öne geçti.
Sönmez bir güneş doğdu,
Karanlıkları boğdu.
ŞİİR : YOLUM ATATÜRÇÜLÜK YOLUDUR
Halka inandı, ona yaslandı,
O, dev karşısında bir aslandı.
Çanakkale’de ve Kafkasya’da
Tanındı Avrupa’da Asya’da.
Geçti ulusumun başına,
Girdi Kurtuluş Savaşına
Eski, köhne ne varsa önünde,
Hepsini kaldırdı, kısa günde.
Açtı bütün geriliğe savaş,
Olmaktı amacı uygar,çağdaş.
Dedi : “Türk övün, güven, çalış,”
“Yurtta barış, dünyada barış.”
O, var tüm eserlerde, her yerde,
Koşarız ona, girdikçe derde.
İçim Atatürk sevgisiyle doludur,
Yolum Atatürkçülük yoludur.
I. SUNUCU : Nedir Atatürkçülük?
Kız : Atatürkçülük,Atatürk’ün sözleri ve devrimleriyle getirdiği yeni düşünce sistemi ve önümüzde açtığı yoldur. Kısaca Batı uygarlığına yönelmek ve laik olmaktır.
Erkek : Atatürkçülük, Türk milletini ve insanlığı yüceltmek, Türk milletini ve insan onurunu, insan değerini korumak için konulmuş, geleceğe açık, ileriye, özgürlüğe, insancılığa yönelik ilkelerdir.
Kız : Atatürkçülük, akılcı, bilimsel, çağdaş ve uygar olma yolunda ileri atılıştır.
Erkek : Atatürkçülük, milli birlik, beraberlik ve bütünlük yoludur. Milli benliği bulma ve öz değerleri kendi eliyle yaratma dileğidir.
Kız : Atatürkçülük, çağdaş demokrasiye yükseliştir, halktan yana olmak halk için çalışmaktır.
Erkek : Atatürkçülük, yurtta ve dünyada barış ilkesine bağlılıktır.
Kız : Atatürkçülük, parçalayıcı, dağıtıcı ve ayırıcı düşüncelere karşı çıkıştır.
II. SUNUCU : Atatürk, yirminci yüzyılın yetiştirdiği en büyük devlet adamıdır. Ölümüne bütün dünya üzüldü. Çünkü o, yalnız milli sınırlar içinde değil, dünyada da barışı istemiştir. Ezilen sömürülen milletlerin yol göstericisi olmuştur.
I. SUNUCU : ONUN İÇİN DEDİLER Kİ :
Kız : “Atatürk, toplumda kötümserlik duygularını derhal yıkan ve ülkede, çalışmak için, güçlü, ileri ve mutlu olmak için gereken neşeyi ve gücü hemen çevresine aşılayan bir varlıktır.”
İsmet İNÖNÜ
(2. Cumhurbaşkanı)
Erkek : “Atatürk’ün arkasından gidenler geride kalamazlar. Atatürk, bugün için de önderimizdir, ışığımızdır, yarın içinde…”
Cemal GÜRSEL
(4. Cumhurbaşkanı)
Kız : “Atatürk’ün Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar, bir toplumun kandisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.”
John F. KENNEDY(Con KENEDİ)
(ABD Eski Başkanı)
Erkek : “Atatürk, öyle bir insandır ki, istediğini bilir,bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez.”
Kripell (Kıripel)
Kız : “Bir milleti uçurumun kenarından sarsılmaz azmiyle kurtaran, kuvvetlendiren, yükselten yöneticiler arasında Atatürk en birincidir.”
Timpul Gazetesi, Bükreş, 12 Kasım 1938
Erkek : “Kemal Atatürk’ün Ankara’daki anıtı, Türk halkı için sürekli bir birlik ve inkılap simgesidir.”
Arriba Gazetesi, Madrit, 10 Kasım1963
Kız : “Atatürk olmasaydı, yeni Türkiye var olmazdı.”
Stadladet (Sıtadlaytıt) Gazetesi, Helsinki, 1938
Erkek : “Ankara’da bulunduğum zaman güneşe bakar, fakat bu güneşi ufukta değil Çankaya’da görürdüm. İçtenlikle diyebilirim ki gerçek güneş, Çankaya’daki güneşti.”
De Raymond
(Belçikanın Anklara Eski Büyükekçisi)
II. SUNUCU : Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım,
Asırlarca yazsam, hep seni anlatacağım.
Şimdi Atatürk şiirlerinden bir demet sunuyoruz :
ŞİİR : KASIM RÜZGARLARI
Kasım rüzgarları eser, ben ağlarım
Büyür gözlerim geceler gibi.
Turnalar geçti üzerimden,
Kanadım kırıldı, çöllerde kaldım.
Kimseler tutamıyor yerini.
Bir haber çıkmadı senden,
Naçar kaldı vatanım.
Kasım rüzgarları eser, ben ağlarım.
Dayayacak yer yok alnımızı,
Adın dağlara taşlara yazılmış bir kere,
Mermere, denizlere, göklere…
Unutamayız, unutamayız Atamızı!
Kasım rüzgarları eser ben ağlarım.
İstanbul’u sel aldı,
Bir yar sevdik yel aldı.
Artık duyulamıyor kükreyen erkek sesin.
Gündüzler artık beyaz değil.
Yok seni hatırlatan bir bakış,
Göklerin, denizlerin ötesinden.
Mevsim bahar değil,
Kış.
Kasım rüzgarları eser, ben ağlarım.
Bir hasret inceden ince
Gelir oturur içime,büker boynunu vatanım.
ŞİİR : MUSTAFA KEMALLER TÜKENMEZ
Tükenir elbet,
Gökte yıldız, denizde kum tükenir.
Bu vatan, bu topraklar cömert,
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez,
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.
Ben de etten kemiktendim elbet,
İki Mustafa Kemal var iyi bilin.
Ben işte! İkincisi sonsuzlukta,
Ruh gibi bir şey görünmez,
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.
Hep kardeşliğe, bolluğa giden yolda ,
Bilimin yapıcılığın aydınlığında,
Güzel düşünceler, soyut fikirlerde ben,
Evrensel, yepyeni buluşlarda,
Geriliği kovmuşum ben dönmez,
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.
Başın mı dertte, beni hatırla,
Duy beni en sıkıldığın an.
Baştan sona her şeyiyle bu vatan,
Sakın ağlamasın kasımlarda.
Fatihler, Kanuniler ölmez,
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.
ŞİİR : MUSTAFA KEMALİ DÜŞÜNÜYORUM
I. SUNUCU : Bir şiirle dile gelmez Atatürk,
Fikirler çözülmez, sığmaz beyana,
Bir tek yönde tarif olmaz Atatürk
Nerde o altın başlı kumandan?
O, beyle bey, işçiyle işçi,
Bir kurşun gibi ilerde
İzmir’e sancak gibi girişi.
Nurlar içinde mi şimdi aslan?
Tanrı’nın rahmeti üstüne olsun,
Atatürk adlı kahraman.
I. SUNUCU : Atatürk yeni bir vatan, çağdaş bir millet bırakarak ayrılmıştır aramızdan. Atatürk, yaptıklarıyla, konuşmalarıyla, davranışlarıyla cumhuriyet ve demokrasiye bağlılığı, akıl ve bilim yolunda ilerlemeyi, çağdaş olmayı, çok çalışmayı, yenilikleri benimsemeyi, halktan yana olmayı, devleti ve milleti güçlü kılmayı istemiştir.
II. SUNUCU :
Atatürk deyince aklıma,
Çalışmak gelir.
Zorlu savaşlarla, çetin işlere
Alışmak gelir.
İnsanca uygarca yaşamak için,
Kendi kendine yarışmak gelir.
I. SUNUCU : ATATÜRK DİYOR Kİ :
Kız : “EY, TÜRK GENÇLİĞİ! BİRİNCİ VAZİFEN TÜRK İSTİKLALİNİ, TÜRK CUMHURİYETİNİ İLELEBET MUHAFAZA VE MÜDAFAA ETMEKTİR. MEVCUDİYETİNİN VE İSTİKBALİNİN YEGANE TEMELİ BUDUR.”
Erkek : “UYGARLIĞIN BULUŞLARI, TEKNİĞİN HARİKALARI DÜNYAYI DEĞİŞMEDEN DEĞİŞMEYE UĞRATTIĞI BİR DEVİRDE, ASIRLIK KÖHNE DÜŞÜNCELERLE, GEÇMİŞE BAĞLILIKLA VARLIĞINI KORUMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.”
Kız : “Asıl uğraşmaya zorunlu olduğumuz şey, yüksek kültür ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.”
Erkek : “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir,fendir.”
Kız : “Azami tasarruf, milli özelliğimiz olmalıdır.”
Erkek : “Dünya vatandaşları, kıskançlık, aç gözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir.”
Kız : “Özgürlüğün,eşitliğin, adaletin dayandığı nokta milli egemenliktir.”
Erkek : “İlim ve fen girişimlerinin çalışma merkezi okuldur.”
Kız : “Kuvvet birdir ve o, milletindir.”
Erkek : “Milli varlığımızla düşman olanlarla dost olmayalım.”
Kız : “Sağlam ve gürbüz nesil, Türkiye’nin mayasıdır.”
Erkek : “Büyük davamız, en uygar ve en gelişmiş millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bunun için planlı olarak, ölçüp biçerek çalışmalıyız.”
Kız : “Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır.”
II. SUNUCU :
Düşman ezerken bizi,
Atatürk öne geçti.
Sönmez bir güneş doğdu,
Karanlıkları boğdu.
ŞİİR : YOLUM ATATÜRÇÜLÜK YOLUDUR
Halka inandı, ona yaslandı,
O, dev karşısında bir aslandı.
Çanakkale’de ve Kafkasya’da
Tanındı Avrupa’da Asya’da.
Geçti ulusumun başına,
Girdi Kurtuluş Savaşına
Eski, köhne ne varsa önünde,
Hepsini kaldırdı, kısa günde.
Açtı bütün geriliğe savaş,
Olmaktı amacı uygar,çağdaş.
Dedi : “Türk övün, güven, çalış,”
“Yurtta barış, dünyada barış.”
O, var tüm eserlerde, her yerde,
Koşarız ona, girdikçe derde.
İçim Atatürk sevgisiyle doludur,
Yolum Atatürkçülük yoludur.
I. SUNUCU : Nedir Atatürkçülük?
Kız : Atatürkçülük,Atatürk’ün sözleri ve devrimleriyle getirdiği yeni düşünce sistemi ve önümüzde açtığı yoldur. Kısaca Batı uygarlığına yönelmek ve laik olmaktır.
Erkek : Atatürkçülük, Türk milletini ve insanlığı yüceltmek, Türk milletini ve insan onurunu, insan değerini korumak için konulmuş, geleceğe açık, ileriye, özgürlüğe, insancılığa yönelik ilkelerdir.
Kız : Atatürkçülük, akılcı, bilimsel, çağdaş ve uygar olma yolunda ileri atılıştır.
Erkek : Atatürkçülük, milli birlik, beraberlik ve bütünlük yoludur. Milli benliği bulma ve öz değerleri kendi eliyle yaratma dileğidir.
Kız : Atatürkçülük, çağdaş demokrasiye yükseliştir, halktan yana olmak halk için çalışmaktır.
Erkek : Atatürkçülük, yurtta ve dünyada barış ilkesine bağlılıktır.
Kız : Atatürkçülük, parçalayıcı, dağıtıcı ve ayırıcı düşüncelere karşı çıkıştır.
II. SUNUCU : Atatürk, yirminci yüzyılın yetiştirdiği en büyük devlet adamıdır. Ölümüne bütün dünya üzüldü. Çünkü o, yalnız milli sınırlar içinde değil, dünyada da barışı istemiştir. Ezilen sömürülen milletlerin yol göstericisi olmuştur.
I. SUNUCU : ONUN İÇİN DEDİLER Kİ :
Kız : “Atatürk, toplumda kötümserlik duygularını derhal yıkan ve ülkede, çalışmak için, güçlü, ileri ve mutlu olmak için gereken neşeyi ve gücü hemen çevresine aşılayan bir varlıktır.”
İsmet İNÖNÜ
(2. Cumhurbaşkanı)
Erkek : “Atatürk’ün arkasından gidenler geride kalamazlar. Atatürk, bugün için de önderimizdir, ışığımızdır, yarın içinde…”
Cemal GÜRSEL
(4. Cumhurbaşkanı)
Kız : “Atatürk’ün Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar, bir toplumun kandisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.”
John F. KENNEDY(Con KENEDİ)
(ABD Eski Başkanı)
Erkek : “Atatürk, öyle bir insandır ki, istediğini bilir,bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez.”
Kripell (Kıripel)
Kız : “Bir milleti uçurumun kenarından sarsılmaz azmiyle kurtaran, kuvvetlendiren, yükselten yöneticiler arasında Atatürk en birincidir.”
Timpul Gazetesi, Bükreş, 12 Kasım 1938
Erkek : “Kemal Atatürk’ün Ankara’daki anıtı, Türk halkı için sürekli bir birlik ve inkılap simgesidir.”
Arriba Gazetesi, Madrit, 10 Kasım1963
Kız : “Atatürk olmasaydı, yeni Türkiye var olmazdı.”
Stadladet (Sıtadlaytıt) Gazetesi, Helsinki, 1938
Erkek : “Ankara’da bulunduğum zaman güneşe bakar, fakat bu güneşi ufukta değil Çankaya’da görürdüm. İçtenlikle diyebilirim ki gerçek güneş, Çankaya’daki güneşti.”
De Raymond
(Belçikanın Anklara Eski Büyükekçisi)
II. SUNUCU : Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım,
Asırlarca yazsam, hep seni anlatacağım.
Şimdi Atatürk şiirlerinden bir demet sunuyoruz :
ŞİİR : KASIM RÜZGARLARI
Kasım rüzgarları eser, ben ağlarım
Büyür gözlerim geceler gibi.
Turnalar geçti üzerimden,
Kanadım kırıldı, çöllerde kaldım.
Kimseler tutamıyor yerini.
Bir haber çıkmadı senden,
Naçar kaldı vatanım.
Kasım rüzgarları eser, ben ağlarım.
Dayayacak yer yok alnımızı,
Adın dağlara taşlara yazılmış bir kere,
Mermere, denizlere, göklere…
Unutamayız, unutamayız Atamızı!
Kasım rüzgarları eser ben ağlarım.
İstanbul’u sel aldı,
Bir yar sevdik yel aldı.
Artık duyulamıyor kükreyen erkek sesin.
Gündüzler artık beyaz değil.
Yok seni hatırlatan bir bakış,
Göklerin, denizlerin ötesinden.
Mevsim bahar değil,
Kış.
Kasım rüzgarları eser, ben ağlarım.
Bir hasret inceden ince
Gelir oturur içime,büker boynunu vatanım.
ŞİİR : MUSTAFA KEMALLER TÜKENMEZ
Tükenir elbet,
Gökte yıldız, denizde kum tükenir.
Bu vatan, bu topraklar cömert,
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez,
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.
Ben de etten kemiktendim elbet,
İki Mustafa Kemal var iyi bilin.
Ben işte! İkincisi sonsuzlukta,
Ruh gibi bir şey görünmez,
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.
Hep kardeşliğe, bolluğa giden yolda ,
Bilimin yapıcılığın aydınlığında,
Güzel düşünceler, soyut fikirlerde ben,
Evrensel, yepyeni buluşlarda,
Geriliği kovmuşum ben dönmez,
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.
Başın mı dertte, beni hatırla,
Duy beni en sıkıldığın an.
Baştan sona her şeyiyle bu vatan,
Sakın ağlamasın kasımlarda.
Fatihler, Kanuniler ölmez,
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez.
ŞİİR : MUSTAFA KEMALİ DÜŞÜNÜYORUM
I. SUNUCU : Bir şiirle dile gelmez Atatürk,
Fikirler çözülmez, sığmaz beyana,
Bir tek yönde tarif olmaz Atatürk
Etiketler:
ATATÜRK ORATORYOSU
Atatürk Oratoryosu_1
GİRİŞ
Erkek anlatıcı
Seneler nasıl da geçiyor Ata'm?
Seneler nasıl geçiyor sarı sarı?
- Dağlarda çiçekler açıyor, mavi mavi
Ben mavi mavi çiçekleri seviyorum
Ve bütün bu toprağın çocukları Sana hasret çekiyor Ata'm
Sana hasret çekiyor
Söyle bana mavi gözlü kumandanım
Söyle bana, rahat mısın yerinde?
Eminim ki şimdi
Mavi mavi, sarı sarı çiçekler açmadadır
Ankara'nın beyaz mermerlerinde"
Erkek KORO: Atatürk düşüncesidir.
Sonsuza açılan yıllar boyu
Işır sessiz yüzü yarınların,
Güçlü bir umudu kucaklar.
Kız KORO: Bayrak direğine düşer sevincim.
Erkek KORO: Anılar saygıya duranda,
Kız KORO: Ulaşır yücesine bakışlarım.
Dağlarla, ovalarla bir
_____________________DOĞUM FİLMİ____________________________________
Kız anlatıcı
Bir dağ taşıyorum omuzlarımda ,
Mahşere dek götüreceğim koşaraktan ,
Adı şanlı , yiğit paşam , genç paşam,
Sana ağıt değil destanlar yaraşır .
Ilık rüzgarlar esiyordu
Selanik ovalarında ;
Çiçekler sabaha doğru...
Dağ başka, sokaklar başkaydı;
Gün doğumundan önce.
O gece en güzel yıldızlar kaydı,
Nereden geliyordu bu aydınlık ?
Neydi insanları birden mutlu kılan ?
Bir yeni mevsimdi sanki
Selanik bahçelerinde yayılan
Aylardan Mayıs’tı ;
Yıllardan 1881
Selanik’te Ahmet Subaşı Mahallesi’nde,
Zübeyde Ana ile, Ali Rıza Baba
Mutlulukların en yücesinde ... ( Adnan Ardağı )
1893 Mustafa Selanik Askeri Rüştiyesinde...
Mustafa adı MUSTAFA KEMAL oldu !
Erkek Anlatıcı:
Ardından Manastır Askeri İdadisi
1899 İstanbul Harp okulunda MUSTAFA KEMAL
1902 Harp Akademisi ve 1905’te Kurmay Yüzbaşı olarak orduya katıldı.
İşte bir dev gibi aramızdasın işte!
Bu, gündüz gözlerin öylesine açık
Bu, gündüz gözlerin öylesine görür.
Sen demokrasi, sen özgürlük,
Böyle tanıdık, böyle gördük.
Halk bitkin, halk ümitsiz, bir bela var başımızda
Erkek KORO:
Trakya, Makedonya, Balkan kan içinde
Şehirler ardı ardına düşüyor düşman çatalca önlerinde
Şehirler aç yıldırım çarpmış ağaç gibi yerde ölüler
Gözlerine mil çekilmiş köylüler
¬Erkek anlatıcı
Yıllar, yıllar önceydi... Savaşlar, savaşlar... Ulus yorgun, bitkin, yılgın.
Bir kurtarıcı, bir yıldız adam, bir güneş adam arıyorduk.
Yoksa, bir zaman sınırlarında güneş batmayan koca yurt yok olacaktı.
____________________ÇANAKKALE FİLMİ_____________________________
Kız anlatıcı
Yıl 1915
18 indeyiz martın
Bir dünya çullanmış üzerimize
Topuyla tüfeğiyle
Ne çıkar bundan
Türk olarak doğmuşuz bir kere
İsterse felek
Her türlü cefasını toplasın gelsin
Biziz cefaları serecek yere
Erkek anlatıcı
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahpe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağım,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Kız anlatıcı
Çanakkale'de sisler ardında bir güneş doğmuş, düşmanı Boğaz'ın yiğit sularına gömmüştü
Adı Mustafa Kemal'di, yavaş yavaş herkes O'nu tanıyor; ondan bir şeyler umuyordu.
Bu arada Türk'ün elinde kalan son vatan toprakları da parça parça işgal ediliyordu.
Saraydan yıllardır ümit yoktu. Keyfinde, çıkarındaydı beyler, paşalar. Zaten bu yiğit halkı hiç tanımamışlardı ki...
O zaman ulus, O'na yöneldi.
Erkek KORO: Kemal Paşa / Yenilmez yiğit / şanlı komutan / Savaşa gider gibi yetiş bize / Yetiş bize çöllerde bile olsan / inanç doldur / Güç doldur içimize.
Kız KORO
30 Ekim 1918 ordular geri dönecek MONDROS ve artık bütün ümitlere paydos
Kız anlatıcı
Kötü bir gün geldi
Susuverdi mehter
Susuverdi davullar
Bozuluverdi dirlik düzenlik
Gölgemde serinleyen Milletler
Dayadı vatanın bağrına hançer
Ve ağlıyor kader
Erkek anlatıcı
(solo)Madde 1 (koro)Çanakkale ve İstanbul boğazları açılacak Karadeniz’e serbest geçiş sağlanacak
(solo)Madde 3 (koro)Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması için gerekli görülecek askeri kuvvetten başkası hemen terhis edilecek
(solo)Madde 7 (koro)Müttefikler güvenliklerini tehdit edecek durum olduğunda herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkına sahip olacaktır
Kız anlatıcı
15 Mayıs 1919... İzmir düşman elinde... Ve Hasan Tahsin, yiğit gazeteci Hasan Tahsin, Türk'ün namusunu savunan ilk kurşunu atıyor.
Artık duramazdı Mustafa Kemal... Görev zamanıydı. Önce dış, sonra iç düşman içimiz-den sökülüp atılıncaya kadar, görev başınday¬dı.
16 Mayıs sabahı Samsun'a doğru yola çıkan Bandırma Vapuru bir başka gururluydu. Ulusun kaderiydi yükü...
SAMSUN’A ÇIKIŞ
Erkek KORO:
Ben, Bandırma Vapuru,
Mustafa Kemalim güvertede,
Deniz yorgun duruyor.
Kız KORO:
Samsun önlerindeyiz
Dalgaların üstünde alı al, moru mor bir gü¬neş doğar.
Hiçbir zaman bu kadar ağarmadı bu deniz.
Ortalık aydınlık içinde, gümüş dere durmaz akar.
Karanlık günleri geride bıraktık.
Erkek KORO:
On dokuz Mayıs / Mayısın on do¬kuzu.
Kız KORO:
Hiçbir kuvvet / Bükemez artık kolumuzu.
Erkek Anlatıcı
Sisli ufuklara dalan mavi gözler, yurdun geleceğini düşünüyordu. Uzun ve yorucu, ama şanla, şerefle dolu çetin bir yolda ilk adımını atıyordu, ilk adam, vatan adam.
ilk adam mavi gözlerle baktı toprağa, Topra¬ğın haritasını çizdi bayrağa.
Artık dünya egemenliği gibi bir ham hayal peşinde, Türk'ün gücü tüketilmeyecekti. Musta¬fa Kemal, "Misak-ı Millî" ile son ve sonsuz Türk yurdunun sınırlarım çiziyordu.
Bir kere bir öndere inanmaya görsün bu halk, kendinden yana olana bağlanmaya görsün. Canım verir uğruna, seve seve kılı kıpırda¬madan.
Fakir Anadolu'nun tozlu yollarında zengin yürekli Anadolu'lunun kanı canı, ekmeği, cepheye taşınıyordu. Yurdun damarlarında taze bir kurtuluş kanı dolaşıyordu artık.
Erkek KORO:
Sağ olasın, var olasın Gazi Paşa
Gelişinle içimizi bir sevinçtir aldı
Gayrı veda ettik yasa.
Kız KORO:
Ağarttın güneş gibi yurdumuzu Ve geçtin Erzurum'a, Sivas'a
Erkek KORO:
Sağ olasın, var olasın Gazi Paşa!
Kız Anlatıcı:
Asker yazıldık yediden yetmişe dek - Kimseye sorulmadı yaşı.
Takıldık peşine genç, ihtiyar, kadın, erkek.
Kız KORO:
Ve başladı Kurtuluş Savaşı.
Sen Mustafa Kemal-Gür sesinle haykırıyorsun:
Erkek KORO:
Ya istiklal Ya ölüm!
Erzurum, Sivas, Ankara... Ankara'nın burcunda bir bayrak.
Erkek anlatıcı
Vatanım tümü milletin hayatı tehlikededir
Kız anlatıcı
Ülkemizin istekleri milletin kararına bağlıdır
Erkek anlatıcı
Tok adam olup dikilmek duyurmak milletin sesini
Kız anlatıcı
İki yer var iki ihtimal ya ölüm ya istiklal
Erkek KORO:
Dağ, taş, selam durmuş Ata'ma-Yollara düşmüş Anadolu'm.
Erkek anlatıcı
Amasyalı Celal oğlu Mıstık
Bilecikli kadayıfçı oğlu Emin
Kırşehirli Mehmet oğlu Samet
Mehmet Edip bey kızı Halide Edip
Ardahanlı Emin oğlu Rüstem
Erzurumlu İbrahim Bey oğlu Yavuz
70. Alay komutanı Kahraman Halil Bey Kızı 12 yasındaki Nezahat Hanım
Kız KORO:
Yollarda kağnılar geçiyor dostlar
Erkek anlatıcı
Çatma,kurban olayım,çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır,Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Erkek KORO:
Ve İnönü’de, Sakarya'da-Yaman oldu he¬sabın ödenmesi-Bir savaş ki benzeri görülmemiş dünyada.
Erkek anlatıcı
Yanında duranları gölgede bırakarak
Bir vücut parıldıyor: keskin, ipince, kıvrak
Belli resimde bile: saçı ipek, bakışı çelik
Gerilmiş göğüs, geniş bir şeye siper gibi
Elinde duran kamçı dinini döver gibi
Kız KORO:
Bir savaş ki yangınlarla alev alev-Ağardı va¬tanın dört yanı
Kız anlatıcı
Gece vakti
Karınca gibi yıldız üşmüş gökyüzüne
Çiğ inmişte az öncesi
Ufacık tefecikte çiğ inmiş
Uzanmış yatmış çiğ üstüne Mustafa’m
Samur kalpak başında
Sırtında bir asker kaputu
Tiril tiril incecikten
Top arabaları geçer uykusunda
Mehmetler Mustafalar bir ordu
Elleri bayrak, elleri süngü, ellerli tüfek
Süvariler geçer yalın kılıç
Şimşekler çakar gözlerinden
Erkek anlatıcı
En güzeli, en yiğidi, en canlısı
Bir milleti kurtaran adam
Ağır ağır Kocatepe’ye çıkıyor
Bu resim çok güzel, insanı alıp götürüyor
Başında kalpağı, parmaklarında cıgarası
Kız anlatıcı
İzmir’e girişini Mustafa Kemal’in
Bir kahve duvarındaki resimde gördüm
Bir ılık güz öğlesinde
Şanlı haki urbası üstünde
Koymuştu kılıcını içine kınının
Yürüyordu arasında sevgili halkının
Ayağında Anadolu’dan getirdiği TOZ
Bir inanç gözlerinde tükenmez
Alabildiğine insan kalabalığı
Bir aydınlık geleceğe bakıyordu
Işıktı sevinçti türküydü
Görseydiniz o resimde Mustafa Kemal’i
Erkek anlatıcı
Dudaklarında bir milletin kaderi
Erkek KORO:
“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir…ileri”
Erkek Anlatıcı:
Nehirler uykusundan habersiz
Ovalar vahşi rüzgarlara gerindi
Kız KORO:
Bir savaş ki baş geri etti düşmanı.
Erkek KORO:
Dış düşman yenilmişti.
Kız anlatıcı
İstiklal
Erkek anlatıcı
İstiklal
Kız KORO
İstiklal
Erkek KORO:
İstiklal
Erkek-Kız KORO
İstiklal
Erkek anlatıcı
Ama yüzyıllardır yaşamı gölgeleyen gerilik, bilgisizlik, yobazlık da yenilmeliydi. Çünkü bizi bu hale getiren asıl düşman oydu.
Kız anlatıcı
İlk adam, tek adam, dünyada benzeri olma¬yan Türk devrimini gerçekleştirecekti.
Erkek anlatıcı
29 Ekim 1923.., Yurtta şenlik, düğün, işte en büyük Devrim: Türkiye Cumhuriyeti, geleceğin ufkunda yeni bir güneş gibi doğuyor, yükseliyor. Ve ardından birbirini izleyen, birbirini aşan yüce devrimler...
Kız anlatıcı
Artık her 29 Ekim'de bayram yapıyorduk. O, güneş gibi bizi izlerken, biz O'nu yüreğimizden kopan marşlarla selamlıyorduk:
Erkek KORO
Yılmaz, çelik ordularla biz/Yıldırımlar saçan bir cihanız
Millet yolunda vatan için/Ateşe saldıran kah¬ramanız.
Erkek Anlatıcı
Bize yan bakan/Nice bin düşman
Kahroldu/Kahreder bu sarp kuvvet.
Yasasın bu şan/Yasasın vatan
Kız KORO
Dünyada ölmez bu cumhuriyet
Aslan gibi fertlerle biz/Garba ibret saçan bir cihanız.
Cumhuriyet yasasın diye/Zulmete nur saçan bir şahabız.
Benliğimize biz hakimiz/Sultan da hakan da hep bizleriz.
Güneş gibi parladı bahtımız.
Erkek Anlatıcı
Çalışan da/Kazanan da/Hep biz¬leriz.
Yaratan bize saadeti/Kurtar bu mille¬ti.
Erkek-Kız KORO
Yaşasın Cumhuriyet
Erkek anlatıcı
1 Mart 1924 halifelik kaldırıldı,öğretim birleştirildi.
Kız anlatıcı
20 Nisan 1924 Teşkilat-ı Esasiye kabul edildi.
Erkek anlatıcı
17 Şubat 1925 Aşar vergisi kaldırıldı.
Kız anlatıcı
25 Kasım 1925 şapka kanunu Mecliste kabul edildi.
Erkek anlatıcı
30 Kasım 1925 Tekkeler kapatıldı.
Kız anlatıcı
25 Aralık 1925 uluslar arası takvim ve saat kabul edildi.
Erkek anlatıcı
17 Şubat 1926 Türk medeni kanunu kabul edildi.
Kız anlatıcı
9 Ağustos 1928 Türk harfleri kabul edildi.
Erkek KORO
Yasa milletinle baş başa.
Kız KORO
Türk'ün göz bebeği Gazi Paşa.
Erkek anlatıcı
Bugün yaşıyorsam güler yüzle emin,/ Tertemiz gökler altında/Dağlarım, denizlerimle dost.
Toprağımda dolaşıyorsam/Ümitli, memnun ve rahat.
Gecem, gündüzüm hürse,
Damarlarımda kanım/Tenler içinde canım korkusuz yürürse.
Ekmeğim, suyum tatlı-Toprağım da, türküm de bereketli.
Rüzgarlarım alabildiğine hürriyetli ise, Bacam da tütünüm tütüyor Ölülerim huzur içinde yatıyor Ağacım dal yürüyor, boy atıyorsa, Görüyor, biliyor, inanıyorsam Dün yokken, bugün varsam,
Kız KORO
Sendendir,
Erkek KORO
Sendendir Atatürk.
Kız anlatıcı
M. Kemal Onuncu Yıl Marşı’nı güftesi ve bestesi ile her zaman aklında tutmuştu. Bayram yakını, otomobilini durduruyor. “Onuncu Yıl Marsı’nı öğrendiniz mi?”diye okuldaki oğlunun ödevini yoklayan baba gibi soruyordu.”Sesim söylememe el verişli değil” diyenlere sözlerini yineletiyor, şaşırırlarsa hemen düzeltiyordu.Hele “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” dizelerini pek beğendiğini belli ediyordu.
Kız KORO
Öğrenci, asker,esnaf ona dönüp başını:
Söylüyor bir oğuzdan onuncu yıl marsını
Çıktık acık alınla on yılda her savaştan
On yılda on beş milyon genç yarattık her yastan.
(MARŞTAN SONRA)
Erkek anlatıcı
Bir özlem çizgisinde her düşünce uludur, Bu yol insanlık yolu, Atatürk'ün yoludur, "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle doludur, Sevgide yeryüzüdür, güçte Anadolu'dur. Uzanıyor çağlara destanlaşan yüce Türk, Yaşama sevindiniz büyük önder Atatürk. Yüzyılın çağrısı bu: Tatlı, düş kutsal emek, Dimdik adımlardayız: Yolumuz sonsuza dek Duygumuz, sevgimiz bir, ülkümüz, andımız tek:
Yaşamak Atatürk'ü, Atatürk'ü söylemek.
Kız anlatıcı
Bir kasım sarılığı sarmış yurdu. Herkeste bir telaş, bir üzüntü. Rüzgarlar şaşkın esiyor, göz¬lerde yağmur gibi yaşlar.
10 Kasım 1938...-O sabah gök karardı bir¬denbire-. Kuşlar kanat çırptı. Yaprakları döküldü ağaçların.
O ki ölmez olandı.
Erkek KORO
Mustafa Kemal'di adı
Kız KORO
Son kere, çaldı kapısını ölüm Başı düştü yastığa ve kalkamadı.
Erkek KORO
Yıl 1938
Kız Anlatıcı
Kasım On
Ve O Kocatepe'de
Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi,
Rahat ve cesur öldü.
Erkek Anlatıcı
Dünyada bir suskunluk: "Dünya artık eskisi kadar ilgi çekici olmayacak; çünkü Türk'ün Ata'sı toprakta" diyorlar.
Kız Anlatıcı
“Atatürk’ün kendi eliyle çizdiği yeni Türkiye’nin dış siyaseti, bu memleketi batılı uluslar topluluğuna katmış ve eski düşmanlarını kendisine dost yapmıştır.”
İngiliz-Times Gazetesi
Erkek Anlatıcı
“Hiçbir kimse bu muzaffer general, bu yılmaz inkılapçı,bu insan kahraman,bu çok popüler adam kadar halkın kalbine yakın olmamıştır”
Fransa,Pekit Prasien Gazetesi
Kız Anlatıcı
“Türkler Atatürk’ü olağan üstü bir tutkunlukla seviyorlar”
Mısır, El Belag Gazetesi
Erkek Anlatıcı
“Atatürk’ün ölümü yalnız Türk Ulusu için değil, O’nun benzerlerine muhtaç olan çoğu uluslar için de en büyük kayıptır.
Suriye Gazetesi
Kız KORO
Ama Mustafa Kemal toprak değil ki.
Erkek KORO
Mustafa Kemal toprak değil ki.
Mustafa Kemal vatan, Mustafa Kemal bay¬rak, ama
Mustafa Kemal toprak değil ki Ölüm, yeni bir canlanıştır. Yeni bir hayat
Kız KORO
Ölmedi,
Erkek KORO
Ölmez. Bir ulu, yeşil ağaçtır Yaprağı dökülmez
ÖLÜMÜNÜ ANLATAN FİLM
Kız KORO
Kırılmaz, parçalanmaz, bükülmez
Ölüm, maddeyi terkedip anılarda yaşamak¬tır.
Erkek KORO
Mustafa Kemal ölmedi.
Kız KORO
Ölmedi.
Ölmedin Ata'm, her an içimizde bitmeyen saygı, sonsuz muhabbetsin.
Kız KORO
And ederiz ki, eserin ölmeyecek,
Erkek Anlatıcı
And ederiz ki sen, sonsuza dek yaşayacaksın
Erkek KORO
Yaşayacaksın
Kız KORO
Yaşayacaksın
Erkek-Kız KORO
Yaşayacaksın ATAM
Erkek anlatıcı
Seneler nasıl da geçiyor Ata'm?
Seneler nasıl geçiyor sarı sarı?
- Dağlarda çiçekler açıyor, mavi mavi
Ben mavi mavi çiçekleri seviyorum
Ve bütün bu toprağın çocukları Sana hasret çekiyor Ata'm
Sana hasret çekiyor
Söyle bana mavi gözlü kumandanım
Söyle bana, rahat mısın yerinde?
Eminim ki şimdi
Mavi mavi, sarı sarı çiçekler açmadadır
Ankara'nın beyaz mermerlerinde"
Erkek KORO: Atatürk düşüncesidir.
Sonsuza açılan yıllar boyu
Işır sessiz yüzü yarınların,
Güçlü bir umudu kucaklar.
Kız KORO: Bayrak direğine düşer sevincim.
Erkek KORO: Anılar saygıya duranda,
Kız KORO: Ulaşır yücesine bakışlarım.
Dağlarla, ovalarla bir
_____________________DOĞUM FİLMİ____________________________________
Kız anlatıcı
Bir dağ taşıyorum omuzlarımda ,
Mahşere dek götüreceğim koşaraktan ,
Adı şanlı , yiğit paşam , genç paşam,
Sana ağıt değil destanlar yaraşır .
Ilık rüzgarlar esiyordu
Selanik ovalarında ;
Çiçekler sabaha doğru...
Dağ başka, sokaklar başkaydı;
Gün doğumundan önce.
O gece en güzel yıldızlar kaydı,
Nereden geliyordu bu aydınlık ?
Neydi insanları birden mutlu kılan ?
Bir yeni mevsimdi sanki
Selanik bahçelerinde yayılan
Aylardan Mayıs’tı ;
Yıllardan 1881
Selanik’te Ahmet Subaşı Mahallesi’nde,
Zübeyde Ana ile, Ali Rıza Baba
Mutlulukların en yücesinde ... ( Adnan Ardağı )
1893 Mustafa Selanik Askeri Rüştiyesinde...
Mustafa adı MUSTAFA KEMAL oldu !
Erkek Anlatıcı:
Ardından Manastır Askeri İdadisi
1899 İstanbul Harp okulunda MUSTAFA KEMAL
1902 Harp Akademisi ve 1905’te Kurmay Yüzbaşı olarak orduya katıldı.
İşte bir dev gibi aramızdasın işte!
Bu, gündüz gözlerin öylesine açık
Bu, gündüz gözlerin öylesine görür.
Sen demokrasi, sen özgürlük,
Böyle tanıdık, böyle gördük.
Halk bitkin, halk ümitsiz, bir bela var başımızda
Erkek KORO:
Trakya, Makedonya, Balkan kan içinde
Şehirler ardı ardına düşüyor düşman çatalca önlerinde
Şehirler aç yıldırım çarpmış ağaç gibi yerde ölüler
Gözlerine mil çekilmiş köylüler
¬Erkek anlatıcı
Yıllar, yıllar önceydi... Savaşlar, savaşlar... Ulus yorgun, bitkin, yılgın.
Bir kurtarıcı, bir yıldız adam, bir güneş adam arıyorduk.
Yoksa, bir zaman sınırlarında güneş batmayan koca yurt yok olacaktı.
____________________ÇANAKKALE FİLMİ_____________________________
Kız anlatıcı
Yıl 1915
18 indeyiz martın
Bir dünya çullanmış üzerimize
Topuyla tüfeğiyle
Ne çıkar bundan
Türk olarak doğmuşuz bir kere
İsterse felek
Her türlü cefasını toplasın gelsin
Biziz cefaları serecek yere
Erkek anlatıcı
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahpe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağım,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtmede yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Kız anlatıcı
Çanakkale'de sisler ardında bir güneş doğmuş, düşmanı Boğaz'ın yiğit sularına gömmüştü
Adı Mustafa Kemal'di, yavaş yavaş herkes O'nu tanıyor; ondan bir şeyler umuyordu.
Bu arada Türk'ün elinde kalan son vatan toprakları da parça parça işgal ediliyordu.
Saraydan yıllardır ümit yoktu. Keyfinde, çıkarındaydı beyler, paşalar. Zaten bu yiğit halkı hiç tanımamışlardı ki...
O zaman ulus, O'na yöneldi.
Erkek KORO: Kemal Paşa / Yenilmez yiğit / şanlı komutan / Savaşa gider gibi yetiş bize / Yetiş bize çöllerde bile olsan / inanç doldur / Güç doldur içimize.
Kız KORO
30 Ekim 1918 ordular geri dönecek MONDROS ve artık bütün ümitlere paydos
Kız anlatıcı
Kötü bir gün geldi
Susuverdi mehter
Susuverdi davullar
Bozuluverdi dirlik düzenlik
Gölgemde serinleyen Milletler
Dayadı vatanın bağrına hançer
Ve ağlıyor kader
Erkek anlatıcı
(solo)Madde 1 (koro)Çanakkale ve İstanbul boğazları açılacak Karadeniz’e serbest geçiş sağlanacak
(solo)Madde 3 (koro)Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması için gerekli görülecek askeri kuvvetten başkası hemen terhis edilecek
(solo)Madde 7 (koro)Müttefikler güvenliklerini tehdit edecek durum olduğunda herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkına sahip olacaktır
Kız anlatıcı
15 Mayıs 1919... İzmir düşman elinde... Ve Hasan Tahsin, yiğit gazeteci Hasan Tahsin, Türk'ün namusunu savunan ilk kurşunu atıyor.
Artık duramazdı Mustafa Kemal... Görev zamanıydı. Önce dış, sonra iç düşman içimiz-den sökülüp atılıncaya kadar, görev başınday¬dı.
16 Mayıs sabahı Samsun'a doğru yola çıkan Bandırma Vapuru bir başka gururluydu. Ulusun kaderiydi yükü...
SAMSUN’A ÇIKIŞ
Erkek KORO:
Ben, Bandırma Vapuru,
Mustafa Kemalim güvertede,
Deniz yorgun duruyor.
Kız KORO:
Samsun önlerindeyiz
Dalgaların üstünde alı al, moru mor bir gü¬neş doğar.
Hiçbir zaman bu kadar ağarmadı bu deniz.
Ortalık aydınlık içinde, gümüş dere durmaz akar.
Karanlık günleri geride bıraktık.
Erkek KORO:
On dokuz Mayıs / Mayısın on do¬kuzu.
Kız KORO:
Hiçbir kuvvet / Bükemez artık kolumuzu.
Erkek Anlatıcı
Sisli ufuklara dalan mavi gözler, yurdun geleceğini düşünüyordu. Uzun ve yorucu, ama şanla, şerefle dolu çetin bir yolda ilk adımını atıyordu, ilk adam, vatan adam.
ilk adam mavi gözlerle baktı toprağa, Topra¬ğın haritasını çizdi bayrağa.
Artık dünya egemenliği gibi bir ham hayal peşinde, Türk'ün gücü tüketilmeyecekti. Musta¬fa Kemal, "Misak-ı Millî" ile son ve sonsuz Türk yurdunun sınırlarım çiziyordu.
Bir kere bir öndere inanmaya görsün bu halk, kendinden yana olana bağlanmaya görsün. Canım verir uğruna, seve seve kılı kıpırda¬madan.
Fakir Anadolu'nun tozlu yollarında zengin yürekli Anadolu'lunun kanı canı, ekmeği, cepheye taşınıyordu. Yurdun damarlarında taze bir kurtuluş kanı dolaşıyordu artık.
Erkek KORO:
Sağ olasın, var olasın Gazi Paşa
Gelişinle içimizi bir sevinçtir aldı
Gayrı veda ettik yasa.
Kız KORO:
Ağarttın güneş gibi yurdumuzu Ve geçtin Erzurum'a, Sivas'a
Erkek KORO:
Sağ olasın, var olasın Gazi Paşa!
Kız Anlatıcı:
Asker yazıldık yediden yetmişe dek - Kimseye sorulmadı yaşı.
Takıldık peşine genç, ihtiyar, kadın, erkek.
Kız KORO:
Ve başladı Kurtuluş Savaşı.
Sen Mustafa Kemal-Gür sesinle haykırıyorsun:
Erkek KORO:
Ya istiklal Ya ölüm!
Erzurum, Sivas, Ankara... Ankara'nın burcunda bir bayrak.
Erkek anlatıcı
Vatanım tümü milletin hayatı tehlikededir
Kız anlatıcı
Ülkemizin istekleri milletin kararına bağlıdır
Erkek anlatıcı
Tok adam olup dikilmek duyurmak milletin sesini
Kız anlatıcı
İki yer var iki ihtimal ya ölüm ya istiklal
Erkek KORO:
Dağ, taş, selam durmuş Ata'ma-Yollara düşmüş Anadolu'm.
Erkek anlatıcı
Amasyalı Celal oğlu Mıstık
Bilecikli kadayıfçı oğlu Emin
Kırşehirli Mehmet oğlu Samet
Mehmet Edip bey kızı Halide Edip
Ardahanlı Emin oğlu Rüstem
Erzurumlu İbrahim Bey oğlu Yavuz
70. Alay komutanı Kahraman Halil Bey Kızı 12 yasındaki Nezahat Hanım
Kız KORO:
Yollarda kağnılar geçiyor dostlar
Erkek anlatıcı
Çatma,kurban olayım,çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır,Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Erkek KORO:
Ve İnönü’de, Sakarya'da-Yaman oldu he¬sabın ödenmesi-Bir savaş ki benzeri görülmemiş dünyada.
Erkek anlatıcı
Yanında duranları gölgede bırakarak
Bir vücut parıldıyor: keskin, ipince, kıvrak
Belli resimde bile: saçı ipek, bakışı çelik
Gerilmiş göğüs, geniş bir şeye siper gibi
Elinde duran kamçı dinini döver gibi
Kız KORO:
Bir savaş ki yangınlarla alev alev-Ağardı va¬tanın dört yanı
Kız anlatıcı
Gece vakti
Karınca gibi yıldız üşmüş gökyüzüne
Çiğ inmişte az öncesi
Ufacık tefecikte çiğ inmiş
Uzanmış yatmış çiğ üstüne Mustafa’m
Samur kalpak başında
Sırtında bir asker kaputu
Tiril tiril incecikten
Top arabaları geçer uykusunda
Mehmetler Mustafalar bir ordu
Elleri bayrak, elleri süngü, ellerli tüfek
Süvariler geçer yalın kılıç
Şimşekler çakar gözlerinden
Erkek anlatıcı
En güzeli, en yiğidi, en canlısı
Bir milleti kurtaran adam
Ağır ağır Kocatepe’ye çıkıyor
Bu resim çok güzel, insanı alıp götürüyor
Başında kalpağı, parmaklarında cıgarası
Kız anlatıcı
İzmir’e girişini Mustafa Kemal’in
Bir kahve duvarındaki resimde gördüm
Bir ılık güz öğlesinde
Şanlı haki urbası üstünde
Koymuştu kılıcını içine kınının
Yürüyordu arasında sevgili halkının
Ayağında Anadolu’dan getirdiği TOZ
Bir inanç gözlerinde tükenmez
Alabildiğine insan kalabalığı
Bir aydınlık geleceğe bakıyordu
Işıktı sevinçti türküydü
Görseydiniz o resimde Mustafa Kemal’i
Erkek anlatıcı
Dudaklarında bir milletin kaderi
Erkek KORO:
“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir…ileri”
Erkek Anlatıcı:
Nehirler uykusundan habersiz
Ovalar vahşi rüzgarlara gerindi
Kız KORO:
Bir savaş ki baş geri etti düşmanı.
Erkek KORO:
Dış düşman yenilmişti.
Kız anlatıcı
İstiklal
Erkek anlatıcı
İstiklal
Kız KORO
İstiklal
Erkek KORO:
İstiklal
Erkek-Kız KORO
İstiklal
Erkek anlatıcı
Ama yüzyıllardır yaşamı gölgeleyen gerilik, bilgisizlik, yobazlık da yenilmeliydi. Çünkü bizi bu hale getiren asıl düşman oydu.
Kız anlatıcı
İlk adam, tek adam, dünyada benzeri olma¬yan Türk devrimini gerçekleştirecekti.
Erkek anlatıcı
29 Ekim 1923.., Yurtta şenlik, düğün, işte en büyük Devrim: Türkiye Cumhuriyeti, geleceğin ufkunda yeni bir güneş gibi doğuyor, yükseliyor. Ve ardından birbirini izleyen, birbirini aşan yüce devrimler...
Kız anlatıcı
Artık her 29 Ekim'de bayram yapıyorduk. O, güneş gibi bizi izlerken, biz O'nu yüreğimizden kopan marşlarla selamlıyorduk:
Erkek KORO
Yılmaz, çelik ordularla biz/Yıldırımlar saçan bir cihanız
Millet yolunda vatan için/Ateşe saldıran kah¬ramanız.
Erkek Anlatıcı
Bize yan bakan/Nice bin düşman
Kahroldu/Kahreder bu sarp kuvvet.
Yasasın bu şan/Yasasın vatan
Kız KORO
Dünyada ölmez bu cumhuriyet
Aslan gibi fertlerle biz/Garba ibret saçan bir cihanız.
Cumhuriyet yasasın diye/Zulmete nur saçan bir şahabız.
Benliğimize biz hakimiz/Sultan da hakan da hep bizleriz.
Güneş gibi parladı bahtımız.
Erkek Anlatıcı
Çalışan da/Kazanan da/Hep biz¬leriz.
Yaratan bize saadeti/Kurtar bu mille¬ti.
Erkek-Kız KORO
Yaşasın Cumhuriyet
Erkek anlatıcı
1 Mart 1924 halifelik kaldırıldı,öğretim birleştirildi.
Kız anlatıcı
20 Nisan 1924 Teşkilat-ı Esasiye kabul edildi.
Erkek anlatıcı
17 Şubat 1925 Aşar vergisi kaldırıldı.
Kız anlatıcı
25 Kasım 1925 şapka kanunu Mecliste kabul edildi.
Erkek anlatıcı
30 Kasım 1925 Tekkeler kapatıldı.
Kız anlatıcı
25 Aralık 1925 uluslar arası takvim ve saat kabul edildi.
Erkek anlatıcı
17 Şubat 1926 Türk medeni kanunu kabul edildi.
Kız anlatıcı
9 Ağustos 1928 Türk harfleri kabul edildi.
Erkek KORO
Yasa milletinle baş başa.
Kız KORO
Türk'ün göz bebeği Gazi Paşa.
Erkek anlatıcı
Bugün yaşıyorsam güler yüzle emin,/ Tertemiz gökler altında/Dağlarım, denizlerimle dost.
Toprağımda dolaşıyorsam/Ümitli, memnun ve rahat.
Gecem, gündüzüm hürse,
Damarlarımda kanım/Tenler içinde canım korkusuz yürürse.
Ekmeğim, suyum tatlı-Toprağım da, türküm de bereketli.
Rüzgarlarım alabildiğine hürriyetli ise, Bacam da tütünüm tütüyor Ölülerim huzur içinde yatıyor Ağacım dal yürüyor, boy atıyorsa, Görüyor, biliyor, inanıyorsam Dün yokken, bugün varsam,
Kız KORO
Sendendir,
Erkek KORO
Sendendir Atatürk.
Kız anlatıcı
M. Kemal Onuncu Yıl Marşı’nı güftesi ve bestesi ile her zaman aklında tutmuştu. Bayram yakını, otomobilini durduruyor. “Onuncu Yıl Marsı’nı öğrendiniz mi?”diye okuldaki oğlunun ödevini yoklayan baba gibi soruyordu.”Sesim söylememe el verişli değil” diyenlere sözlerini yineletiyor, şaşırırlarsa hemen düzeltiyordu.Hele “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” dizelerini pek beğendiğini belli ediyordu.
Kız KORO
Öğrenci, asker,esnaf ona dönüp başını:
Söylüyor bir oğuzdan onuncu yıl marsını
Çıktık acık alınla on yılda her savaştan
On yılda on beş milyon genç yarattık her yastan.
(MARŞTAN SONRA)
Erkek anlatıcı
Bir özlem çizgisinde her düşünce uludur, Bu yol insanlık yolu, Atatürk'ün yoludur, "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle doludur, Sevgide yeryüzüdür, güçte Anadolu'dur. Uzanıyor çağlara destanlaşan yüce Türk, Yaşama sevindiniz büyük önder Atatürk. Yüzyılın çağrısı bu: Tatlı, düş kutsal emek, Dimdik adımlardayız: Yolumuz sonsuza dek Duygumuz, sevgimiz bir, ülkümüz, andımız tek:
Yaşamak Atatürk'ü, Atatürk'ü söylemek.
Kız anlatıcı
Bir kasım sarılığı sarmış yurdu. Herkeste bir telaş, bir üzüntü. Rüzgarlar şaşkın esiyor, göz¬lerde yağmur gibi yaşlar.
10 Kasım 1938...-O sabah gök karardı bir¬denbire-. Kuşlar kanat çırptı. Yaprakları döküldü ağaçların.
O ki ölmez olandı.
Erkek KORO
Mustafa Kemal'di adı
Kız KORO
Son kere, çaldı kapısını ölüm Başı düştü yastığa ve kalkamadı.
Erkek KORO
Yıl 1938
Kız Anlatıcı
Kasım On
Ve O Kocatepe'de
Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi,
Rahat ve cesur öldü.
Erkek Anlatıcı
Dünyada bir suskunluk: "Dünya artık eskisi kadar ilgi çekici olmayacak; çünkü Türk'ün Ata'sı toprakta" diyorlar.
Kız Anlatıcı
“Atatürk’ün kendi eliyle çizdiği yeni Türkiye’nin dış siyaseti, bu memleketi batılı uluslar topluluğuna katmış ve eski düşmanlarını kendisine dost yapmıştır.”
İngiliz-Times Gazetesi
Erkek Anlatıcı
“Hiçbir kimse bu muzaffer general, bu yılmaz inkılapçı,bu insan kahraman,bu çok popüler adam kadar halkın kalbine yakın olmamıştır”
Fransa,Pekit Prasien Gazetesi
Kız Anlatıcı
“Türkler Atatürk’ü olağan üstü bir tutkunlukla seviyorlar”
Mısır, El Belag Gazetesi
Erkek Anlatıcı
“Atatürk’ün ölümü yalnız Türk Ulusu için değil, O’nun benzerlerine muhtaç olan çoğu uluslar için de en büyük kayıptır.
Suriye Gazetesi
Kız KORO
Ama Mustafa Kemal toprak değil ki.
Erkek KORO
Mustafa Kemal toprak değil ki.
Mustafa Kemal vatan, Mustafa Kemal bay¬rak, ama
Mustafa Kemal toprak değil ki Ölüm, yeni bir canlanıştır. Yeni bir hayat
Kız KORO
Ölmedi,
Erkek KORO
Ölmez. Bir ulu, yeşil ağaçtır Yaprağı dökülmez
ÖLÜMÜNÜ ANLATAN FİLM
Kız KORO
Kırılmaz, parçalanmaz, bükülmez
Ölüm, maddeyi terkedip anılarda yaşamak¬tır.
Erkek KORO
Mustafa Kemal ölmedi.
Kız KORO
Ölmedi.
Ölmedin Ata'm, her an içimizde bitmeyen saygı, sonsuz muhabbetsin.
Kız KORO
And ederiz ki, eserin ölmeyecek,
Erkek Anlatıcı
And ederiz ki sen, sonsuza dek yaşayacaksın
Erkek KORO
Yaşayacaksın
Kız KORO
Yaşayacaksın
Erkek-Kız KORO
Yaşayacaksın ATAM
Etiketler:
ATATÜRK ORATORYOSU
11 Kasım 2010 Perşembe
RESİM
Her gün,
Enginlerden engin,
Yücelerden yüce
Bir duygu sarar bizi,
Bu sınıfa girince.
Yanda, bir uçtan bir uca
Mavi deniz,
Odanın içinde güneşleri bulunca
Isınırız.
Enginlerin engini deniz olsa
Deniz ufak!
Yücelerin yücesi güneş olsa
Güneş küçük!
İlk günü gördük, nerden geldi:
Duvardaydı
Denizleri, güneşleri
Küçülten büyüklük.
Kürsünün üstünde bir resim:
Gözleri denizlerden mavi
Bakışları güneşlerden sıcak,
Dört mevsim
Kürsünün üstünde:
Atatürk'ün arkasında al bayrak,
Kollarını kavuşturmuş göğsünde.
Bu resimle başlar bizim günümüz,
Karşımızda Atatürk'ü gördükçe,
Kıvançla dolar, taşar gönlümüz.
Öğretmenimizin kürsüde
Verdiği dersi
Dinler bizimle birlikte
Atatürk'ün resmi.
Çalışkanız, çünkü,
Çalışınca
Bakarız, Atatürk güldü.
Bir yanlışlık yapsak
Bulutlanır gözleri,
Anlarız, Atatürk üzüldü.
Gelsek kürsünün dibine
Görür bizi
Eğilince.
Kalksak, gitsek gerilere,
Otursak arkalarda;
Başımızı kaldırmadan duyarız
Atatürk orada.
Öteki odalarda
Başka başka resimleri Ata'mın.
Atatürk'üm, artık ömrüm oldukça
Bu resimle karşımdasın!
Yok hiç birinde
Bundaki tılsım,
Değişen çizgilerle
Canlı gibi bu resim.
Öyle canlı ki, sanırım,
Ben de bir gün okulu bitirince
Uzanan ellerinle
Okşanacak sırtım.
Öyle canlı ki, sanırım,
Karanlık bile olsa
Serpeceğin ışıkla
Aydınlanır yollarım.
Tıpkı sınıftaki gibi,
Yapacağım bir işte
Bu resmindir rehberim
Kötülüğe uzanırsam
Çat kaşlarını,
Tutulsun ellerim.
Tıpkı sınıftaki gibi,
Bütün ömrüm boyunca
Yaptığım bir işte
İyi, doğru oldumsa
Sevincini belli et,
Gülümse!
Yaprak yaprak dökülürken önümde
Her yıl, dört mevsim;
Sınıflar içinde yalnız bu sınıf,
Resimler içinde yalnız bu resim!
Behçet NECATİGİL
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)